Fehmi Koru'ya göre Rusya için mektup yetmez! Bakın kim göreve çağırılmalı?

"Zaman içerisinde Rusya’ya dönük ticari faaliyetleri sayesinde Kremlin ile dost olmuş işadamları bugün de ilişkilerin düzeltilmesinde göreve çağrılmalı."

Gazeteci yazar Fehmi Koru, yeni açtığı blogunda kaleme aldığı "Dış politika mektupla düzelmez; başka unsurlar da devreye girmeli..."  başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, Başbakan Binali Yıldırım'ın da Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev'e Rusya Milli Günü dolayısıyla gönderdiği tebrik mektubunu yorumladı.

Koru, mektupların muhattabı olan Rus tarafının cevap vermediği ve mektupların içeriğini Rus medyasına sızdırdığını, bunun da Türkiye'de Putin’in bu jesti eliyle geri çevirdiği biçiminde yorumlandığını anlattığı yazısında Dış politikanın biçimlenmesi için başka bir gruba çağrı yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Koru'ya göre "Zaman içerisinde Rusya’ya dönük ticari faaliyetleri sayesinde Kremlin ile dost olmuş işadamları bugün de ilişkilerin düzeltilmesinde göreve çağrılmalı."

İşte Koru'nun blogunda yazdığı yazısından dikkat çeken satırlar:

"...AK Parti’de genel başkan değişikliği, doğal olarak başbakanın da değişmesini getirdi. Binali Yıldırımın başbakanlığıyla birlikte beklentilerin en yoğunlaştığı alan, hiç kuşkusuz, dış politika alanıdır. Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri koltuğundan başbakanlığa gelmiş olması, ister istemez, dış politikayı onun çizdiği görüntüsünü akla getiriyor. Onun yerine konulara daha pragmatik yaklaşacak mühendis kökenli birinin gelmesi, özellikle dış politikadaki tıkanıklıkların önünün açılabileceği beklentisini tetikliyor.

Acaba olur mu?

Dış politika, sanıldığının aksine, “Değişiklik gerekli, hadi değiştirelim” denilerek yeni bir rotaya hemeninden sokulamıyor. İkili ve çoklu ilişkileri ilgilendirdiği için, politikalarınızı yenilemeyi arzuladığınız ülkenin (veya ülkelerin) de sizin politikanızın değişmesine onay vermesi, ya da yardımcı olması gerekiyor.

Öyle tek bir mektupla her şeyin birdenbire değişmesini beklemek hayaline kapılınması hatadır.

Elbette diplomatlar zemini hazırlamada en önemli unsurlardır, ancak başka unsurlar da devreye girmeli. Geçmişte, Süleyman Demirel ve Turgut Özal, bugünküne benzer ortamlarda, hedef seçilen ülkeler üzerinde etkili olabilecek beşeri unsurları başarıyla kullanmışlardı.

Meselâ işadamlarını…

Gerçekleştirdiği mühendislik ve müteahhitlik hizmetleriyle yurtdışında en fazla tanınan işadamlarımızdan Şarık Tara’nın ‘Şarık Tara – Sınırların Ötesinde’ adını taşıyan anı kitabında (Çiğdem Tüzün ve Sühan Muratlı, Doğan Kitapçılık, 2013) bunun örnekleriyle bolca karşılaşılıyor.

[Bir anı kitabı daha var Şarık Tara’nın; Çiğdem Tüzün’ün kaleme aldığı ‘Şarık Tara Anlatıyor’ başlıklı bu kitapta da (Doğan Kitapçılık, 2015) işadamımızın Türkiye’nin bazı ülkelerle (meselâ Yunanistan’la, Rusya ile Japonya ile) ikili ilişkilerinin geliştirilmesinde kendisinin ve başka işadamlarının oynadıkları rol uzun uzadıya anlatılıyor.]

Zaman içerisinde Rusya’ya dönük ticari faaliyetleri sayesinde Kremlin ile dost olmuş işadamları bugün de ilişkilerin düzeltilmesinde göreve çağrılabilir.

Meram edilirse sonuç da alınabilir.

Arada sorunlar bulunan diğer ülkeler için de durum aynı; o ülkelere dönük de yoğun birer iyi niyet taarruzuna ihtiyaç var.

Yapılabilir mi?

Rusya’nın milli günü vesilesiyle Moskova’ya gönderilen mektuplar Ankara’da böyle bir niyetin var olduğunu gösteriyor.