Gazeteci Emniyet'e girse ne girmese ne?

Gazetecilik örgütleri yöneticilerine diyeceğim o ki; meslek adına yapacağınız en iyi şey, basın odası verilmemesini protesto etmek yerine gazeteciliğin cenaze namazını kılmaktır.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bir genelge ile kurum içindeki basın odalarını kapatması ve ardından da gazetecilerin Emniyet'e ait binalara girmesinin yasaklanmasına yönelik kararına tepkiler İletişim Fakültesi öğretim üyesi Nuran Yıldız'ı deyim yerindeyse çileden çıkarttı. Yıldız, kişisel web sitesinde kaleme aldığı yazısında "eskiden polis adliye muhabirleri vardı şimdi polislerin muhbirleri var" dedi ve "gazetecilik örgütleri yöneticilerine diyeceğim o ki; meslek adına yapacağınız en iyi şey, basın odası verilmemesini protesto etmek yerine gazeteciliğin cenaze namazını kılmaktır." yazdı. 

İşte Nuran Yıldız'ın köşesinde yazdıkları:

VAHAP MUNYAR SORMUŞ BAŞBAKAN YANITLAMIŞ

Vahap Munyar
'ı severim. Medyada gazeteci gibi gazetecilik yapan bir elin parmakları kadar kalanlardan birisidir Munyar.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetimindedir. Anlamlı işlerin altına imza atmasını beklediğim kişidir.

Uçakta. Başbakana Emniyet Genel Müdürlüğü'nün gazetecilere basın odasını yasaklayan genelgesini sormuş.

Başbakan da "İsabetli bir genelge olmuş" demiş.

Anlaşılan o ki Erdoğan'a baskı altında olmak yarıyor. Doğru yorumlar yapabiliyor.

GEÇENLERDE DE YAZMIŞTIM

Geçenlerde yazmıştım. Özetini vereyim:

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, gazetecilerin binaya girmesini yasaklamıştı.

Ben de demiştim ki, onlar polis, yeni medya, yeni iletişim olanakları, yeni dünya üzerine bir yere kadar fikirleri olabilir. Klasik anlayışlarını yeni anlayışla değiştirmemiş de olabilirler.

Emniyet'in önüne yığılıp durumu protesto eden gazeteci örgütlerinin yöneticilerini, yere kameralarını koyarak protesto eden muhabirleri dehşetle izlediğimi söylemiştim.

Ve sorularımı sıralamıştım: Sanki bugüne kadar Emniyet'ten sızan bilgiler gazeteci başarısıydı? Sanki bugüne kadar binada oda tutarak yapılan kayda değer haber vardı?

EKSİDEN POLİS ADLİYE MUHABİRLERİ VARDI ŞİMDİ İSE... 

Eskiden polis-adliye muhabirleri gazetelerde telsiz başında dinleme yaparlardı. Telefonla ulaşılan haber kaynakları vardı.

Şimdi polislerin muhbir gazetecileri var. Şimdi internete konan belge ve haberler var. Ve gazetecilere hangi sitelere ve hangi tweet'lere bakmaları gerektiğini söyleyen polisler var.

Efendim, nasıl olur da gazeteciler Emniyet'e giremezmiş? Girseler ne olur girmeseler ne olur! Sanki gazetecilik var, sanki haber artık gazetecinin bulduğu bir şey de, kendilerine servis edilen bir şey değil.

BU NE SAÇMALIK YAAA! 

Önce protesto eden, şimdi Başbakana soran gazetecilik örgütleri yöneticilerine diyeceğim o ki; meslek adına yapacağınız en iyi şey, basın odası verilmemesini protesto etmek yerine gazeteciliğin cenaze namazını kılmaktır. Evcilik oynar gibi gazetecilik yapılan ülkede, basın odasının olmaması ciddi sorun oluyorsa ben sadece, "Bu ne saçmalık yaaa!" diyebilirim.

İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Melih Altınok: Affı kaldırın Ali Karahasanoğlu: Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi? Salih Tuna: Ne yapmalı Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti