Fehmi Koru doğru mu söylüyor?..

2003/1 Mart Tezkeresi'nin meclisten geçmemesi için yaptığı çalışmaları en yakından izleyenlerden ve hatta lojistik destek verenlerden....

ADNAN BERK OKAN

Fehmi Koru'nun 2003/1 Mart Tezkeresi'nin meclisten geçmemesi için yaptığı çalışmaları en yakından izleyenlerden ve hatta (belki de) lojistik destek verenlerden biriyim...
O dönemde yazdığım gazetede tezkereye karşı çıktığım için yakın dostum ve bir ara danışmanlığını da yaptığım Tansu Çiller'le bile ters düştüm...
Tansu Hanım aramızdaki yakınlığı hatırlatıp, "benim düşüncelerimi yansıttığınızı zannedecekler" demişti telefonda...
Ve tatlı bir tartışma yapmıştık...
Dostluğumuzun başka, benim düşüncelerimin ise çok başka olduğunu söylemiştim...

O günlerde Ak Parti Milletvekili olan Emin Şirin de eşi Nazlı Ilıcak'a rağmen 1 Mart tezkeresinin kabul edilmemesi için çalışıyordu.
Hem de ne çalışmak...
Daha o günlerde eşi Nazlı'nın kendisine cephe alacağını ve hatta işin boşanmaya kadar gideceğini biliyor gibiydi...


Emin Şirin'e de çok destek verdim...

Emin'e de en güçlü lojistik desteği (hem de belgeli) veren bendim...
1 Mart Tezkeresi çok sayıda ve Başbakan Abdullah Gül'e yakınlıklarıyla tanınan Ak Partili milletvekilinin de oylarıyla reddedildi...
Tezkerenin Meclis genel kurulunda reddedilmesinden sonraki gün Emin Şirin'le Bağdat caddesi / Erenköy'deki Divan Pastanesinde buluştuk ve bunu kutladık...
Aynı günlerde Erdoğan'a ve tezkereye destek veren (ki bunların başında Ertuğrul Özkök en önde geliyordu) yazarlar, eski siyasetçiler tezkereye karşı çıkan bizlere yapmadıklarını bırakmadılar...
Ben, patronaj ve ille de Nazlı Ilıcak tarafından hemen dışlandım...
Ilıcak yazdığım yazılara müdahale etmek istiyor ama genel yayın yönetmeninin savunmasını aşamıyordu...
Daha ortaokul yıllarından ve daha önce yazdığım gazeteden arkadaşım olan genel yayın yönetmeni yazılarıma dokundurtmuyordu...

Sonrası malûm...
Henüz milletvekili ve başbakan olmayan ama 1 Mart Tezkeresinin mutlaka kabulü için milletvekillerine baskı yapan Erdoğan önce Siirt milletvekili sonra da başbakan oldu...
Beni, Emin Şirin'i ve Fehmi Koru'yu kara listeye aldı...
Ben çok geçmeden çalıştığım gazeteden bizzat Erdoğan'ın talimatıyla (mahkemece de tescillendi) kovuldum...
Emin Şirin, Ak Parti'den istifa etmek zorunda bırakıldı...
Eşi Nazlı Ilıcak'tan boşandı...
Fehmi Koru halen Başbakan'ın yakın çevresine alınmıyor...


Çetin Doğan gerçekten darbeci miydi?..


Balyoz
Operasyonu kapsamında askeri darbe plânlama suçlamasıyla halen yargılanan ve uzun süre tutuklu kalan emekli orgeneral Çetin Doğan'ın damadı Dani Rodrik'e gelince...
1 Mart tezkeresinin görüşüleceği dönemde Rodrik, tezkerenin geçmesini istemiyordu...
Operasyonu, Amerika'nın başının belâya girmesinin kaçınılmazlığı olarak tanımlıyordu...
Bunu daha iyi anlamak için arşive girip Rodrik'in ülkemizdeki bir numaralı düşmanı(!) Deniz Gökçe'nin o gün yazdıklarını okumak bile yeterli...
Göreceksiniz ki Deniz Gökçe, 1 Mart Tezkeresinin medyadaki en büyük destekçilerinden biri...
Dani Rodrik'in aldığı nefesi bile eleştiren Deniz Gökçe ile Dani Rodrik'in yan yana yer alması ne mümkün?..

Yani...
Başkalarının aklında darbe var mıydı bilemem ama Çetin Doğan'ın aklından bile geçmiyordu...
Aksine, O da birçok orgeneral gibi terörün sadece TSK'nın mücadelesi ile çözülemeyeceğine inananlardandı...
Hatta, Hükümetin Güneydoğu projesine açıktan olmasa da destek veriyordu...
Ve...
O günlerde "Milliyetçi - Ulusalcı - Darbesever" medyanın hedefindeki kişiydi...
Neden mi?..
Çünkü...


Doğan, Milliyetçilerin tepkisini çekiyordu..

Doğan Paşa'yı en çok etkileyenlerin başında kızı Pınar Doğan geliyordu...
Ve Pınar Doğan o günlerde henüz gündemde yer almayan, adı bile "Kürt Açılımı" olmayan bir fikir jimnastiğine destek veriyordu.
Sezen Aksu'nun, Kürt işadamlarından Önder Fırat (Şeyh Sait'in torunu) ile birlikte olduğu o günlerde en yakın arkadaşlarından biriydi Pınar Doğan...
Ve annesiyle birlikte gittiği Sezen Aksu konserinde en çok da Sezen'in okuduğu Kürtçe şarkıyı alkışlamışlar, o günlerde Yeniçağ gazetesinin kimi "Kürtsevmez" yazarları tarafından "Hain" olarak tanımlanmışlardı...
Tabii ki ana - kıza yöneltilen eleştiriler sonunda gelip Çetin Doğan'a dayanıyor ve Paşa da Sezen Aksu hayranı olmakla suçlanıyordu...
Nasıl bir suçsa...
Bilmem anlatabildim mi?..

adnanberkokan@gmail.com
Del Bosque denen adam 8 Haziran 2005’te Beşiktaş’a geldi...
Geldiği günden itibaren yapılan bütün transferler onun onayından geçirilerek yapıldı...