Futboldan sekse her telden çaldım

Dün arşivimi taramaya başladım: 23 Ağustos 2002'den itibaren neler yazmıştım?

GAZETECİLER.COM
“Balyoz” isimli darbe planını “sulandırmak” isteyenler, Emre Aköz’ün “tutuklanacak” gazeteciler arasında gösterilmesini örnek vererek, “yahu Emre o günlerde magazin yazıyordu” demişlerdi…
Emre Aköz de; “Çünkü 23 Ağustos 2002'den itibaren SABAH'ta köşe
OLSA OLSA İÇKİLİ GEZMEKTEN TUTAKLANIRDI...

BİR YIL BOYUNCA YEME-İÇME-GEZME DIŞINDA YAZISI YOK...

FATİH ALTAYLI VE ORAY EĞİN DÜN EMRE AKÖZ İLE BÖYLE KAFA BULDULAR...

O YAZILARI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
yazmaya başlamıştım. Yönetimin talebi gereği siyasete fazla girmeyecek, bilimden sanata, futboldan sekse, her telden çalacaktım. (Yani ‘açık büfe’ tipi yazarlık!)” diyerek bunu inkâr etmiyor…
Etmiyor ancak “ama” diyerek devam ediyor…
Ve şunları yazıyor:
 
Ben siyasi yazılara 17 Mayıs 2006'daki Danıştay saldırısından sonra ağırlık verdim.
Çünkü birilerinin siyasete dışarıdan müdahale ettiği belliydi. Demokrasiyi savunmak gerekiyordu.
Hazırlıkları Aralık 2002'de başlayan ve Mart 2003'te şekillenen Balyoz planına "tutuklanacak gazeteci" sıfatıyla girmem ise garip bir durumdu.
Bu yüzden kameralara, "Ben o zamanlar magazin tipi konularda yazıyordum. Bunlar benim başlarına demokrat kesileceğimi nasıl tahmin etmiş. Bravo!" şeklinde açıklamalar yaptım.
Ama merak da ediyordum: Acaba plan belli aralıklarla tazeleniyor, bilişimci tabiriyle "upgrade" mi ediliyordu? Yoksa liste ile plan farklı kişilerce mi hazırlanmıştı?
En iyisi araştırmaktı.
Dün arşivimi taramaya başladım: 23 Ağustos 2002'den itibaren neler yazmıştım? Ve bunlar arasında Kemalist darbecileri sinir edecek yazılar var mıydı?
***
 
Evet, varmış! Hem de dolu!
23 Kasım 2002'den itibaren yazılar "batmaya" başlamış:
İnternette muhabbet yaparken takma isim olarak 'Laik'i kullanan birisiyle dalga geçmişim.
Yazı şu cümleyle bitiyor: "Tıklayıp 'kesecekler' diye dalga geçmek geldi içimden."
24 Kasım'da coşmuşum. Konu Ahmet Necdet Sezer:
Cumhurbaşkanı, türbanlı eşiyle birlikte kendisini yolcu etmeye gelen TBMM Başkanı Bülent Arınç'a gülümsemiş.
Bazı analizlerden sonra şöyle demişim:
"Şu anda medyada AKP karşıtı bir hava yok. Ancak bazı yorumcular 'Ne yapsa suç' havasına girdi bile. Bunun ne olduğunu hatırlarsınız. 28 Şubat döneminde RefahYol hükümetinin her yaptığı suçtu. İyi de yapsa, kötü de yapsa: Kötüyse, zaten suç!.. İyiyse; inanmayın takiyedir!.."
Devam etmişim: "AB'ye ilişkin çabalar hüsranla sonuçlanırsa Türkiye yeniden içe döner. Bu durumda 'laikçi' kesim elindeki imkânları AKP'ye karşı seferber eder. Ve 'Ne yapsa suç' sendromu hortlar."
Ve sonuç: "Sezer'in gülümsemesi dönemseldir. Yarın öbür gün, 'Artık gülümsemeseniz iyi olur' sinyalini alınca, 'mahkeme suratı' denilen, sert, kızgın, onaylamaz, küçümser bakışlara dönüverir. Siz laikçiler takiye yapmaz mı sanıyorsunuz?" (24 Kasım 2002)
 
Emre Aköz’ün “tutuklanacak gazeteciler arasında adının geçmesini” haklı gösteren yazısının tamamını