GAZETECİLER.COM -
(Özel)
İDRİS BORAK
Takvim gazetesinden ayrıldıktan sonra
Haber7 haber sitesinde yazmaya başlayan Fikri Akyüz, sitede bu
sabah yer alan yazısının öğleden sonra kaldırılması üzerine
Gazeteciler.com'a röportaj verdi.
Takvim'den ayrılıp Haber7.com'da yazmaya başlayan Fikri Akyüz
bugün aynı sitede oldukça sert ve sitem dolu bir yazı yazmıştı.
Yazısında özellikle Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa
Karaalioğlu'yla ilgili sert ifadeler kullanan ve ilginç iddialar
ortaya atan Akyüz'e beklenen tepki jet hızıyla geldi.
Akyüz'ün yazısı haber7.com'un anasayfasından kaldırıldı ve
arşive atıldı.
Peki Akyüz bu sansür için ne düşünüyordu?
Haber 7.com'da yazmaya devam edecek miydi?
Haber 7 yönetimi yazıyı kaldırmadan önce Fikri Akyüz'e haber
vermişmiydi?
Fikri Akyüz de bir Ahmet Hakanlaşma eğilimi mi oluştu?
Hürriyet Gazetesi çağırsa Akyüz gider miydi? Bütün
sorular röportajımızda yanıtını buldu.
İşte Gazeteciler.com'un Fikri Akyüz ile
yaptığı röportaj:
GAZETECİLER.COM:
Haber7.com’a gönderdiğiniz yazı sabah yayına girdi, 4-5
saat sonra ise yayından kaldırıldı. Bunu bir sansür olarak mı
değerlendiriyorsunuz? Haber7.com’da yazmaya devam edecek
misiniz?
FİKRİ AKYÜZ: Bu,
bildiğimiz anlamda bir sansür değil. Zira bir yazı hiç
yayınlanmıyorsa ancak o zaman buna sansür diyebiliriz. Sansür değil
ama bu düpedüz bir yazarı sıfır mesabesine indirgemek demektir.
Köşelerin kimsenin babasının malı olamayacağı şeklindeki tespite
katılan biriyim. Bir gazete ya da sitenin yöneticisi, yazarın bir
yazısını okuduktan sonra o yazıyı yayın organının ilkelerine uygun
görmemişse bunu koymama hakkına sahiptir. Ancak burada bu yok.. Ya
ne var? Burada hakaret olduğu iddia edilen ama hakaret içermeyen
bir yazıdan dolayı yazara hakaretamiz bir tavır var.
GAZETECİLER.COM:
Peki Haber7 yönetimi size haber verdikten sonra mı yazıyı
kaldırdı?
FİKRİ AKYÜZ:
Hayır.
GAZETECİLER.COM:
Sizce bu yazıyı yayından kaldırmalarının nedeni
olabilir?
FİKRİ AKYÜZ: Ne
olacak? Bunun yegane bir nedeni var, o da şu.. “Karşı mahallenin
oğlanlarına çak ama bizim mahallenin adamlarına bırak çakmayı
eleştiri bile getirme” yaklaşımı var.
GAZETECİLER COM:
Bu yazıyı Mustafa Karaalioğlu’nun telefonu üzerine
kaldırttıkları iddia ediliyor.. Bu doğru mudur
sizce?
FİKRİ AKYÜZ: “Mustafa
Karaalioğlu telefon açtı, onlar da kaldırdı” diyebilmem için elimde
kanıt olması lazım.. Kanıt olmaksızın ithamda bulunmak şahsiyetli
bir davranış şekli değildir. Kanal 7 grubunun patronu Zekeriya
Karaman ya da televizyonun genel yayın yönetmeni Mustafa Çelik’in
de bunu yaptığını iddia edemem. Bu işgüzarlığı sitenin genel yayın
yönetmeni Ünal Tanık zaten yapmamıştır. Yapmış olsa idi baştan
koymazdı. Çünkü yazımı onun mail adresine göndermiş idim. Ama kim
yaptı bilmiyorum. Açıkçası merak da etmiyorum.
GAZETECİLER COM:
Peki muhafazakar medya denilen sahaya bu kadar sert
eleştiri getirmeniz size bazı kapıları kapatmış olmaz mı?
Görüştüğünüz bir gazete mi var?
FİKRİ AKYÜZ: Bir
saniye.. Muhafazakar medya denilen sahaya yaptığım bir eleştiri mi
var orta yerde?. Aynı yazıda muhafazakar medyada yer alan en az 10
yazarı delikanlı yazar olarak tavsif etmedim mi? Kaldı ki o anda
aklıma gelmediği için isimlerini sayamadığım birkaç delikanlı yazar
daha var muhafazakar medyada..
