Fenerbahçe Medyasının kıskançlığı Aziz Bey’i yakacak…

Yapacağı konuşmada siyasi iradeyi karşısına aldığı ve başına gelenden sorumlu tuttuğu gibi bir “Yanlış Algı”yı yıkacaktı…

ADNAN BERK OKAN (ÖZEL HABER/ANALİZ)

“Algı Yönetimi”, sevseniz de sevmeseniz de en ileri demokrasilerde de kullanılan geçerli bir yöntem…

Neden?..

Çünkü demokrasilerde en son sözü milyonlarca seçmen söylüyor…

Nerede söylüyor?..

Sandıkta söylüyor tabii ki…

Ve…

Sandığa atılan her oyu da seçmenlerin algıları tayin ediyor…

Sözü Aziz Yıldırım’ın eline geçen büyük “Algı Yönetimi Operasyonu İmkânı”nı elinin tersiyle itmesine getireceğim.
 

Çünkü…

Aziz Yıldırım en geç önümüzdeki pazartesi günü ceza infaz kanunu gereği evinden alınıp götürülecek eğer kendisi teslim olmazsa…

Otuz sene önce az da olsa cezaevinde yatmış biri olarak; hele “Şike” gibi, ileri demokrasilerde sadece “Bazı haklardan kısıtlılık cezası” verilen ama asla hürriyeti bağlayıcı cezalar verilmeyen bir “Kusur” ya da bir “Ayıp” için hapis yatılmasını aklım mantığım almıyor…

Aslına bakarsanız Başbakan Erdoğan talimat verip de şike yasasını yeniden düzenletmeseydi eski yasaya göre Yıldırım belki de otuz yıl yatacaktı…

Erdoğan, Aziz Yıldırım’a karşı kurulan kumpası fark edince şike yasasını değiştirtti…

Şimdi de yeni yasal düzenlemelerin yapılarak “yeniden yargılanma” imkânını sağlamak için çaba gösteriyor…

Erdoğan’ı çok sık eleştiren biri olarak son zamanlardaki adaletli tavrını destekliyorum…

Ben sağlıklı bir Galatasaraylıyım…

Elbette Fenerbahçe benim de rakibim…

Ama…
 

Düşmanım değil…

Haliyle Aziz Yıldırım da düşmanım değil…

Bu nedenle Yıldırım’ın yeniden cezaevine girmemesi için Başbakan’ın gösterdiği çabayı takdir ediyorum…

Yıldırım’ı Fenerbahçe’nin başından uzaklaştırmak isteyenlerin; ortada “Çete” veya “örgütlü bir suç” olmamasına rağmen; cezası çok ağır olduğu için Aziz Yıldırım’ı hem şikeden ve hem de “Çete Üyeliği”nden yargılayıp mahkûm etmelerine de fena halde bozuğum…

 

Ancak…
 

Aziz Bey’in cezasının kesinleşmesinden sonra yaptığı yanlışları da görmezden gelecek değilim…

Aziz Yıldırım’ın yanlışlarına gelince…

Sıralayayım…

-      Başbakan Erdoğan’ı da kendisine kumpas kuran çeteyle bir tutması…

-      Sabiha Gökçen havaalanında kendisini karşılamaya gelen taraftarların “Hükümet istifa!” çığlıklarını susturmaması…

-      Tribünlerde herhangi biri için bile küfür edildiğinde mikrofonu eline alıp “Küfür istemiyorum” dediği halde Başbakan Erdoğan’a hakaret içeren sloganlar atıldığında eline mikrofonu alıp, “ülkemin başbakanına hakaret ve küfür edilmesini kabul edemem; küfür edenleri stat dışına çıkarın” demeyişi…

Ve…

En son…

En büyük yanlışı…

-      Beyaz TV gibi hükümete (Başbakan’a) en yakın kanallardan birine çıkıp kendisini anlatma imkânını elinin tersiyle itmesi…

 

Neden en büyük yanlışı?..
 

Çünkü…

Eğer Beyaz TV’ye çıksaydı; başta Başbakan ve Gülen olmak üzere milyonlar, yapacağı savunmayı dinleyecek büyük ihtimalle algıları değişecekti…

Yapacağı konuşmada siyasi iradeyi karşısına aldığı ve başına gelenden sorumlu tuttuğu gibi bir “Yanlış Algı”yı yıkacaktı…

İnfazın uygulanmasını büyük ihtimalle birkaç ay öteleyecekti…

O arada yeniden yargılama ve belki de şike suçunun yeniden tarifi gibi yasal düzenlemeler meclisten geçmiş olacağı için bir gün bile hapis yatmayacaktı…

Ama…

Ve okuduğum tivitler gösteriyor ki…

Fenerbahçe medyasının Rasim Ozan Kütahyalı ve Beyaz TV kıskançlığına; Aziz Bey’in yakın çevresinde kümelenmiş; nefret ve hasetlik duyguları akıllarının beş karış üstüne çıkmış sözde dostların ahmaklıkları da eklenince…

Aziz Yıldırım kendisiyle ilgili bütün yanlış algıları yıkacak kadar etkin bir televizyon programına çıkmaktan vazgeçti…

Yanlış, bin kere yanlış, milyon kere yanlış…

İnşallah bu büyük yanlışı için kafasını o küf kokan duvarlara vurmak zorunda kalmaz…

adnanberkokan@gmail.com