Fehmi Koru'dan Gülen ve AK Parti şifreleri

13 yıl Zaman gazetesinin üst düzey yöneticiliğini yaptı. Hem AK Parti'yi hem Gülen cemaatini iyi tanıyor.

“Tayyip Erdoğan, iktidarın paylaşılamaz olduğuna inanıyor. Sadece medya değil, kendisine yakın birileri başka bir güç haline dönüşürse o konuda da Başbakan’ın hiçbir müsamaha göstermeyeceği fikrindeyim (...) Bu nedenle ne medya, ne de cemaatlerle 'al gülüm ver gülüm' ilişkisine girmiyor. Kendisini ve iktidarını daraltacak hiçbir şeye müsaade etmiyor.”

BAŞBAKAN İKTİDARINI 'YOLDAŞLARI' DIŞINDA KİMSE İLE PAYLAŞMAZ
Tayyip Erdoğan iktidarın parçalanmazlığına inanıyor. Bu nedenle ne medya, ne de cemaatlerle “al gülüm ver gülüm” ilişkisine girmiyor. Kendisini ve iktidarını daraltacak hiçbir şeye müsaade etmiyor Tayyip Bey. Gazeteciler ile ilişkisi de öyle. Niye gazetecilere karşı tavrı böyle?  Bundan dolayı, biz akıl veriyoruz, o istemiyor.  “Benim aklım bana yeter” ya da “Benim siyasi yol arkadaşlarım var” diyor. Bu doğru bir şey mi; bence yanlış. Ama iktidarı böyle değerlendiği için böyle davranıyor, böyle düşünüyor.

Bu değerlendirme Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Koru'ya ait. Yeni Şafak'tan önce 13 yıl çalıştığı Zaman gazetesinde yayın yönetmenliği, başyazarlık ve Ankara temsilciliği görevlerinde bulunan Koru, AKP iktidarını ve Gülen cemaatini yakından tanıyan isimlerin başında geliyor.

T24'den Selin Ongun, Fehmi Koru ile Başbakan Erdoğan'ı ve AK Parti'nin Gülen Cemaati ile ilişkilerini konuşmuş... Çarpıcı değerlendirmeler var, işte bir özet; 

GÜCÜNÜ BAŞKA GÜÇLE SINATTIRMAZ

"Benim tanıdığım Tayyip Erdoğan gücünü bir başka güçle sınattırmak istemez. Zaten bugün medya ve iktidar ilişkilerindeki sürtüşmelerin en önemli sebebi de Tayyip Erdoğan’ı ondan önceki Başbakanlarla kıyaslayıp,onun hakkında yanlış çıkarımlara varmaktır. Neydi o; Başbakan'la oturuyorlardı, tavla oynuyorlardı, “Şunu yaparsan seni şöyle destekleriz” diyorlardı, bakan atamalarında tavsiyelerde bulunuyorlardı v.s.  Tayyip Erdoğan böyle bir Başbakan değil. O iktidarın paylaşılamaz bir şey olduğuna inanıyor. Sadece medya değil, kendisine yakın birileri başka bir güç haline dönüşürse o konuda da Başbakan’ın hiçbir müsamaha göstermeyeceği fikrindeyim. Bu konuda iddiaya da girerim.

GÜCÜNÜ GÜLEN CEMAATİYLE DE PAYLAŞMAZ

Gülen cemaati ya da başka bir cemaat “Başbakan tek başına kullanması gereken iktidar alanını başkalarıyla da paylaşır mı?” sorusuyla sonuçlanacak herhangi bir eylem içerisine giren her kim olursa olsun Başbakan’ın tepki vereceği kanaatindeyim. Diğer yandan Başb

Aydın Doğan eşek yükü ile para verdiği insanlara güvendi
Özkök’ün çok zeki, akıllı bir insan olduğunu hepimiz biliyoruz.  Bu tür hataları yapmaması gereken bir insan. Ama insanların basiretlerinin bağlanması diye bir şey var. Bunların durumunu ben ona bağlıyorum. Tamam, Aydın Bey’i bu okumaların tamamen dışında olan bir figür değil. Kendisinin de mülakatlarda söylediği gibi, Aydın Bey gazetelerinin yayınlarını yakından izleyen bir patron. Dolayısıyla “Onlar bunu yapacaklar,  Aydın Bey de karışmayacak” gibi bir şey yok. Ama sonuç itibariyle zekâsından kuşku duyulmayacak yöneticiler getirmiş, onlara eşek yükü ile para veriyor, o insanların görevi de olayları doğru okumak. Ama onlar diyor ki, “Korkma patron bunlar gidiyor.” Hepsi aynı ağızdan konuşursa ne yapar Aydın Bey; inanır, o da inandı. Basiret bağlanması, dediğim bu işte.
akan’ın Gülen cemaati ile ilişkilerinin böyle bir güç oyununa oturmadığı fikrindeyim

GÜLEN CEMAATİ GÜÇ OYUNUNA GİRMEZ

Tayyip Erdoğan’ın karakterinin Gülen cemaati gibi politikaya yakın duran kişiler tarafından görülmemesi mümkün mü? Onun için böyle bir şeyi yapmak akıllarından bile geçmez. Mantığa aykırı. Kalkıp da “Ben de gücüm, bak senin vaktiyle filanca ile yaptığın konuşmanın kayıtları bende” anlamına gelebilecek bir meydan okumasına girişemezler

GÜLEN CEMAATİ EN RAHAT DÖNEMİNİ YAŞIYOR

Ben, Gülen cemaatini işlere müdahale eden bir politik güç olarak görmeyi yanlış buluyorum. Genel olarak o cemaatin üzerinde titizlikle durduğu birtakım özellikler var. Nedir bunlar; okulları var, o okullardan mezun olanların hayata atılması konusunda önlerinde engel olmaması gibi sıkıntıları var. İşbirliği içinde oldukları kişilerin dayanışmasını sağlamak var. Türkiye’nin tüm bunlara imkân veren bir siyasi alt yapısı olmasını arzu etmek var. Bu anlamda herhalde cemaat, bugün en rahat dönemlerinden birini yaşıyor. Dolayısıyla kalkıp da kendisini güçlü bir iktidar ve güçlü bir Başbakan'ın karşısında “Ben de güç odağıyım” diye konuşlandırması hiçbir mantıkla örtüşmez. Belki sosyal ilişkiler anlamında bazı rahatsız oldukları şeyler olabilir. Ama böyle bir şey yapmaz.

AK PARTİ İLE GÜLEN ARASINDA ORGANİK BAĞ VAR MI?

Aralarında organik ilişki olamaz. Organik ilişki AK Parti ve kendi teşkilatı arasında olur. Kaldı ki AK Parti’nin tabanıyla Gülen cemaatinin tabanı örtüşmez. Cemaat AK Parti’ye oy verebilir. Ama bu aralarında organik bağ olduğu anlamına gelmez.

CEMAAT ECEVİT DÖNEMİNDEN GÜÇLÜ

Bir defa cemaat ne Ecevit zamanındaki, ne de Refah-Yol zamanındaki cemaat. Cemaat daha güçlü ve kurallara daha çok uyarak davranıyor. (...) Erdoğan “Dur bakalım çizgisini” çizince onlar da buna uyuyorlar. Zaten bu çizgi onların da lehine. Kiminle bilek güreşi yaptığını biliyorsun ve yapmıyorsun. Yenileceğini biliyor çünkü.