Fatih Altaylı'dan 'küfürlerle dolu' yazı
Doğumunda annen sifonu çekmeyi unutmuş diye, seninle daha fazla uğraşamam! Fatih Altaylı fena saydırdı.
"Ben hayatımda çok şerefsiz gördüm. Haysiyetini ayaklar altına alan çok insan gördüm. Onu bunu yalamaktan ağzı kokan çok insan gördüm.
Ama böylesini hiç görmedim." dedi...
"Yaratık" dedi...
"Yalaka" dedi...
"Rezil" dedi...
Ve daha neler neler...
"Bu yazı için hepinizden özür dilerim" diye başlayıp bakın nasıl saydırdı;
(...)
Bugün bu köşeyi kirleten tosun, bu mesleğin, belki de insanlığın en büyük yüz karalarından biridir.
Her türlü aşağılıklığı gördüğüm bu meslekte bile görmediğim bir tiptir. Kendisine sufle, hatta dikte edilen yazıların altına okumadan imzasını koyup gazetedeki köşesinde yayınlamakta hiçbir beis görmeyen, gelene ağam gidene paşam demekten asla çekinmeyen bu yaratık dün bir gazeteye röportaj vermiş.
Ve benim, Tuncay Özkan'la, "Sen MİT ajanısın, ben MİT ajanıyım" kavgası yaptığımı anlatmış.
Karşılık vermeye layık türden değil ama sükût ikrardan gelir denmesin diye yazalım da haddini bilsin.
Behey rezil!
Benim ne olduğum ortada da, eğer sen benim dediğin gibi biri olduğuma inanıyorsan niye sözde başında olduğun gazeteye gelirken "Ben bu adamı gazetemde istemem" demedin. Hadi onu sineye çektin. Haysiyetin bu kadardı, sonrasında 1.5 yıl benim "altımda" çalıştın? Neden, "Ben böyle bir adamın altında çalışmam" deyip çekip gitmedin, gidemedin?
Neden TMSF gazetemize el koyduğu zaman gelip hüngür hüngür ağladın?
Neden?
Madem MİT ajanı olduğuma inanıyordun, neden istifayı basıp gitmedin? Neden TMSF günlerinde, "Sen neredeysen ben oradayım" diye kapımda yattın? Ve neden, "Ben yarın istifa ediyorum" dediğimde "Ben de" deyip oradan TMSF kapısına koşarak, "Fatih Altaylı yarın istifa ediyor, onun yerine beni yayın yönetmeni yapın" dedin?
TMSF değil ama Ankara'daki birileri vasıtasıyla o koltuğa oturunca neden ilk işin, o güne kadar bütün baskı ve ricalara rağmen benim Sabah'a almadığım Nazlı Ilıcak'ı köşe yazarı yapmak oldu?
BU TAKUNYALILARLA ÇALIŞMAK ZORUMA GİDİYOR
Satıştan sonra gazetenin yeni patronunun seni kapıya koyacağını anladığın zaman neden elinde listelerle Aydın Doğan'ın kapısına gidip, "Beni işe alın. Bu listedeki herkesi getirip Sabah'ı bitireyim. Bu takunyalılarla, köylülerle çalışmak zoruma gidiyor" dedin?
Var mı bu sorulara yanıtın?
Olamaz, biliyorum.
(...)
Hatırlıyor musun tosun?
Utanmaz, diyorsun ki, "Başbakan Mesut Yılmaz'ın önünde sen
MİT'çisin, ben
MİT'çiyim kavgası yaptılar".
Rezilsin rezil!
Hayatımda gördüğüm en büyük rezil!
KAVGANIN NEDENİNİ SEN
BİLEMEZSİN
Doğru olan tek şey, benim Tuncay Özkan'la Başbakan Mesut Yılmaz'ın
önünde kavga ettiğim. Ama o kavga kapalı kapılar ardında değil, 25
yayın yönetmeninin önünde oldu.
Konu da MİT falan değildi.
Mesut Yılmaz, o günlerde gündemde olan meseleleri konuşmak için
yayın yönetmenlerine bir yemek vermişti. Yayın yönetmeni olmadığım
halde ben de davetliydim.
Küçük beynin hatırlamayabilir, anlatayım da herkes
duysun.
Aydın Doğan'ın, Milliyet'i Korkmaz Yiğit'e sattığı günlerdi.
Sonra ortaya bir ses kaydı çıktı.
Çakıcı ile Yiğit arasında yapılan bir konuşmanın bandı.
Bu bant üzerine satış bozuldu, Türkiye'nin gündemi değişti.
Kavganın nedeni işte o banttı.
O dönem milletvekili olan Fikri Sağlar, bu bandı yayınlaması için
Kanal D Haber Yayın Yönetmeni Tuncay Özkan'a vermişti. Tuncay da bu
bandı yayınlamamış, götürüp Başbakan Mesut Yılmaz'a
dinletmişti.
Tuncay Özkan'la işte bu yüzden Başbakan'ın önünde kavga ettik.
Ben o yemekte Özkan'a, "Sen
gazeteci misin, Başbakan'ın yardımcısı
mısın? Sana bu bandı yayınla
diye verdiler, sen koştura koştura Mesut Bey'e götürdün. Bu mu
gazetecilik" dedim.
Tartışma o yüzden çıktı.
Olası bir kavgayı da Mesut Yılmaz önledi.
Mesut Yılmaz da hayatta, orada bulunan sayısını hatırlamadığım
kadar gazeteci de.
Bak Türk basınının en derin
çukurundaki adam!
Bu röportajını mahkemeye
veriyorum. Seninle adalet önünde
hesaplaşacağız.
Benim, Oktay Ekşi gibi seni
doğduğun yere kadar kovalamaya niyetim falan da
yok.
Çünkü işim gücüm
var.
Doğumunda annen sifonu
çekmeyi unutmuş diye, seninle daha fazla
uğraşamam.