GAZETECİLER COM:
Ama Mustafa Karaalioğlu özelinde muhafazakar medya
eleştirisi değil miydi yazınız?
FİKRİ AKYÜZ:
Muhafazakar medyayı Karaalioğlu mu temsil ediyor? Böylesine sakat
bir mantalite ya da kriter olabilir mi? Bu tıpkı Kürtleri DTP,
milliyetçileri MHP, dindarları Saadet Partisi temsil ediyor
demekten başka bir şey değildir.
GAZETECİLER COM:
Yani muhafazakar medyada Karaalioğlu ya da Yusuf Ziya
Cömert dışında bir yanlışlık yok mu demek
istiyorsunuz?
FİKRİ AKYÜZ: Valla
ben Emine Ayna’yı şiddetle eleştiriyorum. Ama Emine Ayna’yı
eleştirdim diye DTP’de başka yanlışlık yok demiş mi oluyorum?
GAZETECİLER.COM:
Başka bir gazeteyle görüşmeniz var mı diye de
sormuştum.
FİKRİ AKYÜZ: Hayır
yok.. Ben Yeni Şafak’tan ayrılırken de herhangi bir gazete ile
temasım olmaksızın ayrılmıştım. Takvim’den ayrılırken de.. Şimdi
de.. Yeni Şafak’tan ayrıldıktan sonra aradan yaklaşık bir ay
geçmişti. Kendisiyle tanışmadığım Serhat Albayrak telefon açıp
Takvim’e davet etmişti.. Serhat Albayrak’a ben her zaman teşekkür
borçluyum. Takvim gazetesi okurlarına elbette saygım var ama bu
okur kitlesiyle yazılarım uyuşmadığı için ayrılmıştım. Serhat
Bey’le de dostane ayrıldık. Vedalaşırken beni anlayışla
karşıladığını gözlerinden ve tabii ki sözlerinden anladım.
GAZETECİLER.COM:
Şimdi sadece düz bir soru soracağım. Ahmet Hakanlaşma
sendromu diye bir şey var biliyorsunuz. Muhafazakar bir internet
sitesinde muhafazakar medyadan önemli birkaç ismi eleştirmiş
olmakla şu endişeyi hiç taşıdınız mı? Örneğin “Bu Fikri Akyüz kendi
mahallesini eleştirerek karşı mahalleye geçmek istiyor” denilebilme
ihtimali hiç mi yoktur?
FİKRİ AKYÜZ: Bu
ihtimal hiç olmaz olur mu? Ama Ahmet Hakan ile aramızda bir fark
var. O Kanal 7’de iken ağzını bir kez açıp muhafazakar medyaya
eleştiri getirmedi. Ne zaman ki diğer mahalleye geçti eski
mahallesini yerden yere vurmaya başladı. Ben ise mahallenin içinde
iken mahalledeki bazı isimleri eleştirdim. Bakınız yerden yere
vurdum demiyorum, eleştirdim diyorum sadece.. Kaldı ki ben Meksika
Sınırı’ndan İsmail Kılıçarslan’ı daha 1 ay kadar önce sanki
meramını anlatacak mecrası yokmuş gibi, kalkıp Ahmet Hakan’ın
köşesinde düşüncelerini aktardığı için İsmail Kılıçarslan’ı
eleştirmiş biriyim.
GAZETECİLER.COM:
Ama Ahmet Hakanlaşma eğilimine giriyor şeklindeki
eleştirilerden kurtulamayacağınızı da düşünüyorsunuzdur
herhalde..
FİKRİ AKYÜZ: Şunu
önce bir belirteyim: Bugün muhafazakar medyada yer alan ve ne oldum
delisi olan, bir nevi güç zehirlenmesi yaşayan bir takım insanlar
Ahmet Hakan’a alenen höykürür ama içten içe de öykünür.. Höykürmek
ve öykünmek işte böylesine tek yumurta ikizidir.
GAZETECİLER COM:
Peki Hürriyet çağırsa gitmez misiniz?
FİKRİ AKYÜZ: Bakınız
şerefim ve namusum üzerine yemin ediyorum, bu yeminimin zaptı da bu
satırlar olsun, Hürriyet’e geçmem. Gerçi Hürriyet de beni çağırmaz,
bu ihtimal de sıfırdır, bunu biliyorum. Ha, Ertuğrul Özkök gider de
yerine başka birisi gelir ve beni çağırırsa o zaman düşünürüm.
