Fatih Altaylı'yı yıllarca besledim!
Fatih Altaylı'yla küsler mi, Ahmet Hakan'ı görürse ne yapar?Sevilay Yükselir Zaman gazetesine konuştu... İşte o röportaj...
Bir zamanlar Fatih Altaylı'nın sağ kolu olarak
biliniyordu. O, 'Yok öyle bir şey.' diyor ve şu an eski patronuyla
konuşmadıklarını söylüyor. 'Ben yıllardır kulis
toplarım.' diyen Sevilay Yükselir,
yıllarca bu bilgilerinin Fatih Altaylı'yı
beslediğini, artık kendisine yatırım yapmak istediğini
söylüyor.
Habertürk'ten ayrılıp eski evine Sabah'a dönen Sevilay Yükselir
Zaman'a konuştu!
Kulis konusu bulmakta zorlanıyor
musunuz?
Türkiye gibi dinamizmi olan bir ülkede kulis bulmak zor değil. Çok
kolay, çünkü biz birbirimiz hakkında konuşmayı, birbirimizin
sırlarını ifşa etmeyi seviyoruz. Bol kulisli bir ülkenin
avantajlarını yaşayan bir gazeteciyim.
Derin kulis yazdığınızı söylüyorsunuz. Derin kulis nasıl
oluyor?
Öyle şeyler vardır ki yazılamaz, yazdığınızda kıyamet kopar.
Ahmet Hakan meselesinde olduğu gibi... Bu
bilgilere ulaşmak kolay değil. Kulisleri size ulaştıran insanlarla
aranızda oluşan güven temeline dayanan bir iletişim kurmakla ilgili
bir şey. Yani insanlar bu bilgileri herkese götürmezler. Ben iyi
kulis alabilen bir yazarım.
Kulis ile dedikodu yazarlığı arasındaki fark
ne?
Dedikodu, yalan üzerine, iftira üzerine kurulmuş bir kavramdır.
Kulis öyle değildir, olmuştur, gerçektir ama bunu siz 5 N 1 K'ya
çeviremiyorsunuz. Niye? Çünkü bazı şeyleri eksik vermek durumunda
kalıyorsunuz. Benim şu an yapmış olduğumu geçmişte rahmetli Gülçin
Telci, Hürriyet gazetesinde yapardı.
Şu an medyada sizden başka kulis yazarı var
mı?
Piyasada kulis yazıyorum diyen gazeteciler varsa da onlar kulis
yazmıyor. Bazıları olmamış şeyleri olmuş gibi gösteriyor, o çok
tehlikeli bir şey. Kulis yazdığını söyleyenlerin bunu yapabildiğine
inanmıyorum. Bana gelen kulis bilgilerini, bir POAŞ, bir Hilton
dosyasını araştırır gibi araştırıyorum. Çünkü hemen inanmıyorum.
Yani karşımdaki insanın bu olayı abarttığını, belki de yalan
söylediğini düşünüyorum.
Ahmet Hakan ile aranızdaki sorun ne?
Ahmet Hakan'ın kalemini çok beğeniyorum, tarzını demiyorum. Yani
okurum da. Hiçbir husûmetim yok. Sadece ve sadece bu işi haber
gördüğüm için kaleme aldım. Yine söylüyorum, böyle algılanmasına
üzüldüm.
Habertürk'ten neden ayrıldınız?
Fatih ağabeyle son üç ayda anlaşmazlığa düştüm. Fatih Altaylı çok
değişti. Ben oraya giderken bana teklif ettiği şey çok başkaydı.
"Olaylar ve Gerçekler" diye bir program yapıyordum
ama ben o programdan hiç hoşnut değildim. Güzel programdı. Fatih
Altaylı konuşuyordu, gündem yaratıyordu ama ben ben değildim. Ben
bir moderatör pozisyonundaydım. O moderatörlük benim işim
olmamalıydı çünkü ben gazeteciyim. Kaldı ki Fatih ağabeyle fikir
olarak anlaşamadığımız çok nokta vardı. Onun mesela milliyetçilik
yönleri daha ağır basar, ben liberal görüşe daha yakınımdır. Yayın
yönetmenimiz, ağabeyimiz, bir yerden sonra zaten çıkışamazsınız.
