Fatih Altaylı'nın "Maske nereye takılacak!" yazısı olay!
Maske takmak artık zorunlu ama sokaklardaki manzaraya bakacak olursak maskenin nasıl takıldığını halen öğrenemedik. Uzmanlar uyarılarını sık sık yineliyor ama durum yine de değişmiyor. Habertürk yazarı Fatih Altaylı da maske nereye takılacak başlıklı yazısında "Kafayı yemedim ama yemek üzereyim." diye yazdı.
Okul döneminden bir anısını anlatan Fatih Altaylı konuyu 'maskeye' bağladı. Maskenin doğru takılmamasına isyan eden Altaylı, "Kardeşim, ille de söylemek mi lazım, bu maskeyi ağız ve burnunuzu içeri alacak şekilde yüzünüze takacaksınız.K*çınıza değil. " diye yazdı.
Maske nereye takılacak!
Mektebi Sultani’de okurken hayli disiplinli bir askerlik dersi
hocası gelmişti okulumuza.
Belçika’da NATO görevinden yeni dönmüş, oldukça entelektüel bir
Kurmay Albay’dı ve entelektüel olduğu kadar, sert ve disiplin
düşkünü idi.
Memleketin sıkıyönetim halinde olması nedeniyle, Albay hocamız da
okulda bize sıkıyönetim uyguluyordu.
Ve sene başında ilk "emri”, “Kravatsız öğrenci görmeyeceğim”
şeklinde olmuştu.
Ama işin vahimi koca okulda, bir sınıfı donatacak kadar bile kravat
mevcut değildi.
Bir grup kravat, askerlik dersi hangi sınıfta ise o sınıfa gidiyor,
emir komuta zinciri içinde hocamızı memnun etmeye çalışıyorduk.
Ancak bir süre iş kabak tadı vermeye başladı.
İlk cesur hamle de bizim sınıftan geldi.
Bir arkadaşımız, kravatı beline bağlayarak derse girdi.
Albayımız sınıfa girip yoklamayı alırken, arkadaşımızın boynunda
kravat olmadığını fark etti ve öfke ile “Senin kravatın nerede!”
diye kükredi.
Arkadaşımız ayağa kalktı ve belindeki kravatı göstererek “Kravat
mecburi dediniz ama boyuna bağlamak mecburi demediniz” dedi
sırıtarak.
Albayımız öfke ile arkadaşımızın üzerine doğru yürürken ben sınıf
mümessili olarak görevimi yaptım ve Albay’a “Hocam o arkadaşımızın
babası İstanbul sıkıyönetim komutanı. Hani sonra niye baştan
söylemediniz olmasın” diye fısıldadım.
Albayımız o güne kadar gördüğüm en sert freni yaptı. Rugan gibi
parlayan gıcır gıcır siyah ayakkabılar sınıfın taş zemininde
gıcırdadı.
Topuklardaki demir ökçelerin üzerinde yüz seksen derecelik bir
dönüşle Albayımız kapıya yöneldi.
Sınıfı terk etti.
Diyeceksiniz ki “Fatih kafayı mı yedin. Bize bunu niye
anlatıyorsun.”
Kafayı yemedim ama yemek üzereyim.
Maske zorunluğu geldi ya.
Kardeşim, ille de söylemek mi lazım, bu maskeyi ağız ve burnunuzu
içeri alacak şekilde yüzünüze takacaksınız.
Kıçınıza değil.
Babanız sıkıyönetim komutanı ise o ayrı.
İstediğiniz yere takabilirsiniz.