Fazıl Say kaybetti çünkü...
Fazıl Say istikrarlı bir şekilde fikri alandan uzaklaşıp magazinel bir figüre dönüştüğü polemikleriyle kaybetmeye devam ediyor..
GAZETECİLER.COM
Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say yeni bir Twitter polemiğiyle gündemde... Say, Ömer Hayyam'dan yaptığı tartışmalı alıntıyla sanal alemde büyük tepki alırken "yavşak" polemiğinden bu yana pek bir şeyin değişmediğini de gösterdi...
Aydınlar ve sanatçılar "sarsıcı" ve "aykırı" bir ifade biçimiyle tabulara saldırma hakkına sahiptir, hatta bunu yaptıkları ölçüde "aydın" vasfı kazanırlar. Ancak Fazıl Say'ın ilginç çıkışlarıyla başlayan polemiklerin ne sosyal ne de felsefi bir değeri yok. Bir aydının ülkesine karşı duyduğu o kaçınılmaz sorumluluk da yok. Uludere katliamı, onlarca işçinin öldüğü "kaza"lar, bir puşi ya da yumurta yüzünden tutuklanan öğrenciler, bitmek bilmez kadın cinayetleri, HES'lerle yok edilecek olan Karadeniz dereleri.... Bunların hiç birine karşı itiraz etmeyen, sesini çıkarmayan Fazıl Say nedense sürekli en "medyatik" konulara dalmayı tercih ediyor. Yani gerçek olan, herkesin hayatını deşip geçen devasa sorunlar Say'ın ilgisini çekmiyor... Arabeskçilere bulaşıyor, dindarlara sarıyor, gazetecilere sataşıyor... Sonra da bizden "muhalif ve aykırı aydın" muamelesi bekliyor...
Fazıl Say istikrarlı bir şekilde fikri alandan uzaklaşıp magazinel bir figüre dönüştüğü polemikleriyle kaybetmeye devam ediyor...
Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say yeni bir Twitter polemiğiyle gündemde... Say, Ömer Hayyam'dan yaptığı tartışmalı alıntıyla sanal alemde büyük tepki alırken "yavşak" polemiğinden bu yana pek bir şeyin değişmediğini de gösterdi...
Aydınlar ve sanatçılar "sarsıcı" ve "aykırı" bir ifade biçimiyle tabulara saldırma hakkına sahiptir, hatta bunu yaptıkları ölçüde "aydın" vasfı kazanırlar. Ancak Fazıl Say'ın ilginç çıkışlarıyla başlayan polemiklerin ne sosyal ne de felsefi bir değeri yok. Bir aydının ülkesine karşı duyduğu o kaçınılmaz sorumluluk da yok. Uludere katliamı, onlarca işçinin öldüğü "kaza"lar, bir puşi ya da yumurta yüzünden tutuklanan öğrenciler, bitmek bilmez kadın cinayetleri, HES'lerle yok edilecek olan Karadeniz dereleri.... Bunların hiç birine karşı itiraz etmeyen, sesini çıkarmayan Fazıl Say nedense sürekli en "medyatik" konulara dalmayı tercih ediyor. Yani gerçek olan, herkesin hayatını deşip geçen devasa sorunlar Say'ın ilgisini çekmiyor... Arabeskçilere bulaşıyor, dindarlara sarıyor, gazetecilere sataşıyor... Sonra da bizden "muhalif ve aykırı aydın" muamelesi bekliyor...
Fazıl Say istikrarlı bir şekilde fikri alandan uzaklaşıp magazinel bir figüre dönüştüğü polemikleriyle kaybetmeye devam ediyor...