Fuat Uğur: Birikimlerini yastık altında tutan vatandaşı ikna etmek gerekir!
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur bugünkü yazısında, Türkiye ekonomisi ile Batı ekonomisi karşılaştırarak bulunduğu analizlerde “Yastık altı ekonomisi” farkına dikkat çekti. Uğur, hükümetin yeni yapısal ekonomik ve sosyal-siyasal reformları yeniden bu güven iklimini yeşertirse, yastık altı birikimlerinin sisteme yavaş yavaş girmeye başlayacağını söyledi.
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur bugünkü yazısında, Türkiye ekonomisi ile Batı ekonomisi karşılaştırarak analizlerde bulundu. Uğur, Batı ekonomisinin öngörülebilir ve ölçülebilir olmasının sebebini, Türk ekonomisindeki gibi “Yastık altı ekonomisi”nin olmamasına bağladı. Batı’da insanların birikimlerini altına mevduata ya da tahvil, hisse senedi gibi diğer yatırım araçlarına yönlendirip sisteme soktuklarını söyleyen Uğur, Türkiye’nin ise adeta “Yastık altı ekonomisi” cenneti olduğunu belirtti.
Fuat Uğur, bugün büyüklüğü yüz milyarla ifade edilen “Yastık altı ekonomisi”nin, Türk insanının çok eski bir geleneği olduğunu ve hep güvensizlik temelli şekillenmiş olduğunu söyledi. Savaştır, bankaların iflasıdır, siyasi ve ekonomik krizlerdir derken “Yastık altı ekonomisi”nin bu hale geldiğini belirten Uğur, geçmişin bu travmalarıyla “ne olur ne olmaz” hissiyatıyla birikimlerini yastık altında tutan vatandaşı ikna etmek gerektiğini ifade etti. Uğur, hükümetin yeni yapısal ekonomik ve sosyal-siyasal reformları yeniden bu güven iklimini yeşertirse, sunduğu kazanç alternatiflerini vatandaşa iyi anlatırsa, yastık altı birikimlerinin sisteme yavaş yavaş girmeye başlayabileceğini belirtti.
İşte o yazı...
AK Parti’nin 7. Olağan Kongresi’ne her zaman olduğu gibi
önce Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın
konuşması damgasını vurdu.
Naci Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığından alınması ile
piyasalarda başlayan hızlı döviz yükselişi Tayyip Erdoğan’ın ele
aldığı konuların başında geliyordu. Erdoğan bu noktada
vatandaşlara ilginç bir çağrıda bulundu ve şöyle
dedi:
"Sadece kendilerini güvende hissetmek amacı ile evlerinde
döviz ve altın tutan vatandaşlarıma buradan bir çağrıda
bulunuyorum. Bu vatandaşlarımdan, millî servetimiz olan
evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına
yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum.
Finans kuruluşları, özellikle de katılım finans şirketleri, bu
altın ve dövizler için müşterilerine, onları memnun edecek
getiri sağlayabilecek alternatifler sunuyor...”
Evet, Türkiye ekonomisi, Batı’dakinden hayli farklı.
Batı’da “Yastık altı ekonomisi” yok. İnsanlar
birikimlerini altına, mevduata ya da tahvil, hisse senedi gibi
diğer yatırım araçlarına yönlendirip sisteme sokarlar. Bu yüzden de
Batı ekonomileri geçmişteki bazı istisnalar dışında ölçülebilir,
öngörülebilirdir.
Ama Türkiye ekonomisi öyle değil. Ülkemiz “Yastık altı
ekonomisi” cenneti âdeta. Yeni evlenen her genç kıza ortalama
en az 5-6 bilezik, beşibiryerde vesair ziynet
eşyaları takılır; âdettendir. Düğünlerde gelin ve damadın üstü
başı parayla doldurulur. Ayrıca insanlar tasarruflarını bankalar ya
da yatırım araçlarında değil, kendi
bildikleri “zulalarda” saklamayı tercih ederler. Türk
insanının bu geleneği çok eskidir ve
hep güvensizlik temellidir. Savaştır, bankaların
iflasıdır, siyasi ve ekonomik krizlerdir derken “Yastık altı
ekonomisi” giderek büyüyüp bu hâle gelmiştir.