<font color='#FF0000'>'Değmez' </font>dedi ama yine de yazdı!
Ahmet Hakan, Yiğit Bulut'un kendisine isim vermeden "köpek" dediği yazıya ne yanıt verdi?
GAZETECİLER.COM - Hürriyet yazarı Ahmet Hakan,
bugün köşesinde Habertürk yazarı Yiğit Bulut'un kendisine "köpek"
dediği çirkin üsluplu yazıya bugün köşesinden yanıt verdi.
Ahmet Hakan önce yaşanan süreci kendi perspektifinden anlattı
ardından da Bulut ile sert polemiği sürdürecek sözler kaleme aldı.
Sözü Yiğit Bulut'un üzerinde dolandırıp ardından Başbakan ile de
hesaplaşmaya girişen Ahmet Hakan, Bulut'un anlattıklarına "Masal",
Bulut'un kendisine de "hokkabaz" demekten de geri durmuyor.
İşte o yazının çarpıcı bölümleri:
Yiğit Bulut denilen arkadaşa denildi ki:
"Başbakan'ı programına çıkardın. İyi yaptın, güzel yaptın... Ama
neden adam gibi soru sormadın? Neden sırnaştın? Neden mesleğinin
hakkını vermedin?"
Cevap geldi:
"Köpekler... İtler..."
Sonra baktı ki olacak gibi değil.
Bu sefer de...
"Tamam sırnaştım... Ama bir sorun bakalım neden sırnaştım?" tadında
bir yazı yazdı.
***
Neden mi sırnaşmış Yiğit Bulut?
Çünkü Başbakan Tayyip Erdoğan, "Yerleşik düzene biat etmeyi
reddeden bir Başbakan" imiş...
Böyle bir Başbakan'a sırnaşılmaz da ne yapılırmış?
Bu ülkenin egemenleri, Tayyip Erdoğan'a yapmadıklarını
bırakmamışlar...
Ötekileştirmişler, küçümsemişler, hor görmüşler, ayağına çelmeler
takmışlar, mavi gökyüzünü ona dar etmişler.
Tayyip Bey de egemenlerle uzlaşmak yerine bir "Spartacus" tavrı
koymuş ve kılıcıyla dalmış aralarına...
Yiğit Bulut'un masalı aşağı yukarıböyle bir şey...
***
Haksızlık yapmayalım... Hepten yabana atılacak, elin tersiyle
itilecek bir masal değil bu.
Doğrudur: Yerleşik düzen en baştan itibaren Tayyip Erdoğan'ın önünü
kesmek, paçasından tutmak için her türlü numarayı çevirmiştir.
Doğrudur: Egemenler, Tayyip Erdoğan'ın yaşam tarzını
küçümsemişlerdir.
Doğrudur: Tayyip Erdoğan da yerleşik düzene tam biat
etmemiştir.
Ama Yiğit Bulut'un anlattığı masal burada bitmedi ki...
"Yerleşik düzene biat etmeyen" Başbakan, gücünün zirvesine
ulaştığını fark ettiği anda, kendisine biat edilmesini esas alan
yeni bir "yerleşik düzen" kurmaya kalktı.
Bu yeni düzen, bazılarının sandığı gibi "dini bir düzen" falan da
değil.
İçinde azıcık din sosu da barındıran otoriter eğilimli bir
düzen...
Yani Türkiye, bir "yerleşik düzen"in zulmünden kurtulurken, başka
bir "yerleşik düzen"in zulmü ile karşı karşıya.
***
İsterseniz gelin, bir "ne umduk, ne bulduk" listesi çıkarmaya
çalışalım da "mesele" daha iyi anlaşılır hale gelsin:
"Eli sopalı asker tepemizden insin" diye umduk... Asker tepemizden
indi inmesine ama bir de baktık ki boşalan yeri "Eli sopalı Tayyip
Erdoğan" dolduruyor... Oysa biz askerden değil, sopadan kurtulmak
istiyorduk...
Bizi bertaraf etmeye çalışan egemen güçlerden kurtulmaya
çalışıyorduk... Kurtulduk... Ama şimdi de Tayyip Erdoğan tarafından
bertaraf edilmek durumuyla karşı karşıyayız... Oysa biz "bertaraf
politikası" son bulsun istiyorduk.
Askerden, TÜSİAD'dan, kodamanlardan korkuyorduk, iki satır
çiziktiremiyorduk... Ödümüz kopuyordu... Bugün hepsi güçlerini
kaybetti... Ama şimdi Tayyip Erdoğan'dan korkuyoruz...
Çiziktiriyoruz ama acayip korkarak...
YÖK'ü istemiyorduk... YÖK kalksın diyorduk... Egemenlerin YÖK'ü
gitti. Ama şimdi de "Tayyip Erdoğan'ın YÖK'ü" geldi... Yani YÖK
öylece duruyor.
Kemalist yargıdan da müştekiyiz... Ama şimdi korkuyoruz: Acaba
"Kemalist yargı"nın yerini "Tayyipist yargı" mı alacak diye...
Bu liste böyle uzar gider.
***
Ve gelelim işin en değmeyen kısmına...
Yani Yiğit Bulut'un "Sırnaştım ama neden sırnaştım... Hele bir
sorun" demeye getirerek yazdıklarına...
Durum aşağı yukarı şöyle bir şeydir:
Yiğit Bulut'a deniliyor ki: "Baba, niye adam gibi soru sormadın?"
Cevap veriyor: "Tayyip Bey yerleşik düzene biat etmemiş bir
adamdır."
Yiğit Bulut'a deniliyor ki: "Niye sırnaştın?" Cevap veriyor: "Yeni
bir devir doğuyor."
Yiğit Bulut'a deniliyor ki: "Niye mesleğinin hakkını vermedin?"
Cevap veriyor: "Bu kirli düzenin sonu gelmiştir."
Bu hokkabazlığın nesi üzerinde durulabilir ki?