Fazıl Say kendini ne mi sanıyor?..

Fazıl verseydi aynı konseri; Alperenler ellerinde kımız şişeleriyle gelip bağdaş kurarlardı çayıra(!) ve şarap içenlerle coşup eğlenirlerdi…

O, müzik dünyasının Hıncal Uluç’udur…
Hatta daha da öte: Fatih Altaylı’sıdır…
Her şeyi o bilir…
Atatürkçülük mü?..
Gidin işinize yaaa!...
Öyle soru mu olur?..
Elbette en büyük Atatürkçü O’dur…
Dua edin çok mütevazıdır da “Ben müziğin Tanrısıyım” demez…
En azından şimdilik duymadık…
Ama bu “hiçbir zaman o iddiada bulunmayacak” demek değildir…
Alkışlar efendim, alkışlar…
Bu büyük şahsiyetin Fazıl Say olduğunu bildiniz…
Zaten bu kadar bilgi verdikten sonra koskoca Fazıl Say’ı tanımasaydınız ayıp ederdiniz…
Gene neler söylemiş neler…
İdil Biret’i Alperenlerle görünce gülmekten koltuğundan düşmüş…
“Tanrı koltuktan düşer mi?” diye sormayın…
Bu Tanrı düşer kardeşim…
Hele bir de İdil Biret Hanımefendi söz konusuysa…
Çukurdan çukura bile düşebilir…
Neden?..
Çünkü İdil Biret Hanımefendi’nin en büyük kusuru(!) ve hatta suçu(!) dünya çapında bir “piyano virtüözü” (siz Hıncal’ın “virtüoz” yazdığına bakmayın. Galatı meşhur geçerlidir ve doğrusu benim yazdığım gibidir)olmasıdır…
Bizim Küçük Tanrı’ya göre yeryüzünde hiç kimse ondan daha iyi piyano çalamaz…
Çalsa bile sayılmaz…
Ve de efendim…
Kendisi dururken siz nasıl olup da İdil Biret’e konser verdirirsiniz Topkapı Sarayı’nda…
Oysa Fazıl verseydi aynı konseri; Alperenler ellerinde kımız şişeleriyle gelip bağdaş kurarlardı çayıra(!) ve şarap içenlerle coşup eğlenirlerdi…
Neden?..
Sırf Fazıl Tanrı’yı dinleyebilmek için elbette…
Sevgili GAZETECİLER.COM dostları…
Bu yazdıklarımızın nereden çıktığını merak ediyorsanız hemen ilham kaynağımızı söyleyelim.
VATAN’da Buket Aşçı, Fazıl Say ile bir söyleşi yapmış da oradan okuduk...
Boşa harcayacak vaktiniz varsa okuyun lütfen…