Fazıl Say işin b...kunu çıkardı!
"Fazıl Say işin bokunu çıkardı. Bir gün Nişantaşı sokaklarında bir tarafını açmış gezerken göreceğiz diye korkuyorum"
Fazıl Say'ın twitter'da yazdığı
sözlere Gazete Habertürk Genel Yayın yönetmeni
Fatih Altaylı'dan sert eleştiri geldi. Konuyu
bugünkü köşesine taşıyan Altaylı, "Fazıl Say işin bokunu
çıkardı. Bir gün Nişantaşı sokaklarında bir tarafını açmış gezerken
göreceğiz diye korkuyorum" şeklinde tepki gösterdi.
İşte Altaylı'nın "Fazıl Say bundan sonra ne yapabilir" başlıklı o yazısı:
Fazıl Say’ı tanımam.
Görünce selam veririm o kadar.
Klasik müzik dinlerim. Bazıları gibi bunu bir statü sembolü olarak görmem. Bu yüzden de yazıp durmam.
Klasik müzik tutkularını dillerine dolayıp, ha babam yazanların büyük bölümünün 40 yaşına kadar saz dinleyip, sosyal statü değişikliğini göstermek için klasikçi olduklarını da bilirim.
Klasik müzik dinlerim ama Fazıl Say’ın bir albümü bile yoktur ne evimde, ne işyerimde. “İyi piyanist” derler. Bilemem. O seviyelerde kimin iyi kimin kötü olduğunu anlayacak kadar bu işten anlamam.
Bizim Murat anlar. O da Fazıl Say için “İyi” der. Ama şunu bilirim.
Fazıl Say işin bokunu çıkardı.
Yine herkese dalmış. Saydırmış.
Ne Orhan Gencebay kalmış, ne Müslüm Gürses, ne de başkası.
Ben uluslararası kabul görmüş, herhangi bir yabancı klasik müzik üstadının o ülkedeki diğer tarz müzik yapanlara böyle saldırdığını görmedim.
Hiçbirinin ne bileyim Madonna’yı, Michael Jackson’ı ya da Elvis Presley’i veya Elton John’u yerin dibine batırdığını, çamura buladığını duymadım, görmedim.
Fazıl Say ise sürekli bunu yapıyor.
Anladığım kadarıyla müthiş bir medya maymunu olmaya doğru ilerliyor.
Kendini gazetelerde göremeyince haber olmak için, gazetelerde yer almak için ağzına geleni “Bu bana yakışır mı?” diye sormadan sayıp sallıyor.
Farkında değil ki, bunu yaptıkça kendisine zarar veriyor. Benim korkum şu: Bir süre sonra basın bu açıklamalara da alışıp, haber yapmaz hale gelince iyice zıvanadan çıkacak.
Bir gün Nişantaşı sokaklarında bir tarafını açmış gezerken göreceğiz diye korkuyorum.
İşte Altaylı'nın "Fazıl Say bundan sonra ne yapabilir" başlıklı o yazısı:
Fazıl Say’ı tanımam.
Görünce selam veririm o kadar.
Klasik müzik dinlerim. Bazıları gibi bunu bir statü sembolü olarak görmem. Bu yüzden de yazıp durmam.
Klasik müzik tutkularını dillerine dolayıp, ha babam yazanların büyük bölümünün 40 yaşına kadar saz dinleyip, sosyal statü değişikliğini göstermek için klasikçi olduklarını da bilirim.
Klasik müzik dinlerim ama Fazıl Say’ın bir albümü bile yoktur ne evimde, ne işyerimde. “İyi piyanist” derler. Bilemem. O seviyelerde kimin iyi kimin kötü olduğunu anlayacak kadar bu işten anlamam.
Bizim Murat anlar. O da Fazıl Say için “İyi” der. Ama şunu bilirim.
Fazıl Say işin bokunu çıkardı.
Yine herkese dalmış. Saydırmış.
Ne Orhan Gencebay kalmış, ne Müslüm Gürses, ne de başkası.
Ben uluslararası kabul görmüş, herhangi bir yabancı klasik müzik üstadının o ülkedeki diğer tarz müzik yapanlara böyle saldırdığını görmedim.
Hiçbirinin ne bileyim Madonna’yı, Michael Jackson’ı ya da Elvis Presley’i veya Elton John’u yerin dibine batırdığını, çamura buladığını duymadım, görmedim.
Fazıl Say ise sürekli bunu yapıyor.
Anladığım kadarıyla müthiş bir medya maymunu olmaya doğru ilerliyor.
Kendini gazetelerde göremeyince haber olmak için, gazetelerde yer almak için ağzına geleni “Bu bana yakışır mı?” diye sormadan sayıp sallıyor.
Farkında değil ki, bunu yaptıkça kendisine zarar veriyor. Benim korkum şu: Bir süre sonra basın bu açıklamalara da alışıp, haber yapmaz hale gelince iyice zıvanadan çıkacak.
Bir gün Nişantaşı sokaklarında bir tarafını açmış gezerken göreceğiz diye korkuyorum.