Fikret Bila gazeteciliği niçin bitti?

Öyle söylemediği halde, Avni Özgürel'in öyle söylemişmiş gibi bir ifade kullandığını iddia etti ama.....

ADNAN BERK OKAN

Fİkret Bilâ, geçmiş kuşağın iyi gazetecilerinden...
Tıpkı Fehmi Koru'nun da geçmiş kuşağın iyi gazetecilerinden biri oluşu gibi...
Ama günümüz gazeteciliği "anlam" olarak da "görev anlayışı" olarak da  ve hatta "demokratik zihniyet" olarak da çok değişti...
Ve hem de "gelişerek değişti"...
Fikret Bilâ ve benzeri arkadaşlarımız bu gelişerek değişimin farkında bile değil...
Oysa onun kuşağından sayılabilecek birçok gazeteci zihniyet değiştirdi... Pekalâ değişimi yakalayabildi...
TSK'da son yaşanan olayları izlerken, kurumla ilgili haber yaparken ve durumu yorumlarken işte o değişimin gerektirdiği şekilde yazıyorlar...
İyi de yapıyorlar...

Fikret Bila, 1 Mart 2003'
te mecliste görüşülecek olan tezkere için de; kabulü halinde ordunun rahatsız olacağını, bunu kendisine üst düzey bir komutanın söylediğini haber yapmıştı...

Tezkere Mecliste "kabul edilmemiş" sayıldıktan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök yaptığı bir açıklamada, tezkerenin geçmesinden yana olduklarını söylemişti...
1 Mart Tezkeresinin reddi "iyi oldu" ya da "kötü oldu" tartışması bu analizin konusu değildir...
Ama...
"Tezkerenin redi için" yalan haber yapmayı göze almak da bir gazetecinin görevi ve haddi değildir...

Ama...
Eski kuşak gazeteciler (tabii onlardan biri olarak Fikret Bila da) askeri demokrasiye fazlaca tutkun oldukları için "memleketin korunma ve kollanması" görevinin sivillere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş olduğuna inanıyorlar...
Eski kuşak gazetecilere göre "memleketin korunma ve kollanması" vazifesi sadece askerler tarafından yerine getirilebilecek kadar "değerli"(!) bir vazifedir...
Yanılıyorlar tabii...
O dönem bitti...
Artık askerin değil, hükümetin dediğinin olacağı yeni dönem başladı...


Fikret Bilâ ise halen eskide kaldığı için, emekli olmalarına 32 gün kala emekliliklerini isteyen paşalara, eski zaman pencerelerinin naftalin kokulu tüllerinin ardından bakıyor...
Meselâ TSK'da terfi ve atamaların halen "Teamüllere göre"  yapılması gerektiğine inanıyor Fikret Bila...
Yaptığı bütün konuşmalarda, YAŞ kararlarında teamüllere atıfta bulunuyor...
Yani...
Teamüllerin üstünlüğünü, hukukun üstünlüğüne tercih ediyor Bila...

Bu arada hatırlatayım...
Avni Özgürel, HaberTürk TV'de Koşaner'le birlikte erken emeklilik isteyen paşaların, o gün alınan yeni tutuklama kararları nedeniyle (ki Ege Ordu Komutanı da yakalama kararı çıkarılanlardan biriydi) YAŞ'a katılıp sorumluluk almak istemediklerine dikkat çekip, "Yaş kararlarının altına imza atsaydılar Orduevine nasıl gideceklerdi?" dedi...
NTV'de Oğuz Haksever'ın modere ettiği (29.07.2011) programa da katılan  Özgürel, Haksever bunu hatırlatınca da "hayır" demedi...
Hatta tekraren "Orduevine nasıl gidecekler?" dedikten sonra şöyle devam etti:
"Sorumluluktan kaçtılar"...

Fikret Bilâ'yı eskide bırakan da işte Özgürel'in o samimi tespitine karşılık söylediği cümleydi...
Çünkü Haksever, Bila'ya Özgürel'in eski komutanlar için "Orduevine nasıl gidecekler?" sözünü hatırlatıp fikrini sorduğunda Bila aynen şunları söyledi:
"... Ama aynı şey; yani Sayın Necdet Özel'in genelkurmay başkanlığını yürütürkenki pozisyonu itibariyle de önemli"...

Fikret Bila
sonradan yaptığı bir açıklamada "Ben 'Ya Sayın Özel orduevlerine hangi yüzle gidecek?' demedim" diye bir açıklama yaptı...
Doğru bir açıklamaydı...

Bila birebir "Ya Sayın Özel orduevlerine hangi yüzle gidecek?" demedi ama, Haksever'ın sorusu üzerine "ama aynı şey" diye başlaması ve "yani Sayın Necdet Özel'in genelkurmay başkanlığını yürütürkenki pozisyonu itibariyle de önemli" diye devam etmesi ne demek?..

O cümle, "Sayın Özel de genelkurmay Başkanı olduktan sonra orduevine zor gider" şeklinde tercüme edilemez mi?..

Benim tavsiyem Fikret Bila'nın da işi daha fazla uzatmadan gazetecilik mesleğinden el etek çekmesidir...

Çok sevdiği ve yakın dostluk kurduğu emekli paşalar nasıl olsa silâh komisyonculuğu yapan şirketlerden birinde aktif olmasa da danışmanlık gibi bir görev kapacaklardır...
Bila da o şirketlerden birinde basın danışmanlığı yapsın...

Çünkü bu saatten sonra zihniyet değiştirmesi mümkün değil...
Demokrasisiz nefes bile alamayacağına inanan bir gazeteci/yazar; kendi ülkesinin silâhlı kuvvetlerinde de diğer gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi; tamüllerin değil, hukukun üstünlüğü ilkesinin işlerlik kazanmasını desteklemeliydi...

O gece (29.07.2011) kendi kuşağından birçok gazeteci, yeni sisteme uyum sağlamış göründü...
Fikret Bila ise, değişemeyeceğini gösterdi...
TSK ile yıllardır herc-ü merc olmuş, Devlet odaklı gazetecilik bitti artık sevgili Bila...
Lütfen bunu sen de kabul et...

adnanberkokan@gmail.com