Gazeteci dedeler neden kapıştı?..

Hasan Pulur, neredeyse 60 yıllık dostu, eski sayfa komşusu Altan Öymen için bir tevatürü bile aktarmış...

GAZETECİLER.COM - Altan Öymen’in anılarının üçüncü kitabı “Öfkeli Yıllar” çıktı…
Kitap, kimileri tarafından övüldü…
Kimileri ise Altan Öymen’i fazla “suya sabuna dokunmaz” bir tip olarak tanımladı…
Hasan Pulur, ikinci guruptan…
Neredeyse 60 yıllık dostu, eski sayfa komşusu Altan Öymen için bir tevatürü bile aktarmış...
Meğer Altan Öymen tedbiri asla elinden bırakmaz, kendisine “Sütlü kahve içer misiniz?” diye soran sekreterine “Biraz ondan, biraz bundan” dermiş...
Bugünkü makalesinde Öymen’in, Necip Fazıl Kısakürek’in kumarhane baskınında yakalanışını “komplo” olarak nitelendirmesiyle dalga geçmiş…
Bakın nasıl…
 
Mini Yorum:
Hasan Pulur, 60 yıllık dostu Altan Öymen'i, kimi okurlarının gönlünü bir kez daha feth etmek için harcamak istemese, o "sütlü kahve" rivayetini anlatır mıydı?..
O rivayeti hatırlatarak Altan Öymen'in Necip Fazıl Kısakürek'i koruyarak günümüz modasına uyduğunu anlatıp, "Öymen'e inanmayın" demek istemiş olmuyor mu?..
Hasan Pulur gençleri ayıplıyor ama kendisi onlardan galiba bin beter!..
 
A.B.O.
 
 
Necip Fazıl’ın kumarhanesi...
 
Altan Öymen’in anılarının üçüncü kitabı “Öfkeli Yıllar” çıkmış... (Doğan Kitap)
“Mişli geçmiş” zamanla yazıyoruz, çünkü kitabı henüz görmedik, Hürriyet’te Ahmet Hakan’ın, Milliyet’te de Serhat Oğuz’un yazılarından öğrendik, onun için “kitap çıkmış” diyoruz...
Sevgili Altan Öymen bizim kuşaktandır, “tevellüdümüz” aynı olsa da, meslek kıdeminde o bizden bir iki yıl öncedir. Altan Öymen, hem gazetecilikte, hem de siyasette bizim hayal dahi edemeyeceğimiz, daha doğrusu, aklımızdan bile geçmeyen rütbelere erişmiş, hem başyazar olmuş, hem de CHP Genel Başkanı...
Bu rütbeleri omuzlarında taşıyan bir meslektaşla elbet iftihar ederiz.
Dedik ya, kitabını görmedik, “Öfkeli Yıllar” 1950’li yıllar...
*   *   *
Bilirsiniz, anılar çok kere ezber bozarlar...
Altan Öymen bir ezberi bozdu.
Neydi o ezber?
“Necip Fazıl kumarhanede yakalanmış, ben buraya kumar oynamak için değil, röportaj yapmak, kumar aleyhinde yazı yazmak için geldim demişti.”
İşte yıllar yılı ezberletilen buydu!
Oysa Altan Öymen öyle demiyormuş:
“O kumarhane baskını gecesinin, Kısakürek’in niyetiyle ilgili gerçeği ne olursa olsun, o baskın, bir komplo diye adlandırılmasa bile, bir polis baskınından çok, bir siyasi baskındı...”
*   *   *
Sevgili Altan Öymen tedbiri asla elinden bırakmaz, rivayet ederler ki kendisine “Sütlü kahve içer misiniz?” diye soran sekreterine “Biraz ondan, biraz bundan” demiştir.
Dikkat buyurun, ne diyormuş:
“Kumarhane baskını bir komplo diye adlandırılmasa bile bir polis baskınından çok, bir siyasi baskındı.”
Oysa, o dönemi biz de yaşadık, ne siyasi baskını, derin devletin marifetiydi, derin devletin!!!
Derin devlet, Necip Fazıl gibi muhterem bir zatı gözden düşürmek için ne kadar çalışmıştı bilir misiniz?!
*   *   *
Önce Necip Fazıl’ı kaçırıp bir yere kapatmışlar, planı anlatmışlar, sen kumarhanede basılacaksın demişler. Necip Fazıl ellerini açıp “Acıyın bana!” demiş, “Ben kumardan hiç anlamam, bilmem, elime ne iskambil kâğıdı aldım, ne fiş; at yarışı bile oynamadım.”
Derin devlet şakaya gelir mi?
Necip Fazıl’ı hızlandırılmış kumar eğitimine tabi tutmuşlar, altı ay çalıştırmışlar, resti, pası, öğretmişler, iyice kıvama gelince de, bir kazaya, bir arızaya uğramasın diye, numaraları alınmış paraları cebine koyup, kumarhaneye sokmuşlar, üstat yeşil masada “rest” çekerken pat diye basmışlar.
*   *   *
Kimler?
Kimler olacak derin devletin kumar uzmanları!
Necip Fazıl “Ne oluyor?” diye kaş göz edince, onlar da işareti çakmışlar:
“Ne ezberlettikse onu söyle!”
Derin devlet bu, şakaya gelmez.
Necip Fazıl “Ben buraya kumarı öğrenmeye geldim, aleyhinde yazacaktım” deyince iş bitmiş, yıllar yılı hep bu söylenmiş...
*   *   *
Yıllar sonra da Yunus Emre’nin “Molla Kasım”ı gibi, Altan Öymen ortaya çıkmış, “Derin devletin marifeti” demese de “siyasi baskın” demiş.
*   *   *
Altan Öymen, tedbirlidir, “derin devlet”i pek söylemez; oysa biz de o dönemi yaşadık, “derin devlet”in marifetlerini bilmez miyiz!
Hem bugünlerde “derin devlet” ne ki, vur abalıya!
Altan Öymen “Necip Fazıl’ın kumarhane baskınının siyasi baskın olduğunu” söyleyince Ahmet Hakan, kendisini “erdemli” bir yazar olarak onurlandırdı.
Bir de “derin devletin marifeti” deseydi.