Gazete HT ve Fatih Altaylı
Gazete HT 'in bir yılda geldiği nokta gerçekten bir "Gazetecilik Başarı Öyküsü"dür... Ancak...
Gazete HT 'in bir yılda geldiği nokta gerçekten bir "Gazetecilik Başarı Öyküsü"dür...
Ancak...
Bir ekip oyununun başarıdaki payının da göstergesidir aynı zamanda.
Ama Fatih Altaylı, bana gönderdiği maillerinden birinde Türk basının bir bölümünde kendisine karşı düşmanlık olduğunu iddia ettikten sonra şöyle devam ediyordu:
" Herkesin tutmaz dediği bir zamanda gazete çıkarıp, en büyükler arasına sokmuş olmamın, 1300 Babıali emekçisine iş fırsatı yaratmış olmamın karşılığı bu düşmanlık."
İyi bir yönetici, gerçek bir lider bunları söyler mi?..
Gerçek bir lider, bir başarıyı tamamen kendine mal eder mi?..
Gerçek bir lider, başarının ortaklarını ve şartları görmezden gelebilir mi?..
Kimdir gerçek lider?..
Aynı kurum içinde kendisinden başka "liderler"
yetişmesi için de büyük çaba gösterendir.
Çalıştığı ekibi onore eden, her birinin lider olarak yetişeceği bir
ortamın yaratılmasına çaba gösterendir.
Çaycısını bile "liderlik" yeteneği ile donatmaya
gayret ederek, yönettiği kurumun başarısını
"kalıcı" kılmaya karar verendir.
Yönetilenlerin de en az yönetenler kadar "lider"
yeteneğine sahip olmalarını hedefleyendir...
Çünkü...
Sıradan insanları yönetenlere "Lider" değil
"İnsan Çobanı" denir.
Fatih Altaylı gazetenin başarısını kendisine mal
edeceğine, lider özellikli çalışma arkadaşlarına
"organizatörlük" ettiği, edebildiği için
övünmeliydi kendisiyle...
Ve yine
çünkü...
Gazete HT'nin
başarısında payı olanların kartvizitlerinde ne yazdığından daha
önemli olan, o başarıya nasıl katkı yaptıklarıdır.
"Başarı" bir sınavın kazanılması bile olsa tek
kişilik değildir...
Çalışmaya destek veren (kitap, not, bilgi) herkes, sınavı kazanan
kadar ortaktır başarıya...
Gazete HT bir kurumdur.
"Ekip Çalışması" esastır...
Elde ettiği başarıyı sadece Fatih Altaylı'nın
sahiplenmesi bırakın liderliği, "ortalama akıllı"
bir yöneticinin bile asla yapmayacağı bir hatadır...
Daha da öte bu sahiplenme;
* Gazete çalışanlarına,
* Çalışanları diğer meslektaşlarından daha çok
ödüllendiren, gazetenin kâğıt kalitesinden, matbaanın gücüne kadar
hiçbir maddi fedakârlıktan kaçınmayan patronaja,
* Gazeteyi zamanında bayilere yetiştiren
dağıtıcılara ve
* Elbette reklâmını doğru yapan ajansa kadar
herkese "hakaret" etmektir.
Tek kişinin "Lider" özelliği taşıdığı
kurumlarda bu tek Liderlik, önünde sonunda
"despotizm"i getirir...
Despotizm, "Baskı"yı; baskı ise
"kısıtlanmış özgürlükleri" taşır
beraberinde...
Kısıtlanmış özgürlükler, tartışma ve istişarenin mucizevi gücünü
yok ederken başarı, tek adamın kişisel ve göreceli yıldızlaşmasıyla
sınırlı kalır...
"Uzun süreli" olamaz...
Fatih Altaylı'yı izlemeye devam edin çünkü:
Böylesine fikirlerinden keskin dönüş yapan...
Böylesine düşüncelerinin ardında duramayan ve...
Böylesine "Bencil" bir yöneticinin kurumsal
başarısı asla kalıcı olamaz...
Ercan Arıklı ve eski dostları(!)..
"Gazeteci" ile "Vefa"
birbirlerine ne kadar "uzak" iki kurum...
Halk arasında, "domuz derisinden post, gazeteciden dost
olmaz" denilişi ne kadar "cuk"!..
Nereden mi çıktı?..
Bizim arkadaşların yaptıkları bir haberden...
Medya dünyamızda ekmeğini (rahmetli) Ercan
Arıklı'ya borçlu olanlardan bir teki bile ölüm gününü
hatırlamamış...
Bir iki satır olsun yazmamış...
Ahhh vefa aahhh!...
Yakında bir semt adı olarak bile kalmayacağından öyle korkuyorum
ki...
Türkiyeli Müslüman olursanız!..
Aşağıdaki haberi okudunuz mu?..
Okumadıysanız lütfen okuyun...
İzmir'in Bornova ilçesinde,
bir lise öğrencisi, derse yetişmek isterken başı okulun girişindeki
otomatik kapıya sıkıştı.
İddiaya göre, bozuk olan kapı tüm müdahalelere karşın açılmadı.
Birkaç öğrenci tarafından güçlükle açılabilen kapıdan kurtulan
Anıl Erdem isimli öğrenci, hastaneye kaldırılmasına rağmen
kurtarılamadı.
Okudunuz...
Şimdi de lütfen dönüp bu haberin gazetelerde nasıl yer aldığına
bakın...
İlle de İslâmi Basında!..
İşte "Türkiyeli Müslüman" olmanın dayanılmaz
hafifliği de burada...
Türkiyeli Müslüman olmamak şartıyla bizim İslâmcılarımız tarafından
çok sevileceğinizden emin olabilirsiniz...
adnanberkokan@gmail.com