Fehmi Koru'nun sigortası neden attı?
Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru, Taha Kıvanç mahlası ile yazdığı yazıda çok sert suçlamalar ile Hürriyet yazarlarına çaktı.
Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru, bugün
Taha Kıvanç mahlası ile yazdığı köşesinde bir
yandan Ertuğrul Özkök'ün yazısı ile başlayan
"gammaz" polemiğine katılıyor, diğer yandan da Aydın
Doğan ile ilişkilerinin boyutunu gözler önüne seriyor.
"Aydın Bey yerine ben cevap veriyorum" başlıklı
yazıda Koru, "Ülkemizin en büyük medya patronu Aydın Doğan'ı
bir ihtilâfta tanık gösterdim, cevap alamadım." diye başladığı
yazısında önce Ertuğrul Özkök'e çakıyor.
"Odasından bakarken gördüğü Ayamama Deresi'ni Ganj Nehri sanan Buda'cık bir süreden beri 'gammaz' edebiyatı yapıyor. 'Gammaz' dediği bir gazeteciymiş, gazetesinin patronuna, "Onu at, beni al" diyormuş...
Aldırmaz göründüm...
Sonra evin sığıntısı çocuk onun bıraktığı yerden alıp sürdürdü aynı edebiyatı. Çok kıymetli köşesine sulanan birileri, "At şunları" diyormuş gazetesinin patronuna...
"Çocuktur, ne derse uçuktur" muamelesi yaptım..."
KORU'NUN SİGORTASI NEREDE ATTI?
Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi ve Mehmet Barlas'ın gammaz
tartışmasındaki tavrını da okurlarıyla paylaşan Koru, sigortasını
nerede ve neden attığını da şöyle açıklıyor:
"Titanik hızıyla yol almakta olan grubun amiral gemisinin
başyazarı da, Mehmet Barlas'ın açtığı "27 Mayıs sonrasında vaktiyle
DP'yi desteklemiş gazetecilere diğer meslektaşları çile çektirdi,
yaşı müsait olanlar hatırlar" tartışmasına cevap vermek yerine aynı
edebiyata sarılmasın mı?
İşte o noktada -İzmir deyimiyle- sigorta attı..."
AYDIN DOĞAN İLE NEREDE NE ZAMAN GÖRÜŞTÜM?
Koru, Aydın Doğan ile nerede ve ne zaman görüştüğünü de açıkladığı
yazısına şöyle devam ediyor:
Son bir yıl içerisinde iki kez kalabalık ortamlarda, birkaç kez
de başbaşa görüşmelerim oldu Aydın Bey'le... Anadolu'nun bağrından
kopmuş bir insan, babasının parasıyla işe başlamış olsa da kendi
alınteriyle servetine servet katmış... Başlangıcıyla bugün geldiği
nokta arasındaki fark, onun nasıl öngörüsü güçlü bir işadamı
olduğunun göstergesi...
Aydın Bey'in odasının bir duvarı 30 küsur yıl içerisinde devletten aldığı teşekkür belgeleriyle süslü... Uzun yıllardan beri ülkemizin en fazla vergi ödeyenlerinin en başlarında geliyor; bu durumun belgelerini iftiharla yerli-yabancı konukları için odasında sergiliyor; Türkiye ve dünya siyasetinde iz bırakmış nice isimle yanyana çekilmiş fotoğraflarıyla birlikte...
Herhalde burada defalarca yazdım: Yabancı sermayeye de açık bir alan medya; Aydın Doğan'ı en iyi niyetli bir yabancıya değişmeyeceğim gibi kötü niyetli pek çok parababasına da yeğlerim... "Ercüment Karacan mı Milliyet'in sahibi olsun, Aydın Doğan mı?" Ya da "Erol Simavi Hürriyet'in sahibi kalsaydı da gazete Aydın Doğan'ın eline geçmese miydi?" sorularının her ikisine de aynı cevabı verirdim: "Benim tercihim Aydın Doğan'dan yana..."
AYDIN DOĞAN DERTLERİNDEN SIYRIKSIZ KURTULSUN
İSTERİM
Doğan grubunun maliye bakanlığı ile yaşadığı sorunları da köşesine
taşıyan Koru, grubun yöneticilerinin yaptığı hatalar yüzünden
Doğan'ın hapis cezası ile karşı karşıya olduğunun altını da
çiziyor ve şöyle devam ediyor:
Son zamanlarda Maliye ve SPK başta olmak üzere devletin bazı
birimlerinin Doğan Grubu'yla ciddi ihtilâfları var. Devam etmekte
olan davalar aleyhine tecelli ederse beş milyar TL'nin üzerinde
maddi ceza geleceği gibi, kendisi ve bir kızı 7 ilâ 14 yıl arasında
hapis cezasına çarptırılabilecek...
Grubun sözcüleri bunu iktidarın basın özgürlüğüne tecavüzü ve medyayı baskı altına alma girişimi görme eğiliminde... Ben ise, eski dönemin grup yöneticilerinde meydana getirdiği meslekî erozyonun bir cilvesi olarak görüyorum olanı... "Nasılsa üstesinden geliriz, geçmişte olduğu gibi" düşüncesinin mahsulü hatalar yüzünden grubun başı dertte...
Bütün iyiniyetimle dertlerinden maddi-manevi sıyrıksız kurtulmasını umuyorum Aydın Doğan'ın...
Herhangi bir kişisel beklentim olduğu için mi? Hayır, kesinlikle...
İşin ilginç yönü 'gammaz' edebiyatı yapanlar da benim kişisel beklentim olmadığını biliyorlar; hiç değilse eski kaptan ile sığıntı çocuk bir bayram günü birlikte çıktığımız Rodos gezisi sırasındaki tavrımdan bunu anlamış olmalı. Benim bütün arzum, ülkedeki her gazetenin evrensel meslek ilkeleri doğrultusunda yayın yapması, yayının herhangi bir çıkar hesabına dayanmaması...
GAMMAZ ARIYORLARSA...
Koru gammaz tartışmasında da kendisi açısından son noktayı
koyuyor ve Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi için şok sert şu ifadeleri
kullanıyor:
Her türlü iftirayı, yalanı-dolanı, gammazlığı siyaseten
kendilerinden farklı düşünenlere mübah gören zihinlerden
kaynaklanıyor sorun... "Gammaz" diye sağa-sola sataşanlardan... 27
Mayıs sonrasında vaktiyle DP iktidarını tutmuş meslektaşlarını
cemiyetten kovan, iki lokmaya muhtaç ve patronluktan muhabirliğe
geçmeye de razı 'arkadaşları'nın hayatını cehenneme çeviren,
gazetelerinde "Önce matbuatta temizlik yapılmalı" başyazıları
kaleme alan zihniyetin bugünkü uzantıları, bizleri de kendileri
gibi sanıyorlar...
'Gammaz' arıyorlarsa ayna orada...
Koru'nun yazısının tamamını okuyabilirsiniz.