<font color='#FF0000'>Yeni Şafak'taki bu yazı olay oldu!</font>
Yeni Şafak yazarının her satırı bomba! "Şeytanlar" dedi ve STV'ye, Zaman'a ve Ali Bulaç'a çok fena çaktı.
GAZETECİLER.COM -
"Sulh" sağlandı derken, Yeni Şafak yazarı Yusuf
Kaplan'dan gelen bu yazı medya gündemine bomba gibi düştü.
İktidar ile cemaat arasındaki kapışma için bir yazı kaleme alan
Kaplan, iktidara nimetleri "paylaşalım" çağrısı
yapan Ali Bulaç'ı "fitne" çıkarmakla
suçladı...
STV'nin Ergenekon haberlerinde kullandığı dilden
dehşete düştüğünü yazan Yusuf Kaplan, Zaman'ın
İran'a vurmasını da ağır bir şekilde eleştirdi.
Yusuf Kaplan'ın bu ülkenin müslamanları deyip
hemen ardına eklediği "şeytanlar" sözü de ortalığı
bir hayli karıştıracak...
İşte o yazıdan bomba satırlar;
ŞEYTANLAR
"Dünyadan el etek çektiğim, hedefe kilitlendiğim bir sırada,
bu ülkenin müslümanlarının, galibi yalnızca
"şeytan/lar" olacak kirli bir "iktidar
savaşı"nda, sorumsuzca hareket ettiklerini görünce,
sarsıldım.
ALİ BULAÇ'A "FİTNECİ"
DEDİ
Bu ülkenin en âkil insanları bile, hem
"fitne" uyarısında bulunuyor, hem de
"madem külfetler paylaşıldı, nimetler de
paylaşılsın!" çağrıları yapabiliyorlar! Dahası,
tarafların, bizimle alay edercesine pozisyonlarını terk
etmemekte ısrar etmeleri, kimseyi dinlemeye niyetli
olmamaları, ürkütücüdür.
Düşünebiliyor musunuz? Daha doğru düzgün nefes alabilecek durumda bile değiliz ama "iktidar kavgası"na tutuşuyoruz! Kavurucu "kış mevsimi"nde başımıza gelebilecek -helâket sebebi olmaya yetecek- en büyük felâket bu!
Oysa "iktidar"ın kendisi fitnedir /
imtihandır. Akil adamların, insanlara, "aman
gözünüzü iktidar hırsı bürümesin!" diye çağrıda bulunmaları
gerekirken, "madem külfetler paylaşıldı, iktidar da
paylaşılsın" çağrısında bulunmaları, farkında olmadan daha
büyük "fitne"lere davetiye çıkarmaktır ve bu,
nerelere savrulabileceğimizin ürpertici bir habercisidir.
ZAMAN VE TRT'YE DE ÇAKTI
Görmüyor musunuz? İslâm dünyası, sömürgecilerin bıraktığı
sorunlarla boğuşuyor hâlâ. Ve sömürgecilerin, topraklarımızdan
defolup gitmeleri, yakındır... Bütün katmerlenmiş, dağ gibi
yığılmış, devâsâ sorunlarıyla birlikte bize kalacak bu
coğrafya!
Fakat görünen o ki, hiçbir şeye hazır/lıklı değiliz! Üstelik de, küresel zorbalık düzeninin çarklarını nasıl daha iyi işletebiliriz'in kavgasını veriyoruz!
Örneğin Zaman'ın, TRT Haber'in son günlerde İran'la ilgili yaptığı yayınlar, Siyonistlerin, zorba küresel şebekeler'in yayınlarından farksız ve bu durum beni ürkütüyor bir Müslüman olarak. (Bu soruna bir yazar dikkat çekmiş yalnızca: Gazeteciler sitesinden Cenk Açık).
STV'NİN DİLİ ÜRPERTİCİ!
Yine başta STV olmak üzere, iktidar yanlısı bütün televizyonların ve gazetelerin Ergenekon soruşturması dolayımında kurdukları dil, laikçi primitiflerin ürpertici, pravdavârî dilinden farksızdır. Suçu ispatlanmamış bir insan, suçu ispatlanana kadar (aslâ "canavar" olarak sunulamaz) masumdur ve haklarını sonuna kadar gözetmek boynumuzun borcudur. Oysa yapılan habercilik, İslâm'ın yüce adalet fikrine ve ahlâk anlayışına taban tabana terstir.
Yazının tamamı için