Fatih Altaylı: Tarih bilmeyen tarihçi

Üst düzey bürokratlar, SSK'nın bu hale gelmesinin nedenini 1992 yılında Tansu Çiller'in başbakanlığı dönemindeki talimatına bağladılar.

GAZETECİLER.COM - Hani başkası yapsa neyse de Fatih Altaylı yanlış yapınca olmuyor...
Olmuyor zira...
O Altaylı ki Murat Bardakçı gibi anlı şanlı bir tarihçinin (İlhan Bardakçı'nın evlâtlıktan reddedilmiş olsa da) oğlunun partneri…
O Fatih Altaylı ki her konuda olduğu gibi tarih konusunda süper!..
Bakın yine nasıl bir hata yapıyor…

“DGM Savcısı Ömer Suha Aldan bakın ne diyor: Üst düzey bürokratlar, SSK'nın bu hale gelmesinin nedenini 1992 yılında Tansu Çiller'in başbakanlığı dönemindeki talimatına bağladılar. “

Oysa 1992 yılında Turgut Özal yaşıyor ve Cumhurbaşkanı…
Başbakan ise Demirel
Çiller henüz Hazine Bakanı
Diyelim ki yanlışı yapan, Savcı Bey
İyi de Fatih Altaylı o yanlışı olduğu gibi mi vermeli, yoksa doğrusunu yazarak mı?..
Biz, bir yazarın yanlışlığından emin olduğu bir konuda mutlaka “düzeltme” yapmasından yanayız.
Demek ki Altaylı, Çiller'i 1992 yılında Başbakan zannediyor...
Neyse…
Bakın Altaylı Kılıçdaroğlu için neler yazıyor:

RANT SİYASETE, FATURA BÜROKRATA

BAŞBAKAN Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nu SSK'yı batıran adam olarak gösterince hem burada, hem de televizyonda söyledim, "Kemal Kılıçdaroğlu o kurumun başındaydı ama ip siyasi otoritenin elindeydi. SSK'yı batıran Kemal Kılıçdaroğlu değil, Demirel hükümetinin sosyal güvenlik politikasıydı. Emeklilik yaşını geri çekince bu sonuç kaçınılmazdı" diye.
Buna da iktidar partisindekiler kızdı. Zaten bizim kaderimiz bu. Herkes kızar.
SSK'nın zararları bir dönem pek popüler olan bir operasyona da konu olmuştu.
O operasyonu yürüten emekli DGM Savcısı Ömer Suha Aldan bakın ne diyor:
"Üst düzey bürokratlar, SSK'nın bu hale gelmesinin nedenini 1992 yılında Tansu Çiller'in başbakanlığı dönemindeki talimatına bağladılar.
SSK'nın paralarının 100'de 150 faizlerin verildiği bir dönemde faizden yararlandırılamaması nedeniyle büyük zararlar oluştuğunu anlatmışlardı. SSK o döneme kadar devlete borç veren bir kurummuş çünkü, katrilyonlarca parası varmış. Ancak kamu bankalarında vadeli hesaplardaki paraları, vadesiz yani faizsiz hesaplara aktarılınca açık vermeye başlanmış. Ondan sonra da böyle devam edip gitmiş."
Siyasi kararların faturalarını, bürokratlara yıkmak doğru bir şey değildir.
Eğer siyasi karar hukuka uygunsa bürokratın bunu uygulamaktan başka çaresi yoktur.
Bugün de pek çok siyasi kararın, devlete, Hazine'ye çıkan faturaları vardır.
Bunların siyasi getirisinden siyasetçiler, ekonomik götürüsünden bürokratlar sorumlu tutulamaz.

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları