Fehmi Koru'dan Doğan'a zor sorular!

Hürriyet'in eski yöneticisi koltuğunu kaybetmeyi ve 'dere kenarında oturan Buda'cık gibi davranmak zorunda kalmasını buna bağlıyor gibi...

GAZETECİLER.COM

Fehmi Koru durduk yerde (belki de kendi gündemini değiştirmek için) çok gerilerde kalan bir tartışmayı açıyor yeniden...
Koru'nun, Aydın Doğan'a verdiği nasihatları hatırlayacaksınız...
O zaman o öğütler kimilerince "Aydın Bey, Ertuğrul Özkök'ü ve Oktay Ekşi'yi at onların yerine beni al" mesajı olarak algılanmıştı.
Ve Özkök'le Ekşi başta olmak üzere Doğan Gurubu yazarları Koru'yu "Gammazlık yapmak" ile suçlamışlardı.
İşte onu sorguluyor şimdi Fehmi Koru...
"Bayram değil seyran değil, Fehmi Bey, Aydın Bey'ie neden öptü"?..
Biz bilmedik bakalım siz çözecek misiniz?.

Aydın Doğan'ı tanıklığa davet ediyorum

Aydın Doğan'ı tanıklığa davet ediyorumÇarpıtmanın böylesi ilk kez oluyor. "Gazetecileri patronuna gammazlayan gazeteciler" tanımına uyan birileri var mı medyada? Ertuğrul Özkök ile Oktay Ekşi var olduğu kanaatinde... Hürriyet'in eski yöneticisi koltuğunu kaybetmeyi ve 'dere kenarında oturan Buda'cık gibi davranmak zorunda kalmasını buna bağlıyor gibi...

Ben de "Böyle biri yok" diyorum...

"Var" diyenin iddiasını ispatlaması veya tanık göstermesi gerekir... Acaba kim, nerede Aydın Doğan'a "Ertuğrul'u at, onun yerine beni getir" demiş? Ya da, "Oktay Ekşi işe yaramaz biri, onu gönder de beni başyazar yap" aklını kim, nerede vermiş Aydın Bey'e?

Şu sıralarda Hasan Cemal'in başlattığı bir tartışma sürüyor.

'Türkiye'nin Asker Sorunu' kitabı yeni çıkan Hasan Cemal, Taraf'a verdiği mülâkatta, bir gazete patronunun darbe beklentisine girdiğini, Ankara'dan gelen telefona müthiş sinirlenip elindeki cihazı yere çarparak, "Allah kahretsin, vazgeçmişler" diye bağırdığını söylemiş... Yanında bulunan üç kişiyi tanık göstererek...

Güzel bir tartışma bu.

Tartışmanın güzelliği dört tarafı olmasından: Bir tarafta Cem Uzan'a Ankara'dan telefon eden adamı var, bir tarafta da Cem Uzan... Bir de tabii Cem Uzan'ın tepkisine tanık olup sonradan üçü gazeteci dört kişiye olayı aktaran... Dördüncü taraf da olayın aktarıldığı Hasan Cemal ve arkadaşları...

Arkadaşları kendilerine olayın Hasan Cemal'in aktardığı gibi anlatıldığına tanıklık ettiler... Cem Uzan ise, avukatları aracılığıyla, "Böyle bir olay yaşanmadı" açıklamasını yaptı. Ankara'dan telefon ettiği düşünülen gazeteci de "Bunun bir şehir efsanesi olduğunu, gerçeklere dayanmadığını" ileri sürdü.

Görüyorsunuz işte, tartışma böyle olur, böyle gelişir...

Şimdi Hasan Cemal veya onunla aynı tanıklığa kulak vermiş diğer üçü, bu olayı kendilerine aktaran kişiye dönüp, "Hadi, sen dökül bakalım" diyebilir, ya da o kişi kendiliğinden ortaya atılıp gününü ve yerini bildirerek telefonu çarpma olayı ve arkasından söylenenleri gerçeğe en yakın biçimde anlatır...

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları