Fatih Altaylı taktı bu adamlara bir kere…
Fatih genelde "Eğriye eğri, doğruya doğru" diyenlerden ama iş bankalarına el konulan bazı özel banka patronlarına geldi mi; duygularına hâkim olamıyor...
ADNAN BERK OKAN
Fatih Altaylı'nın gazeteciliğine laf edersem elim, dilim kurur haksızlıktan...
Ama...
Bazen bu sevgili kardeşimi anlayamıyorum...
Taktı mı birilerine çok fena takıyor...
Oysa bizim işimiz yorumlarımızı sevgimiz ya da nefretimizle yapmak değil ki...
Eğriye eğri, doğruya doğru demek...
Fatih genelde "Eğriye eğri, doğruya doğru" diyenlerden ama iş, bankalarına el konulan bazı özel banka patronlarına geldi mi; duygularına hâkim olamıyor...
Sevgili Fatih;
Faşist – kapitalist düzeni Liberal - Kapitalist demokrasilerden ayıran en önemli fark şudur:
Faşist – Kapitalist düzende “ekonomik suç” ve “suçlu” tanımını siyasal iktidar yapar…
Meselâ siyasal iktidarın yaptığı bir eylem “ekonomik suç” sayılmaz ve haliyle siyasal iktidardakiler “suçlu” sayılmazken, aynı eylemi yapan muhalifler “suçlu” oldukları iddiasıyla yargılanır gibi yapılıp yargılanmadan cezaevine tıkılırlar…
Liberal - Kapitalist demokrasilerde ise “ekonomik suç” olmaz…
Haliyle ekonomik suçlu da olmaz…
* * *
1999 yılından beri çırpınıp duruyorum…
Türkiye’de yargı en vahşi haksızlığı, el konulan 21 özel bankanın sahibine yapmıştır…
21 bankada “halkın parası battı” iddiası ise kocaman bir yalandır…
Operasyon tamamen ekonominin A Takımına ait bankaların daha güçlenmesi için gelecekte büyüme potansiyeli olan taşralı patronların bankalarını yol üstünden süpürmekti…
El konulan bütün bankaların patronları her ne kadar kendilerine tanınan limitin üzerinde kredi kullanmışlarsa da; hepsinin kasalarında halkın mevduatlarıyla alınmış devlet tahvilleri de mevcuttu…
Yani;
Bankalara el konulduğu gün zaten “batık” diye tanımlanan milyarlarca lira tahsil edilmişti bile…
Nasıl mı?..
* * *
Dedim ya; devlet kendi borç senetlerine el koyarak yaptı tahsilâtını…
Daha basit bir şekilde anlatayım mı?..
Diyelim ki bir mafya babası size şahsi senetlerini verdi ve borç aldı…
Sonra da ofisinizi bastı, üzerinde şahsi imzası bulunan borç senetlerini gasp etti…
Ne oldu şimdi?..
Siz mi battınız?..
Yoksa sizin veya bazı müşterilerinizden (mevduat sahiplerinden) aldığınız borçları kredi olarak verdiğiniz Mafya size olan borçları karşılığı verdiği senetleri alıp giderek sizin aktiflerinizi mi sıfırladı?..
* * *
Sevgili meslektaşlarım!..
Yahu Allah aşkınıza birileriniz de çıkın bunları anlatın be!..
Hele bugünlerde tam da zamanı…
Kırk bin yurttaşımızın ölümüne, 300 milyar (Ak Parti Genel başkan Yardımcısı iktisatçı Numan Kurtulmuşa’a göre ise 1 trilyon) Dolarımızın silaha ve iç savaşa gitmesine sebep olan teröristler affediliyor:
On binlerce yurttaşımıza iş ve aş veren; başta KDV, ÖTV, Kurumlar, gelir, stopaj ve sigorta pirimi vs. adı altında milyarlarca dolar vergi ödeyen eski banka ve medya patronlarının ise kendi paralarını; (evet, halkın değil kendi paralarını) hortumladıkları için hapsedilecek olmalarını alkışlayanlar var medyamızda…
Bu bir kara mizahtır…
Bu, devlet kapitalizmi ya da Faşist kapitalizm zihniyetinin Liberal Demokrat felsefeye nasıl da üstünlük sağladığının somut kanıtıdır…
Yazıktır, günahtır…
* * *
Bu nasıl bir ülkedir yahu!...
Ki…
Kanlı eylemleri bütün uluslar arası hukukçular tarafından bile “cinayet”, kurdukları “çete” ise “terör örgütü” olarak kabul edilenlerin kanundan, yargıdan, emniyetten kaçmaları için medyada bazı arkadaşlarımız devlete “göz yum ey devlet!” diye baskı yapıyor…
On binlerce vatandaşa iş ve aş veren; devlete milyarlarca dolar KDV, ÖTV, Kurumlar, gelir, stopaj ve sigorta pirimi ödeyen eski medya ve banka patronlarının ise cezaevine atılmaları için kampanya başlatılıyor…
Bu; medyamızın da en az yargımız kadar yüz kızartıcı olduğunu göstermiyorsa neyi gösteriyor?..
Ya TÜSİAD, MÜSİAD veya TOBB’a ne demeli?..
Yahu hey!..
Karamehmet ve Bilgin’in bugün başına gelenlerin bu sistemde yarın bir gün sizlerin başına da geleceğini göremiyor musunuz?..
Göremiyorsanız, en kısa zamanda dilerim Allah’tan onlardan beter olun!...
Ya da, yarın Karamehmet ve Bilgin, Yargıtay aşamasında “itirafçı” olsalar ve “biz PKK’lıyız; çok sayıda cinayete katılmasak da gözcülük ettik” deyip de özgürlüklerini kazansalar utanmayacak mısınız?..
Yuh yani be!..
adnanberkokan@gmail.com