Fikret Bila gibi bir gazeteci bu hatayı yapar mı?..
Belki de genel yayın yönetimi ve yazı işleri Nagehan Alçı’ya gıcık… Yıldızlaşmasını istemiyor…
ADNAN BERK OKAN
“Gazetecilik” bitti mi?..
Tabii ki bitmedi…
Bitmez de…
Ama…
“Gazeteci” bitti (Gibi)..
Neden?..
Çünkü…
“Gazetecilik” yapmak isteyen muhabirlere imkân verilmiyor…
Üç otuz paraya çalıştırılıyorlar…
Ajans haberleri, muhabirlerin haberlerinden çok ucuza geliyor…
“Gazeteci” olmak veya kalmak isteyen muhabirler ise dilbilgisi açısından zır cahiller…
Çok kötü ve gelişmiş dünya ülkelerinin medyalarında asla kullanılmayan bir haber diliyle yazdıkları haberleri okutamıyorlar…
“Okunur” haberleri ise, okurlarını bilgi sahibi yaparken ayrıca bir de farklı pencereler açmayı becerebilen usta yazarlar yapıyor…
Onlardan biri; siyasi görüş olarak siyasal iktidara (Her konuda değilse de) destek verdiği için kimi müzmin muhaliflerin şiddetli tepkilerine maruz kalan Nagehan Alçı…
Bugün Nagehan Alçı’nın yaptığı mükemmel gazeteciliğin Milliyet Gazetesi genel yayın yönetimi tarafından nasıl da değersizleştirildiğini…
Adate gözlerden kaçırıldığını anlatacağım sizlere…
O halde buyurun lütfen…
Bugünkü Milliyet’i elime aldığımda Nagehan Alçı’yı okumak aklımın ucundan bile geçmiyordu.
Askerin sokağa inmesi provokatif değil mi? Cevap: Hayır, devlet her zaman
devlettir. Yasaları var, bunlar tartışılmaz. Burada toplumsal
olayların yüzde 90’ına müdahale etmiyoruz. Demokratik polislik ya
da uzlaşmacı polislik yapıyoruz. Kırmızı çizgilerimiz cana ve mala
zarar verme. O zaman müdahale etmek zorundayız. Mesela cenazeler
oluyor, kimin olursa olsun saygımız var ama kamu binaları yakılıp
yıkılırsa elimiz armut toplamaz. (Bu, eski devlet
anlayışının değiştiğini gösteren çok önemli bir not. Eskiden PKK
cenazelerinin nasıl engellendiğine bir atıf.) |
Neden?..
Çünkü…
Nagehan Milliyet’te sadece bir gün (Pazar) yazabiliyordu…
Haliyle bugün yazı günü değildi…
Zaten gazetenin birinci sayfasında da Nagehan’ın haber analiziyle ilgili anons da yoktu…
Olmamasını da yadırgamamıştım…
Ama…
Gazetenin sayflarını çevirip de Nagehan’ın köşesiyle karşılaşınca şaşırdım…
Öyle ya…
Bugün (Cumartesi) Nagehan’ın yazı günü değildi…
Köşede yer alan haber/analiz/söyleşileri okudukça şaşkınlığım daha da arttı…
Tekrar gazetenin birinci sayfasına döndüm…
Neden mi?..
Manşetlik bir haber okuyordum o anda da ondan…
Öylesine özel bir haberin gazetenin birinci sayfasından verilmemesi mümkün değildi…
Mutlaka birinci sayfada manşetlerden biriydi…
Ama kim bilir?..
Belki de ben görmemiştim…
Çünkü…
Fikret Bila gibi haber/analiz/söyleşi gazeteciliğinin en başarılı örneklerinden birinin genel yayın yönetmeliği yaptığı Milliyet öyle bir haber analizi görmezden gelemezdi…
Fikret Bila gibi bir usta öyle bir fırsatı kaçıracak değildi ya…
Hem Milliyet’in reklâmı yapılacak (Çünkü milyonlarca milyonlarca okuru olan internet siteleri haberi alıp en az iki gün üst üste Milliyet’in adını da defalarca geçirerek okurlarına ulaştıracaklardı), uzun zamandır adının başına getirilmeyen “İyi Gazete” sıfatı dilden dile dolaştırılacaktı…
Hem de yazarlarından biri (Nagehan Alçı) haberiyle gündem olacaktı…
Ama…
Birinci sayfa manşetlerinde Nagehan’ın haber analiziyle ilgili hiçbir bilgi yoktu…
Hatta…
Küçücük bir anons bile yapılmamıştı…
Hani deseniz ki; “Belki de genel yayın yönetimi ve yazı işleri Nagehan Alçı’ya gıcık… Yıldızlaşmasını istemiyor…”
Ben de derim ki:
“Yahu Nagehan’ın yıldızlaştırılmaya ihtiyacı mı var?.. Bilhassa kendi okur dünyasının zaten yıldızlarından biri…”
Uzatmayayım…
Olan Milliyet’e oldu…
Bir türlü gündeme gelemeyen, gündem yaratamayan Milliyet çok büyük bir fırsatı kaçırdı…
Milyonlarca milyonlarca internet gezginine “İyi Gazete Milliyet” dedirtme imkânını bir kibrit çakıp yaktı…
Bütün Türkiye kamuoyu, ülkenin bir bölgesinde neler olup bittiğini merak ederken…
Ve…
Nagehan, o bölge insanlarının yarısından çoğunun gayrı resmi başşehirleri olarak gördükleri Diyarbakır’ın “En Yetkili ağzı” (Vali) ile…
Ve…
Bölge insanının saygı duydukları kanaat önderleriyle (PKK-HDP cephesi ve Hüda-Par cephesiyle de) görüşüp tamamen objektif ölçülerde bunları haberleştirir…
Kamuoyunu en yetkili ağızlardan “BİLGİ” sahibi yaparken…
Milliyet Gazetesi’nin birinci sayfasından “anons” bile edilmiyor…
Ama…
Bir şarkıcı mı yoksa aktris mi benim bile tanımadığım bir genç kadın birinci sayfanın en üstünde “manşet” haber…
E vallahi pes yani…
Olmadı Fikret Bila…
Hem de hiç olmadı…
Senin gibi haber/analiz/söyleşi ustası gerçek bir gazeteciye hiç yakışmadı…
Umarım bu yanlışlığından dolayı pişman olur, ders alır ve bir daha yapmazsın…
Nagehan Alçı’nın haber analizine gelince…
Henüz ilk bölümü yayımlandı anlayabildiğim kadarıyla…
Bugünkü bölümün
adnanberkokan@gmail.com