Fatih Portakal: 'Alo Fatih' derlerse giderim
Son dönemin fenomen habercisi Fatih Portakal, TGS'nin dergisi Journo’ya tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu.
Gazetecilerin dergisi Journo’nun ikinci sayısı Fatih Portakal’lı
kapağıyla elden ele dolaşmaya başladı.
Dergide Beyza Kural ve Çiçek Tahaoğlu’nun kadınsız medya dosyası,
Latif Demirci’nin sarı basın kartlı karikatürü, Gülsin Harman’ın
çay-kahve tartışması ilgi çeken başlıklardan bazıları.
Derginin Yayın Yönetmeni Mustafa Kuleli’nin, Fox Ana Haber sunucusu
Fatih Portakal ile yaptığı söyleşi ise çok konuşulacağa
benziyor.
İşte o söyleşi:
Birçok yerde anlatmışsın ama ben yine de soracağım: Nasıl
başladı hikâyen?
Bu mesleğe bilerek, isteyerek başlamış bir insan değilim.
Üniversiteden sonra üç yıl Avustralya’da kalmıştım. 1996’da, 28
yaşında geri döndüğümde, “Ne yapabilirim?” sorusuna cevap yoktu
kafamda. Rahmetli eniştem bir kart arkasına “hamili kart
yakinimdir” yazıp rahmetli Ufuk Güldemir’e gönderdi. O da bir ışık
görmüş olacak ki, 1996 Kasımı’nda İzmir’de muhabir olarak işe
başlattı beni. 10 yıl İzmir’de çalıştım. Sonra bir telefon hayatımı
değiştirdi. Mehmet Ali Birand, “İstanbul’a gelir misin?” dedi.
“Neden ben?” diye sordum. Rahmetli de bana, “Sen farklısın” diye
cevap vermişti.
Birand ve Ayşenur Arslan’ın rahle-i tedrisatından
geçmek…
Televizyonculuğu, haber sunmayı onlar öğretti bara. Ayşenur
Abla’nın hepimiz üzerinde çok emeği var. Arada kızsa da biliriz ki,
haberin iyi olması içindir.
Sen hiç kızmaz mısın ekip arkadaşlarına?
Yoo, hiç. Hiç gerilmem.
Ana haber başlamış, ikinci haber hazır değilse
mesela?
Üçüncü haberle devam ederim, hiç fark etmez. Benim işim ekranı
döndürmek. Anlatıyorum ben, bağlarım birbirine. Zaten prompter da
kullanmıyorum. O zaman samimi olmayacağını düşünüyorum. Bu işte
önemli olan akıcılığınızı bozmamanız. Yeter ki kafam bir şeye
takılı olmasın.
Mümkün mü bu?
Benim de sorunlarım oluyor tabii ama habere odaklanmak lazım.
Neticede reyting mücadelesi veriyoruz.
Hazır reyting demişken, bu başarının sırrını
sorayım.
Vallahi bir sırrı yok. Hazırlanmaya haberden bir saat önce
başlarım. O saate kadar, internette dolaşırım, Twitter’da
takılırım, geyik yaparım.
Sosyal medya bu işin neresinde? Her gün TT’siniz
maşallah.
Hah, bak bu açıdan seviniyorum: Bana, “Haber bültenlerine ne
yaptın?” diye sorsalar, ana habere sosyal medyayı soktum
diyebilirim. Bu, FOX Haber’de benimle başladı. Geleneksel haber
bülteninin dışındayız artık. Sadece haber sunmuyoruz, haberle
birlikte konuşuyoruz, haberle birlikte konuşturuyoruz, gülüyoruz,
espri yapıyoruz.
Bu da reytinge yansıyor…
Yahu biz haberi uçurumdan aldık. FOX Haber eskiden 21:30’da
başlıyordu. Dizilerin olduğu öyle dezavantajlı bir saatte
bitebilirdi haber ama bitirmedik. Sonra bize sordular “Saat kaçta
başlayalım?” diye, biz de FOX’un eski saati olan 18:30’u değil,
19:00’u seçtik, başladık.