Çıkışırsanız da zaten azarlayıp bırakıyordu.
Fatih Altaylı'yla küs müsünüz?
Konuşmuyoruz, görüşmüyoruz. Çok kırgın ayrıldım. Hâlâ ona bir
saygım, sevgim vardır.
Bir zamanlar Altaylı'nın sağ kolu olduğunuz
söyleniyordu...
Hayır, asla sağ kolu değildim. Sadece çok iyi kulisleri verebilen
gazeteciydim. Bugün burada yazdığım kulisleri Habertürk döneminde
koşa koşa ona anlatırdım. Kendisinin de bunu inkâr edebileceğini
sanmıyorum.
Yani kulis bilgilerinizle uzun süre Altaylı'yı mı
beslediniz?
Evet, o dönem ben yazmıyordum, köşem yoktu. Ben de aldığım çok
önemli kulisleri koşa koşa Fatih ağabeye aktarıyordum. Bunu kendisi
de söyler ve o grupta da herkes bilirdi.
Bu bilgiler şimdi de sizin vitrine çıkmanızı
sağladı.
Aynen öyle oldu. Ben kendimi buldum. Ben, ben oldum.
Sürekli başkalarını beslemekten kurtulmuş olmanın verdiği
mutluluk, yüzünüzden okunuyor...
Yorulmuştum. Yani niye ben yazmayayım? Bir şey söylüyordum, Altaylı
yazıyordu, patlıyordu, ben seyrediyordum. Kötü niyetli değildi bu,
o benim yayın yönetmenimdi. Ben iyi kulis alırdım, o da buna
bayılırdı. Hakikatten Fatih ağabeyin haber öngörüsü çok sağlamdır.
Ben beni heyecanlandıran haber müdürüyle çalışmayı çok severim.
Fatih ağabey, gece 1 de olsa arayabileceğim bir insandı. Fakat
artık biraz kendim için çalışmak istedim.
POAŞ ve Hilton haberlerinden sonra 'Bundan sonra Doğan
Grubu'nda bana iş yok' dediniz mi?
Aydın Bey, profesyonel bir patron, duygularıyla hareket eden biri
değil. Keza onun genel yayın yönetmenleri Sedat Ergin'in, Ertuğrul
Özkök'ün bana bilendiğini düşünmüyorum. Çünkü ben gazeteciyim, niye
bana bilensinler ki! Vergi konularının gündemde olduğu dönemde
POAŞ'ın CEO'su Jan Nahum'la Maliye Bakanı'nın Beyoğlu'nda Hacı
Abdullah'ta beraber fotoğraflarını patlattım. Ertesi gün Ertuğrul
Özkök'ün yazı işleri toplantısında "İyi iş, ağabey!" dediğini
duydum. Ben işimle varım. Benim gibi iyi bir gazeteciyle kim
çalışmak istemez ki! Ama ben, 'İnşallah buradan emekli olacağım.'
diyorum. Ben hakikaten Sabah'a çok umut bağladım.
Girdiğiniz ortamlarda "Eyvah, Sevilay geliyor!" durumu
oluyor mu?
Yaa sormayın! Dün Ankara'da Yavuz Donat, Okan Müderrisoğlu
ve Hasan Bülent Kahraman oturmuş, bir şey konuşuyorlardı.
İçeri girdim, Hasan Bey "Aramızda kalsın." diye hemen bir uyarı
yaptı. Bunu çok yapıyorlar. Mesela geçen gün
Reina'da bir yemek vardı. Herkes "Acaba
Sevilay yazacak mı?" diye birbirine bakıyordu.
Bir kulis yazarı her yerde midir?
Evet. Davetlere hep giderim, en iyi kulisleri oralardan yakalarım,
en iyi ilişkileri oralarda kurarım. Oturan adamdan gazeteci olmaz.
Oradan hoş, insanları gülümsetebilecek, merak uyandıracak şeyleri
yazıyorum.
Yakaladığınız kişinin peşine mi düşüyorsunuz?
Geçenlerde Ahmet Çalık'ı takip etmemek için
kendimi zor tuttum. Uçağa bindim, patronum önümde. Selamlaştık.
