Fatih Selek'in isyanı: İlle de Çölaşan gibi mi olmak lazım!

Türkiye yazarı Fatih Selek, Mahkûm ve Muhtaçlara Yardım Derneği'nin hikayesini anlatan haber sonrası herhangi bir yetkilinin merak edip bu dernek ile irtibata geçmemesine isyan etti. Selek, "Aranıp sormak için ille de "Çölaşan" gibi mi olmak lazım?!." dedi.

On yıldır faaliyette olan Mahkûm ve Muhtaçlara Yardım Derneği 460 cezaevine ihtiyaç dahilinde kim ne istiyorsa gönderdi. Türkiye yazarı Fatih Selek, gönüllülerin bu hareketinin ardından herhangi bir yetkilinin derneği aramamasına, bu derneğe destek çıkmamasına isyan etti.

 Emin Çölaşan'ın geçtiğimiz haftalardaki başlattığı kampanyayı hatırlatan Selek, " İnsan, cezaevlerine koli koli kitap, kıyafet gönderen bu adamları hiç merak etmez mi?"Yahu arkadaş siz kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Fikriniz, zikriniz nedir?" demez mi?İyi bir şey yapıyor, bakanlığa destek oluyorsa, mahkûmları rehabilite ediyorlarsa destek çıkmaz mı?Aranıp sormak için ille de "Çölaşan" gibi mi olmak lazım?!." ifadelerini kullandı.

İlle de Çölaşan gibi mi olmak lazım!

Mahkûm ve Muhtaçlara Yardım Derneği, İstanbul Beylikdüzü'nde kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu.
İsimlerinden de anlaşılacağı üzere işleri muhtaç mahkûmlara ve yakınlarına yardımda bulunmak.
İki elin parmakları kadar gönüllü, on yılda öyle güzel şeyler yapmış ki...
Şimdiye kadar hapishanelere on binlerce koli göndermişler. 460 cezaevinin hepsine de ulaşmışlar.
Kitap, gömlek, ceket, pantolon, ayakkabı, pijama, eşofman... Çorabına varana kadar kim ne istiyorsa ulaştırmışlar.
Tek bir gayretleri var: Cezaevlerinden suç makinesi değil iyi insan çıksın.
Arkadaşımız İrfan Özfatura, geçtiğimiz hafta derneğin hikâyesini anlatan bir haber getirdi.
Biz de bu örnek insanları "Düşenin Dostları" başlığıyla manşetimize taşıdık.
              ***
Tekrar edelim; Mahkûm ve Muhtaçlara Yardım Derneği on yıldır faaliyet hâlinde…
Bu arada, bir iki hafta önce Sözcü yazarı Emin Çölaşan, Adalet Bakanı'na açık mektup yazıp cezaevlerine kitap gönderilmesi için kampanya başlatmıştı.
Adalet Bakanı ertesi gün yazarı arayıp teşekkür etmiş "Arkadaşlarıma talimat veriyorum. Kampanyanın nasıl yapılacağını belirlesinler" demiş.
              ***
Ben de haberimiz yayınlandıktan iki gün sonra Mahkûm ve Muhtaçlara Yardım Derneği'ne telefon ettim.
"Sizi arayan soran oldu mu?" dedim.
"Hayır" diye cevap verdiler üzülerek…
"Ne bakanlıktan bir yetkili ne Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünden biri; kimse arayıp, sormadı."
Hakikaten merak ediyorum.
İnsan, cezaevlerine koli koli kitap, kıyafet gönderen bu adamları hiç merak etmez mi?
"Yahu arkadaş siz kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Fikriniz, zikriniz nedir?" demez mi?
İyi bir şey yapıyor, bakanlığa destek oluyorsa, mahkûmları rehabilite ediyorlarsa destek çıkmaz mı?
Aranıp sormak için ille de "Çölaşan" gibi mi olmak lazım?!.