Özgüvenli bir hareket. Türkiye’de haberin saati 19’dur ama
19’un rekabeti de meşhurdur.
Aynen. Karşınızda Kanal D gibi bir dev vardı. Star, ATV, Show
vardı. Şimdi 19:00’da iki kanal kaldı. Kanal D ve biz.
Tüm bu kanallarda olmayan bir şeyi yapıyorsun ve haber
aralarında sözünü hiç sakınmıyorsun. Anaakım kanallarda muhalif bir
üslup pek görülmüyor. Üstelik muhalefetin alıcısı olmadığı
düşünülüyor. Sizinki niye tutuyor?
Bizim muhalefetimiz önyargılı bir muhalefet değil. Mesela asgari
ücret bugün 1.000 TL civarındaysa, yetmiyorsa, yetmeyeceği
aşikarsa, bunu da dile getiriyorsak eyvallah. Emekliye verilen maaş
azsa eyvallah. Bir devlet hastanesinde asansör çalışmıyor diye
felçli bir kadın üçüncü kata sürünerek çıkıyorsa, bu durum
iktidarın, “17. büyük ekonomiyiz, sağlıkta şöyle adımlar attık,
yeni hastaneler yaptırıyoruz” söylemine ters düşen bir şeydir. Bu
bir eylem gerektirir, bir söylem gerektirir. Biz bunu yapıyoruz.
Vatandaşın aklındakini söylüyoruz.
Hükümete yönelik en ufak bir eleştiriden bile rahatsız olan
bir güruh yarattılar. Onların tepkisinden korkmuyor
musun?
Korkmuyorum. Twitter’dan ettikleri küfürlere de bakmıyorum.
Bu, senin kişisel rahatlığından ziyade FOX’un sana
sağladığı bir rahatlık herhalde. Bir gün “Fatih’i kovun” diyemezler
mi?
“Alo Fatih!” diyebilirler, henüz olmadı öyle bir şey. (Gülüyor)
Gazetecilerin işverenle ilişkisi nasıl FOX’ta?
Burada kimse kimseye karışmıyor. Hiç gergin bir durum yaşamadık.
FOX TV, Türkiye’nin özgürlük alanı, ben öyle görüyorum; oksijen
alanı. Twitter da özgürlük alanı. Allah’tan sosyal medya var,
insanlar düşüncelerini paylaşabiliyorlar.
Hükümetin sosyal medyayı kontrol etme çabalarına ne
diyorsun?
Gülüyorum sadece.
Gelelim büyük patrona: Murdoch muhafazakar bir kişi olarak
bilinir. FOX Türkiye’nin bu muhalif çizgisinin nedeni Murdoch’un
Erdoğan’ın gitmesini istemesi olabilir mi?
Sanmıyorum. Adamın Türkiye’deki yayın çizgisinden haberi bile
yoktur bence. O profesyonel bir ticaret adamı ve dünyanın en büyük
medya devlerinden biri. Tanımam etmem, hiç karşılaşmadım.
“Türkiye’deki FOX’un çizgisi ne, Fatih ne yapıyor?” diye
düşündüğünü sanmıyorum.
Bir dönem FOX’un yayın çizgisi hükümete daha
yakındı.
Vallahi ben her dönem eleştireldim. Bu iktidara özellikle yaptığımı
sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu iktidar gider, yarın başkası gelir
ben yine eleştiririm. Beni bardağın dolu tarafı ilgilendirmiyor,
sen zaten bunları yapmak için geldin. Ben boş tarafa bakarım. Eşim
zaten hep, “Sen kendine bile muhalifsin” der.
Gezi dönemi ve sonrasında seninle benzer eleştiriler yapan
bir sürü meslektaşımız işsiz kaldı. Kolay mı bardağın boş tarafına
bakmak?
