Fehmi Koru
HaberTürk Gazete
Dilimde tüy zaten vardıydı da mı bitti?..
Yoksa bazı şeyleri çok fazla yazdığım için mi bitti, bilemem…
Ama…
Bir daha yazacağım…
Olayların sadece sonuçlarıyla ilgilenen bir gazetecilik ve yazarlık anlayışı neredeyse bütün medyamızı kasıp kavuruyor…
Yani...
Sadece ne olduğuyla ilgiliyiz...
Nasıl olduğu...
Neden olduğu?...
Bizi ilgilendirmiyor...
Ya da…
Olayların kimle ilgili olduğu…
Söylemin kime ait olduğu…
Yanlışı ya da doğruyu kimin yaptığı ilgi alanımıza giriyor?..
“Kim?” olduğu ise, “sevgimize mazhar olup olmadığı”…
Veya “düşmanımız” olup olmadığına göre “Önem” ya da “değer” kazanıyor…
Ahmet Hakan, tam da yüzde on barajı ve Muharrem Sarıkaya gündeme gelmişken, “rol çaldı”…
“Etkinlik” kaptı…
Yavuz Bingöl’ün, Erdoğan’ın duygularını işin içine karıştırdığını anlatmak için yaptığı gafı istismar etti…
Ve medya hemen tavır aldı…
Kime?..
Tabii ki Yavuz Bingöl'e...
Peki...
Tavır alış Yavuz'un söylemine mi?..
Yoksa kimliğine mi?..
Tabii ki kimliğine...
Daha doğrusunu söyleyeyim...
Yavuz Bingöl sadece ve sadece
Erdoğan’a elini uzattığı, gülümsediği ve
davetlerine katıldığı için vahşi bir saldırı altında
kaldı…
Yavuz’a yapılan saldırının temel sebebini en güzel anlatan yazılardan üçü arasından (Ki birisini Ahmet Kekeç yazdı ama onu “Günün Köşe Yazarı” seçseydim benden söz ettiği için iltimas geçtiğim iddia edilebilirdi o nedenle seçemedim. Diğeri ise Mahmut Övür’ün yazısıydı) Fehmi Koru’nun dünkü HaberTürk’te “Mesele Yavuz Bingöl değil, anladınız mı?” başlığı altında yayımlanan yazısını tercih ettim…