Çünkü ben ki yıllardır Özkök’e moda deyimiyle “çakacağım”, sonra
kalkıp onun altında çalışacağım. Hayır hayır böyle bir karakterim
yok, böyle bir karaktere bürünebilme ihtimali de yok. Sorduğunuz
için söylüyorum yoksa böyle bir teklif bekliyorum anlamı lütfen
çıkarılmasın, ama Doğan Grubu’nda çalışırım, örneğin Radikal teklif
etse niye gitmemeyim. Fikirlerimde kırılma, omurgamda çatlama
olmadıktan sonra Radikal’de de yazarım.
GAZETECİLER
COM: Bir de bazı internet
sitelerinde yazınızın sansürlenmesi karşısında sizin ağzınızdan
“Emir büyük yerden geldi” demişsiniz.. Bu büyük yer kim ya da
neresi? Yoksa Ak Parti ya da hükümeti mi
kastediyorsunuz?
FİKRİ AKYÜZ: Ben
böyle bir laf etmedim. Emir küçük bir yerden gelmeyeceğine göre
elbette büyük bir yerden gelmiştir. Buraya kadar doğru.. Ama bu
büyük yerin, algılandığı gibi Ak Parti olması mümkün değil..
Büyüklük izafi bir kavramdır. Büyük yer sadece Ak Parti ya da
hükümet midir? Bir okuldaki müdürlük makamı, müstahdemlere göre
büyük bir yerdir. Ama aynı müdürlük makamı Milli Eğitim Bakanlığı
nezdinde küçük bir yerdir.
GAZETECİLER COM:
Yeni Şafak’ın genel yayın yönetmenini de karşınıza
almışsınız. Yeni Şafak artık sizi çağırır mı?
FİKRİ AKYÜZ: Özkök
hakkındaki gerekçem neyse Yusuf Ziya Cömert hakkında da
aynı gerekçe mevcut.. Yani Yusuf Abi’nin profesyonellik
anlamındaki yönetim anlayışıyla mutabık kalmadığımı burada
dillendireceğim, sonra kalkıp oraya gideceğim. Böyle bir şey
olabilir mi? Ama Ahmet ve Mustafa Albayrak’a büyük saygım var,
onların da beni sevdiğini biliyorum. Yusuf Abi bir şekilde diyelim
ki ayrıldı, ki bunu temenni edecek kadar da alçaklaşma psikolojisi
içinde değilim, diyelim ki ayrıldı ve çağrıldım, giderim.,.
GAZETECİLER COM:
Peki kamuoyu size hep hükümete yakın bir isim olarak
biliyor, Takvim’den ya da Haber7’den ayrıldıktan sonra sizi o
kanattan arayan ya da birilerine tavsiye eden olmadı
mı?
FİKRİ AKYÜZ: İşin
nirengi noktası zaten bu.. Bana yandaş yazar denmesinden zerre
kadar gocunmam, çünkü ben hasbelkader ve naçizane bir özgürlük
meftunu olduğum için söylediklerim ve yazdıklarım ile Ak Parti’nin
söylemleri ve icraatı örtüşmüş oldu. Adımız yandaş yazara çıktı,
arsın çıksın, yüksünmüyorum.. Zannediliyor ki Fikri
Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın uçağından inmiyor.. Oysa hükümet
ve parti tarafından hiçbir organizasyona davet edilmedim. Ama ben
kalkıp Cüneyt Ülsever gibi çakma bir liberal tavrı göstererek diyet
talebinde bulunmak suretiyle nefsani duygular peşinde koşmadım. Ben
yine bu hükümeti bir şans olarak görüyorum ve destekliyorum.
Yanlışlıklarını da zaten yeri geldiği zaman seslendiriyor ve
yazıyorum. Ben şunun derdindeyim.. Türk medyasında bir Ahmet Hakan
prototipi var, bir Mustafa Karaalioğlu tipolojisi var bir de Yılmaz
Özdil şablonu var.. Ben bu üç ayrı şablondan da uzak duruyorum..
Ben on iki yılda geleceği yere iki dakikada gelenlerin tıynetinden
ya da sakaletinden ziyade, iki dakikalık konuşması ya da iki
satırlık yazısı nedeniyle on iki yıl hücrede yatmış Kemal Tahir
asaletini tercih ediyorum.
GAZETECİLER.COM:
Teşekkür ederim.
FİKRİ AKYÜZ: Ben
teşekkür ederim demiyorum. Ben de teşekkür ederim diyorum.