Fehmi Koru, Derya Sazak'ın kitabını ters köşeye yuvarladı!

Derya Sazak'ın ses getiren kitabını değerlendiren Fehmi Koru, Milliyet'te yaşananları hükümet baskısına bağlayan yorumların kitapla sona erdiğini iddia etti.

GAZETECİLER.COM
Milliyet'in eski yayın yönetmeni Derya Sazak'ın gazetede yaşananların perde arkasını anlattığı "Batsın böyle gazetecilik" adlı kitap Fehmi Koru'nun da gündeminde. Koru, Star gazetesinde Taha Kıvanç mahlasıyla yazdığı köşede kitabı farklı bir açıdan analiz etti.

Fehmi Koru, iktidar ve medya ilişkilerinde sert eleştirilere konu olan kitabın hükümeti ve Başbakan'ı aklayan bilgiler sunduğunu savundu. Star yazarı, Milliyet'in muhalif kalemlerinin kovulmasının ardında hükümetin değil patronajın "kraldan çok kralcı" tavrı olduğunu iddia etti. Koru, Derya Sazak'ın kitabının bu anlamda bir şehir efsanesini bitirdiğini yazdı.

İşte Koru'nun yazısındaki ilgili bölüm:

Derya Sazak arkadaşım; birlikte yıllarca televizyon programı da yaptık. Sıkça görüşür, konuşuruz. Gazetecilik heyecanı hiç azalmayanlardan olduğu gibi, heyecanını yanındakilere de taşıyanlardandır... Sosyal demokrat kesimden pek çok siyasiyi yakından tanır; farklı düşüncede olanlarla seviyeli bir ilişkisi vardır.

Kitabını okuyanlar bu özelliklerini ve heyecanını hemen fark edecekler...

İyi ki gerçeklerin ne yapıp edip ortaya çıkma gibi bir âdeti var. Derya Sazak kitabında pek çok yanlış bilineni doğru çerçevesine oturtuyor. Erdoğan Demirören ve evlâtlarının Milliyet ve Vatan gazetelerini Aydın Doğan’dan satın alarak medyaya girmelerinin ardında Tayyip Erdoğan’ın telkinlerinin bulunduğu yaygın bir şehir efsanedir sözgelimi; gazetelerinden gönderilen yazarların başına gelen de hep Tayyip Erdoğan’la irtibatlandırılmıştır.

Gerçeği en iyi bilecek kişi olarak yazıyor: Tayyip Bey, bir yayından ötürü özür dilemek için kendisini arayıp ‘’Sizi üzdük, isterseniz uygun gördüğünüz birine satalım’’ diyen patrona, ‘’Alırken bana mı sordunuz da, şimdi kime satacağınızı soruyorsunuz’’ cevabını vermiş...

‘Şehir efsanesi 1’ böylece çökmüş oluyor...

Yazarların önemli bir bölümünü Derya Sazak kendi inisiyatifiyle göndermiş, bunu yazıyor... Abbas Güçlü, Hasan Cemal ve Can Dündar benzeri yazarlar için, patron, hem de daha ilk günden, ‘’Gönder bunları’’ diye başının etini yemiş yayın yönetmeninin... Abbas Güçlü’nün TV programına çıkardığı Bülent Arınç rahatsızlık duydu diye, ‘’İsterseniz kovalım’’ diyen yine patron; Bülent Bey, ‘’Olur mu öyle şey’’ diye korumuş yazarı...

Hasan Cemal’in gazeteden kopuşu ile iktidarın ve başbakanın doğrudan bir ilgisi olmadığını da yine ‘Batsın Böyle Gazetecilik’ kitabından öğreniyoruz: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Yapmayın, etmeyin’’ demek için patronları çağırmış... Derya Sazak, Tayyip Bey’in adı kullanıldığı için, onunla görüşeceğini öğrendiği bir işadamına ‘’Sor’’ ricasında bulunmuş; Başbakan ‘’Gidin, Allah aşkına’’  tepkisini vermiş...

Can Dündar? O da öyle. Her istenilen yazarı atmayıp neden gazetede kalmaları gerektiğini anlatarak Milliyet’i geleneği çizgisinde sürdürme mücadelesi veren Derya Sazak, her şey olup bittikten sonra, patronların, aylar boyu ‘’Hasan’ı, Can’ı ve Derya’yı göndersek, gazete çıkar mı?’’ sorusuna cevap aradıklarını öğrenmiş...

Kitap Amerikalı gazeteci Paul Steiger’in ‘’Artık bilgisayarı ve internet bağlantısı olan herkes, özellikle de tavrı olan veya eski sistemde seslerini duyuramayanlar, kendilerini yayıncı haline getirebilirler’’ müjdesiyle bitiyor...  

İşsiz kalmak gazeteciliğin sonu değil, bilesiniz...

TAHA KIVANÇ TÜM YAZILARI


İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Salih Tuna: Ne yapmalı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Melih Altınok: Affı kaldırın Cem Küçük'ten muhalif medyaya milyon dolarlık soru