Fatih Selek yazdı: Özel televizyon güzel hareket
HDP'lilerin Habertürk'e çıkarılmamasına ilişkin Türkiye yazarı Fatih Selek de dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu.Selek, "En azından PKK'nın “Keleş”lerine dipçik olmuş tipler çıkmıyor. Bunların ekranlarda olmamasının hiçbir mahzuru da yok." dedi.
Türkiye'nin Nabzı'nda tartışma sırasında yıllardır HDP'ye TV'lerde yer verilmediğini söyleyen Salim Şen'e, sunucu Didem Arslan Yılmaz, "Salim bey burası bir kamu kuruluşu değil" dedi. Arslan, bu sorunun kendilerine de sık sık geldiğini söyleyerek, "Sonuçta biz kamu kuruluşu değiliz, özel bir sektörüz. Bu bir tercihtir. Bu tercihin nedenleri öyle veya böyle farklıdır. Ama zaman zaman bu ekranlarda da HDP'liler zamanında olmuştur" diye konuştu.Bunun ardından Yılmaz ve Habertürk sosyal medyaya linç edildi.
Fatih Selek de bu meseleye ilişkin bir değerlendirmede bulundu ve "Biraz araştırsanız birçok kanalın, gazetenin ve köşe yazarının geçmişinde bu tür 'vukuatlar'ını bulursunuz." dedi.
Konvansiyonel medyanın çok sesli olduğunu söylemenin mümkün
olmadığını belirten Selek, "En azından PKK'nın “Keleş”lerine
dipçik olmuş tipler çıkmıyor. Bunların ekranlarda olmamasının
hiçbir mahzuru da yok. Hatta böyle çok iyi…
Çünkü onların ne dediklerinin hiçbir anlamı yok."
dedi.
Özel televizyon güzel hareket
Tartışma, hukukçu Salim Şen'in Habertürk'te katıldığı
programda " HDP'liler hiçbir mecrada kendini
savunamıyor" sözleriyle başladı.
Sunucu Didem Arslan Yılmaz'ın "Burası bir kamu televizyonu
değil. Özel sektörüz. Bu bir tercihtir" diyerek
meseleyi "özel" bir boyuta taşıdı.
Kanalın diğer sunucuları Mehmet Akif Ersoy ve Veyis
Ateş, "PKK’yı terör örgütü olarak görmeyen kişileri ve
temsilcileri tartışma programlarına evrensel yayıncılık ilkeleri ve
kendi yayın çizgimiz gereğince davet etmiyoruz" diyerek Didem
Arslan Yılmaz'ı tasdik edince iş kanal dışına taştı. Yıldıray
Oğur, Karar'daki köşesinde yakın geçmiş hatırlatmasında
bulunarak 2015 yılında Selahattin Demirtaş'ın Habertürk'e 6 defa
çıktığını yazdı. Ardından "Hadi HDP'yi anladık peki ya diğer
partilerin liderlerini neden gramla çıkardığınızı ya da bazılarını
neden hiç çıkarmadığınızı nasıl açıklayacaksınız?" diye laf
sokuşturdu. Mehmet Akif Ersoy da bu sefer Yıldıray Oğur'un geçmişte
HDP'nin PKK'nın siyasi kanadı olduğu gerçeğini yazdığı makalesini
hatırlattı.
Aslında biraz araştırsanız birçok kanalın, gazetenin ve köşe
yazarının geçmişinde bu tür 'vukuatlar'ını bulursunuz.
Pervin Buldan'ın 7 Haziran seçimleri sonrası "PKK bir terör
örgütü değildir" diye höykürdüğünü; CHP'li Erdal Aksünger'in
CNN Türk'te "Benim gözümde YPG terör örgütü
değildir" dediğini söylemiyorum.
Yine aynı kanalın Demirtaş'a bağlama çaldırıp öğrenci evinde
menemen yaptırıldığını hatırlatmıyorum.
İktidarın gazetesinde bir yazar aynen "PKK bir terör örgütü
değildir. Öcalan'a terörist demek denize göl demek gibi bir şeydir.
Bir Kürt ulusalcısı olarak, siyasi amacına ulaşmak için şiddeti
kullanan bir politikacıdır Apo. Unutmayalım; bizim taraftaki
milyonların ‘terör’ dediğine, karşı taraftaki milyonlar ‘özgürlük
mücadelesi’ diyor" şeklinde yazmıştı.
İktidardan bir milletvekili de "Şimdi PKK terörist bir örgüt
müdür? Hayır! PKK terörist bir örgüt değildir, PKK kendi
topraklarında belli bir siyasi programı hayata geçirmeye çalışan
bir politik harekettir" demişti.
"Çözüm süreci" önemli bir denemeydi. Halkının devletine,
devletin terör örgütüne verdiği bir krediydi. HDP fırsatı kaçırdı.
Halktan aldığı desteği teröre tahvil etti. Terör örgütünün siyasi
acenteliğini bırakmadı.
Konvansiyonel medyanın çok sesli olduğunu söyleyemeyiz ama en
azından PKK'nın “Keleş”lerine dipçik olmuş tipler çıkmıyor.
Bunların ekranlarda olmamasının hiçbir mahzuru da yok. Hatta böyle
çok iyi…
Çünkü onların ne dediklerinin hiçbir anlamı yok. O tren kaçtı…