Fatih Selek yazdı: Gazetecilik, casusluk ve kamu yararı

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız tutuklandı. Türkiye yazarı Fatih Selek de yaşananlara ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu ve "Kimse "Gazetecilik suç değildir, ben istediğimi yazarım" diyemez. " dedi.

Gazetecinin içinde bulunduğu toplumun ve ülkenin menfaatlerinden bağımsız hareket edemeyeceğini söyleyen Fatih Selek, gazetecilerin her kafasına estiğini yazmasının mümkün olmadığını belirtti. Hiçbir ülkede bu hakkın hoyratça kullanılmasına müsaade edilmediğini ifade eden Selek örnekler sıraladı ve şu ifadeleri kullandı:

 "Çamur atmayı, karalamayı, ötekileştirmeyi ilke edinmiş olan Odatv'nin Libya'da görevlendirilen generalin hayatını riske atarak açık etmesinde ve Libya'da şehit düşen MİT görevlilerinin ismini yazmasında hangi kamu yararı var? Hiç! Bunların düşmandan başka kimseye faydası yok.

Gazetecilik, casusluk ve kamu yararı

Odatv denilen fitne fücur yuvasının Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ‘casusluk’ suçlamasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı.
İfade tutanaklarına göre Yıldız, bir etkinlikte tanıştığı astsubaydan Suriye’deki sınır birlikleriyle ilgili bilgi almış. Bazı belgelerin eski emniyet müdürü olan eşinin telefonuna gönderilmesini istemiş.
Libya'da görevlendirilen generalin ismini de bu astsubaydan aldığı bilgiler doğrultusunda yazmış...
Gazetecinin kaynağı herkes olabilir. Gazeteci savcıdan da polisten de askerden de siyasetçiden de bilgi alabilir. Kaynağını açıklamak zorunda da değildir. Başka bir meslek grubunda olmayan hak, kanunlarla koruma altındadır.
Ama bilgiyi gazeteciye vermek suç teşkil edebilir. Nitekim Müyesser Yıldız'a bilgi sızdıran astsubay, yaptığının suç olduğunu kabul etti.
Odatv yazarının gazetecilik refleksiyle mi yoksa bir operasyon maksadıyla mı bilgi topladığını bilemiyoruz. Bunu ancak iddianame yazıldıktan sonra göreceğiz.
Ancak Anayasamızın ilgili maddesi "Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması veyahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması" gibi hususlarda basın özgürlüğünün sınırlandırılabileceğini söylüyor.
Dolayısıyla kimse "Gazetecilik suç değildir, ben istediğimi yazarım" diyemez. Özgürlükler sınırsız değildir. Hiçbir ülke bu hakkın hoyratça kullanılmasına müsaade etmez. Nitekim Fransa'da 2016'da Suriye'deki operasyonlarla ilgili devlet sırrı olması gereken şeyleri ifşa ettikleri için iki gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. Geçen yıl, Macron yönetiminin Körfez ülkelerine silah sattığını yazdıkları için sekiz gazeteci ifadeye çağrıldı. Almanya'da 'Gizli Servis'in faaliyetlerini yazan çok sayıda gazetecinin hapse atıldığı biliniyor...
Bu örneklerimden maksadım ne 'otosansür'ü savunmak ne de 'haber, devletin belirlediği sınırlar çerçevesinde yayınlansın' demeye getirmek.
Gazeteci, içinde bulunduğu toplumun ve ülkenin menfaatlerinden bağımsız hareket edemez. Gazetecinin terazisi aklı ve vicdanı, ölçüsü ise kamu yararıdır.
Çamur atmayı, karalamayı, ötekileştirmeyi ilke edinmiş olan Odatv'nin Libya'da görevlendirilen generalin hayatını riske atarak açık etmesinde ve Libya'da şehit düşen MİT görevlilerinin ismini yazmasında hangi kamu yararı var? Hiç!
Bunların düşmandan başka kimseye faydası yok.