Furkan şehit ise 11 Mehmetçik ne?..
“Cennet şehitlerin ayakları altına serilecektir. Aksini sorgulayanlar, şüphe edenler cehennemi boylayacaktır” diyorsunuz..
İsrailli katillerin saldırdığı mavi Marmara Gemisi'nde 9 yurttaşımız hayatını kaybettiğinde kimileri "onlar için ağlamayın onlar şehit oldu" diyordu...
Ve ben...
O absürt, vicdansız, içinde "insan kalbi" bulunmayan açıklamalara öfkeleniyordum...
Hele henüz 19 yaşında, hayatının ilkbaharında katledilen Furkan için "şehit olduğu haberini aldığımızda evimizde güller açtı" diyen akademisyen babanın söyledikleri tüylerimi diken diken etmişti...
O duygularımı açık yüreklilikle yazdım da...
Ama kendilerini iyi birer "Müslüman" zannedenlerden işittiğim iğrenç küfürleri yayımlamaya kalksam sitemiz temelli kapanır...
Şu son PKK katliamından sonra aynı kalemşorları okuyorum da...
Yahu arkadaşlar, bu ne ikiyüzlülük?..
Bu ne alçaklık?..
Bu ne vicdansızlık?..
Furkan ve diğer 8 yurttaşımız, kendini bilmez birkaç dernekçinin maceraperestliği yüzünden öldürüldüğünde şehit olmuştu ve evlerinizde güller açmıştı da 11 Mehmetçik, neredeyse resmileştirilmiş bir savaş ortamını aratmayacak koşullarda teröristler tarafından katledilince "Şehit" olmadılar mı?..
Madem şehitlerin ardından ağlanmaz 11 şehit erimiz için attığınız manşetler ne öyle?..
O nasıl bir riyakârlık?..
“Cennet şehitlerin ayakları altına serilecektir. Aksini sorgulayanlar, şüphe edenler cehennemi boylayacaktır” diyorsunuz...
Peki terör kurbanı 11 şehit Mehmetçik o tarif ettiğiniz cennete gitmeyecek mi?..
"Allah belânızı versin" desem çok mu
"banal" olur acaba?..
Çünkü dünya ve ahiret, tarihin hiçbir döneminde birbirine bu kadar
yakın, bu kadar benzeş olmamıştı...
Aşkın Samuray, "Yeni Muhafazakâr Türkiye" isimli
kitabında şöyle diyor:
"İnandıklarımız kadar gerçek ve inanmadıklarımız kadar yalan bir
dünya...
Ve ona sığdırdığımız binbir tezatlı yapay ahiretler!
Gönüllü körlüklerimiz kadar pahalı cennetler ve görmeden
edemediklerimiz kadar beleş cehennemler...
Aralarında ise tercihlerimiz kadar yakın ve gerçeklerimiz kadar
uzak bir Araf; gelecek...
Ne geleceği?!
İşim yok!
Umudum yok!
Özgürlüğüm yok!
Ve her gün işimi, umudumu ve özgürlüğümü çalanların nasıl bir
zevk-ü sefa içinde yaşadıklarını izlemeye mahkumum!
Ne geleceği?
Ne geleceği?!
Allahuekber!”
GÜM!
Geleceğin gerçeklerini bu dünyada bulamayanlar, onu başka
yerlerde aramaya mahkumdur.
Senin geleceğin yok, senin gerçeğin sonsuzluk!
Bak, onlar çaldı dünyayı senden.
‘Barış’ dedikleri şey, minarenin kılıfı!
Allah’ın verdiği yaşama hakkını onlar gasp etti
bizden!
Peygamberimize, ailelerimize, tarihimize küfrettiler!
Halen kitabımızı ayaklar altına alıp şeytanın kadehinden zevk-ü
sefa içiyorlar!
Allah yolunda ölmek sevapların en büyüğü iken, başka çaren var
mı?
Cennetin hurileri kucaklarını açmış seni
beklerken, bu dünyaya mahkumiyet niye?
Bugün hiçbir şeyi olmayan bir hiçkimsesin.
Onları (düşmanlarını) cehenneme, kendini cennete gönder ve kahraman
bir isim bırak ardında!
Biz Allah’ın izniyle, ailene bakacağız! Biz Allah’ın izniyle bu
savaşı kazanacağız!
GÜM!
Savaştan başka iş bilmeyenler, savaşı sürdürmeye mecburdur.
"Halkımızın hassasiyetlerini ve korkularını görmezden gelemeyiz bay
Başkan. Bizi bu köpeklere en büyük, en sert, en acımasız cezayı
vereceğimizi bildikleri için seçtiler. Barış güzel bir şey, ama
kimse ona inanmazken mümkün mü? Onlar savaş istiyorlar.
Medeniyetimizi yok etmek istiyorlar. Halkımızı korkutmak, sindirmek
istiyorlar. Seçmen, bizim bu tehditlere pabuç bırakmayacağımızı
görmek ister. Hepsini cezalandırmalıyız!”
GÜM!
Mevcudiyetini, kendilerini yaratanların korkularına borçlu
olanlar, korkuların kalıcılığını garanti altına almak
zorundadır.
'Hükümet yine Washington’dan icazet aldı abi… Bunlarla uğraşırsak,
ucu patronun ortaklarına dokunacak. Avrupa da orduyu susturdu
malum. Asker AB’nin sınır gücü olmak istiyor haklı olarak,
üstelemiyor. Biz ortamı germeyelim şimdi. Aksi bir durum olursa
işareti alırız zaten, gereğini yaparız…'
FLAŞ!
Mevcudiyetlerini sürdürebilmek adına korkularının gereğini
yapmaktan başka çıkar yolu olmayanlar için
“gerçek”, ne olması gerekiyorsa odur.
(Aşkın Samuray. Yeni Muhafazakar Türkiye. Arkaplan
Yayıncılık. 2006. 510 Sayfa.)
Evet...
Böyle diyor genç yazar Samuray, okunası ve hatta ellerden düşmeyesi kitabında...
Ama...
Gören göz, işiten kulak, anlayan beyin gerek!..
adnanberkokan@gmail.com