Nereye gittiğimi sordu. Köşk'te bir programa gittiğimi söyledim.
Patrona da sorulmaz ki, siz nereye gidiyorsunuz diye. Sonra yerime
oturdum ama tabii kudurdum. Fakat takip etmedim, sonra Köşk'te
karşılaştık.
Yazmak isteyip yazamadıklarınız var mı?
Zaman zaman oluyor. Eğer yazdığım şeyin o kişinin özel hayatını
sarsacağını düşüyorsam ve yakın biriyse yazmam. Ama canı biraz
acıdıktan sonra ayağa kalkabilecek biriyse yazarım. İşin içinde
haber varsa kendimi tutamam.
Kulis yazmak sizi yalnızlaştırdı mı?
Sevilay Yükselir'in dostları bilirler ki iyi dosttur. Dostlarımı
ezmem. Zaten yanlış dostlarım da yoktur. Siyasilerle dost olmamaya
çalışırım. Girift ilişkiler kurmam, onun sonu yoktur. Siyasileri
severim. Onlar benim müşterimdir ama dostluk yok.
Fasıl toplantılarına davet edilmediğinizi yazmıştınız. Daha
sonra davet geldi mi?
Fasıl gecesine davet edildim. Sağ olsun, Fehmi Bey beni 4
Haziran'dakine davet etti. Gitmeyi çok da arzuladım ama araya Ahmet
Hakan mevzusu girdi. Yani fasıl ona kurban gitti. Dün de Fehmi
Bey'i gördüm, özür diledim. Bir dahakine mutlaka gideceğimi
söyledim.
Ahmet Hakan'ı görünce ne yapacaksınız?
Hiç! Birlikte şarkı dinleyeceğiz. "Üsküdar'a giderken aldı da bir
yağmur" şarkısını söyleyeceğiz.
Eşim Kürt ve Sünnî, ben Alevî ve Türk'üm
Türkiye'de neyin ne olduğu bence karıştı. Ben Kürt gerçeğine inanan
bir insanım, benim eşim Kürt. Türkçeyi altı yaşında öğrenmiş,
yaşadığı zorlukları anlatıyor bana. Ben Alevilerin haklarının
verilmesi gerektiğine inanan bir insanım çünkü ben Aleviyim. Benim
eşim Kürt ve Sünni, ben Alevi ve Türk'üm, biz aynı evde yaşıyoruz.
Bizim Deniz adında bir oğlumuz var. Hangi yanından vazgeçsin.
Türkiye aslında benim çocuğum. Ben aynı zamanda Ergenekon
karşıtıyım. Bunları kınıyorum, siz kimsiniz, kendinizi bu ülkenin
gizli jandarması olarak görüyorsunuz! AKP bu olayların neresinde
diye baktığımda Kürt meselesinin bugün ilk defa ciddi ciddi gündeme
geldiğini, ele alındığını görüyorum. Alevilerle ilgili ilk defa
somut adımları AKP atıyor. Avrupa Birliği konusunda en doğru süreci
AKP izliyor. Buna göre benim oy vereceğim parti böyle bir parti ama
veremiyorum, veremem çünkü çıkış noktaları o olmadı. Daha
kaynaşamadık. Bir yerde bir şey var, onu tam aşamadık.
Atatürk malzeme yapılmamalı
CHP'nin tabanına baktığınız zaman son derece demokrat insanların
olduğu bir parti. Bunu ben biliyorum benim annem, babam, hepsi
CHP'li. Ama tavana baktığınız zaman çok zıtız. Sayın Baykal'ın
yaklaşımlarıyla, kitlelere verdiği mesajla benimki aynı değil. Ben
Atatürk'ü seven bir adamım ama Atatürk de bir tabu değil.
Atatürk'ün bu kadar malzeme edilmesine karşıyım. Yani kimin kim
olduğu belli değil.
Ben yandaş gazeteci olarak görülüyorum
Bu bir alışkanlık, Başbakan'ın o çıkışına da karşıyım. Kendimi AK
Parti demek için zorlayamam. Zaten Sabah'a gelmişim, yandaş diye
görünüyorum. Bu saatten sonra bir de AK Parti yazarsam bittim ben.
O yüzden Başbakan kusura bakmasın.