Furkan'ın katilleri belli oldu

Dini inançlarını, Mescid-i Aksa’yı , bir insanın canından daha üstün gören sizler için söyleyecek söz bulamıyorum…

ADNAN BERK OKAN

Tamam İslâmcı meslektaşlarım...
Tamam kardeşim…
Sizin keçiniz “Tırt” olsun…
Her dediğinizi kabul ediyor, her yalanınızı "tek gerçek" belliyorum...

Meselâ; Mavi Marmara, Komor değil, Türkiye bandıralıydı… Zaten uluslararası sularda da Türk Bayrağı ile yol alıyordu…

Meselâ, gemide yüzlerce anne ve bebek vardı… Ve onların dışındakilerin hepsi beş vakit abdestinde namazında, Yahudi görse “kardeşim benim!” diye sevecen bir şekilde sarılacak kadar hoşgörülü yaşlı Müslümanlardı…

Meselâ; İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) da aslında HAMAS yandaşı değil aksine HAMAS'ın en müptezel düşmanlarından biriydi… İçlerinden biri bir HAMAS militanı görse gözünü kırpmadan öldürecek kadar hırslıydı hatta...
 
Meselâ; İHH başkanı Bülent Yıldırım'ın, Filistin Başbakanı İsmail Heniye (HAMAS) ile çekilmiş samimi fotoğrafı da foto - montajdır!..

Meselâ;  İHH’liler İsrailli saldırganları linç etmeye de kalkışmadılar…

Meselâ; gemideki hiç kimsenin elinde komando bıçağı yoktu…

Meselâ; İsraillilerin  “bıçak” diye görüntüledikleri şey aslında bıçak şeklinde bir buket çiçekti…

Meselâ; İsraillilerin daha en başından plastik mermi attıkları iddiası da palavra!.. Daha ilk anda sahici mermi sıktılar…

Meselâ; İHH’lılar, helikopterden aşağıya sarkan ipleri birbirlerine bağlayıp, iki helikopteri de düşürmeye çalışmadılar… Amaçları iki helikopteri birbirine bağlayıp, üzerine kurdele takmaktı…

Meselâ; “Rotanız neresi?” sorusuna “Gazze’ye” dedikleri de külliyen yalan çünkü Mavi Marmara aslında Kayseri'ye gidiyordu…

Ve Meselâ; Bülent Yıldırım da “Rotanız neresi?” sorusuna, “Aziz kardeşlerim Kayseri yolları taştan, biz dedik gidelim bu ıslak yoldan” diye cevap vermişti...

Tamam mı?..
Gönlünüz oldu mu?..
Rahatladınız mı?..
Pekiii…

 O halde şimdi diyorum ki:
Hak da sizin olsun Mescid-i Aksa da…
Siz bize, adını bizzat yüce Kur’an’ı Kerîm’den alan Furkân’ı iade edin…
Geminize aldığınız haliyle…
Kanlı, canlı, umut dolu, gülen yüzüyle
Henüz 19 yaşındayken, hoyrat İsraillilerin önüne atıp, “vurun, öldürün!” diye adeta yalvardığınız o fidanı geri getirin bize…

 Bir dakika!..
Bir dakika!..
Nereye kaçıyorsunuz öyle tavşan gibi?..
Kaçmak yok!..
Hesap vereceksiniz…
Sadece öldürmeyi bilen İsrail de hesap verecek..
Sadece kendi çıkarlarınızı düşünen sizler de hesap vereceksiniz...
İsrail, cinayetten hesap verecek…
Siz de cinayete azmettirmekten

“Furkan şehit oldu ya işte” mi diyorsunuz?..
Sizi gidi deyyuslar sizi…
Ulan biz İsrail ile savaştaydık da haberimiz mi yoktu?..
Yoksa siz İsrail ile savaşmaya gidiyordunuz da bizden mi sakladınız?..
Ulan deyyuslar!..
Kendiniz niye gitmediniz de bizim gelecek beklediğimiz, güzel yüzlü, temiz huylu Furkan’ımızı attınız o katil sürüsünün önüne?..
Furkan
’ı istiyorum Furkan’ı ve diğer ölenleri…
Bırakın palavrayı…

Hey cumhuriyet savcıları!..
Bekliyorum…
Bekliyorum ve izliyorum…
Yoksa, bu cinayet azmettiricilerini ve Türk bandıralı olmadığı halde uluslar arası sularda Türk Bayrağı çeken Ticanileri soruşturmayacak mısınız?..
Sadece Furkan’ı ve diğer ölenleri değil, bu sorumun cevabını da istiyorum…
Çünkü…
Eğer insani değerler, değilse her inancın üstünde…
Yürek diye bir teneke taşıyorsunuz göğsünüzün içinde…

Sizler!..
Dini inançlarını, Mescid-i Aksa’yı (İslamcı bir kadın yazar, asıl sorunun Mescid-i Aksa olduğu nu söyledi), bir insanın canından daha üstün gören sizler için söyleyecek söz bulamıyorum…