Fatih Altaylı'dan Star yazarına Anıtkabir tepkisi: Elini ağzını tutan mı var
Star gazetesi yazarı Resul Tosun'un dünkü 'Anıtkabir’de neden Kur’an okunmuyor?' başlıklı yazısına, Fatih Altaylı'dan tepki geldi.
Fatih Altaylı, bugünkü köşesinde Star yazarı Tosun'un Anıtkabir’e gitmeyi yatırlara gitmekle, çaput bağlayıp dilek dilemekle eş tuttuğunu ifade ederek, 'Büyük bir yanılgı içinde' dedi. Tosun'un sorusuna "Et kardeşim, dua et. Elini ağzını tutan mı var!" diye tepki gösteren Altaylı'nın şunları kaleme aldı:
Dua et kardeşim tutan mı
var!
Şimdilerde yazarlık yapan AK Partili bir eski milletvekili
Anıtkabir’deki törenlere karşı çıkmış.
Yazdıklarında makul yönler var.
Tabii ki orada yatanın kendisine getirilen çelenklerden, kendisine
yazılan notlardan haberi olmuyordur.
Ya da bunlara karşı çıkıp söyleyecek bir lafı, bir itirazı ya da
“Senin gibi birinin burada ne işi var” diyecek hali yok.
Yazar Anıtkabir’e gitmeyi yatırlara gitmekle, çaput bağlayıp dilek
dilemekle eş tutmuş ki, orada büyük bir yanılgı içinde.
Hiç kimse Atatürk’ten bir dilek dilemiyor.
Oraya sadece saygısını göstermeye, onu unutmadığını belirtmeye
gidiyor.
Mesela ben de sık sık babamın mezarına gidiyorum.
Karşısında duruyor, onun nasihatlarına ne kadar uyup uymadığımı,
onun yüzünü kara çıkaracak bir şey yapıp yapmadığımı
düşünüyorum.
Hatırlıyorum, karşısında huzur buluyorum.
Ben duymadığından eminim.
Kalkıp bana iki tokat atacak hali de yok “Bana aferin evladım”
diyecek durumu da.
Mezarındaki çiçekleri temizliyor, kurumuş olanları alıyor,
gerekiyorsa yenileri dikiyor, bildiğim birkaç duayı da mırıldanıp
ayrılıyorum.
Star yazarı bunu anlamıyor olabilir ama bunun adı “Saygı ve
sevgidir”
Vahhabi olmadığımız için büyüklerimizin, sevdiklerimizin yattığı
kabristanlar bizim için önemlidir.
Aynı şeyi anneannemin mezarı için de yapıyorum.
Çok şükür bazı dangalaklar gibi mezarlığa çaput bağlayacak halim
yok.
Anneannem demişken.
Nur içinde yatsın, hayli inançlı bir kadındı.
Tüm ibadetlerini yerine getirirdi.
Anıtkabir’e de ilk kez onunla gitmiştim.
Atatürk’ün kabrinin karşısında durmuş, ellerini açmış ve uzun uzun
dua etmişti.
Bu ülkeyi kurtardığı, bu Cumhuriyet’i kurduğu, bu ülkenin
insanlarına kadın erkek insanca yaşama hakkını kazandırdığı
için.
Osmanlı vatandaşı bir Balkan göçmeniydi.
Annesinin Yunanlılar tarafından öldürülüşünü, abisinin Bulgarlar
tarafından katledilişini görmüştü.
Atatürk’ün ne demek olduğunu bildiği için sadece Anıtkabir’de
değil, her duasında onu da anmadan edemezdi.
Yani diyeceğim o ki, o yazıyı yazan beyefendi de Atatürk’e ister
Anıtkabir’de, isterse başka yerde dua edebilir.
Her gelen çelenk koyacak diye bir şey yok.
Et kardeşim, dua et. Elini ağzını tutan mı var!
Unutma ki, ne kadar etsen az.