Yerli patron faktörü var orada. Çünkü bizde yerli patronlar sadece
televizyonculuk işi yapmıyor, farklı farklı sektörlerde de var
olmaya çalışıyorlar. Esas kârlarını da oradan kazanıyorlar.
Medyadan kâr ettikleri falan yok. Türkiye’de evrensel hukuk yerine
keyfilik söz konusu olduğu için, bir telefonla birçok iş
halledilebildiği için iktidara yakın olmak istiyorlar. Bu ilişki de
medyasına sirayet ediyor. Sonra baskı, sansür, otosansür…
Patron iktidardan, gazeteci işten atılmaktan korkuyor.
Buradan nasıl çıkacağız? Bu çember nasıl dağılacak?
Cesaret lazım. İşten atılmaktan korkmamak lazım. Bugün ‘Alo Fatih’
dense, bana FOX Ana Haber’i sundurtmasalar, televizyonda olamasam
bunun için üzülmem, karalar bağlamam, hiç özlemem. Öyle bir durumda
yapacağım şey memlekete dönmek olur. İzmir’e giderim. Dönmem bir
daha. FOX çalışılabilecek bir yer, burası da biterse benim için
çalışabilecek yer kalmamış demektir. Başka iş yaparım.
Basın özgürlüğü konuşmaktan, ekonomik sorunlarımızı
konuşamıyoruz farkındasın değil mi?
Öyle. Staj yapmak isteyenler staj yapamıyor. Staj yapanlar
sigortasız olarak işe gönderiliyor, stajyer maaşı bile verilmiyor.
Sektörün durumu belli, sirkülasyon yok, onlarca iletişim fakültesi
var, işsiz olan bir sürü arkadaşımız
var…
Ana haber saati geliyor, yavaştan toparlayalım. Fatih
Portakal nereye koşuyor? Halihazırda yukarılarda bir yerdesin.
Başka bir hedefin var mı?
Bir kanal sahibi olmayı düşünmüyorum açıkçası. (Gülüyor) Şu anki
pozisyonumu seviyorum. Rahatım. Geliyorum haberimi sunup gidiyorum.
Çileyi Doğan Şentürk çekiyor. Uyumlu, güzel bir ekibimiz var. Hepsi
farklı düşünüyor ama hepsi dinlemeyi biliyor. Başarı biraz da
buradan geliyor.
FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan
Şentürk:
‘SEYİRCİYİ STAR, STARI SIRADAN YAP’
-Angaje yayın organlarının olduğu yerde tarafsız yayıncılık
yaptığınızda muhalif gibi algılanmamız kaçınılmaz. Sadece iktidar
değil, ana muhalefet de sizi tehdit olarak görüyor. Sorgulanmaya
alışık değil çünkü. Doğru yolda olduğumuzu şuradan anlıyorum;
gittiğimiz her siyasi lider bizden şikayet ediyor.
-Bugün bir sürü arkadaşımız işsiz ama onurlarından bir şey mi
yitirdiler? Hayır. Onurlarını da, gazetecilik yeteneklerini de
koruyorlar. Bu ülkede darbeler oldu. İnsanlar maddi zorluk da
çekti, işsiz de kaldı. Bu topraklarda yaşıyorsanız her şeyin bedeli
var, özgürlüğün de bir bedeli var.
-Sloganımız belli: Seyirciyi star, starı sıradan yap! Bu Fatih
Portakal için de böyledir, İsmail Küçükkaya için de böyledir.
İnsanlar sıradan olmadıkça Türkiye’de bireysel hak ve
özgürlüklerden, demokrasiden söz edilemez. Siyasetçiler de sıradan
olmalı.
-FOX buraya geldiğinde bize ilk, “Hangi sendikaya üyesiniz?” diye
sordu. “Sendikalı değiliz” dedik, çok şaşırdılar. Çekilen pek çok
sıkıntının kaynağı da bu. Güçlü bir sendikamız olsaydı, bu kadar
kolay atılmaz, satılmaz, kapı önüne konulmazdık.
Derginin online versiyonuna adresinden ulaşılabilir.