Fatih Altaylı Sağlık Bakanı Koca ile konuştu: Açık açık söylemedi ama hisettiğim şu oldu...
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, kendisi adına açılmış olan bir sosyal medya hesabından yapılan hatalı eleştiri nedeni ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın kendisini aradığını ve eleştiri konusu ile ilgili doğruyu kendisine anlattığını söyledi.
Kendisini arayan Sağlık Bakanı Koca ile korona tespit kiti konusunda uzun uzun konuştuğunu söyleyen Fatih Altaylı, "Bakan Koca ile yaptığım konuşmadan hissettiğim şu. Bakan asıl mücadelenin henüz başlamadığı fikrinde. Açık açık söylemedi ama öyle anladım. Sayıların artacağını düşünüyor. Mücadelede en önemli unsurun da “Karantina ve sosyal izolasyon ve sosyal mesafe olduğu” inancında. Tabii el hijyeninden sonra. Böyle bir şey söylemedi ama hissettiğim şu oldu… Tüm yetki kendisinde olsa sanki çok sıkı bir sokağa çıkma yasağı ya da kontrollü çıkış izni uygulayacağından eminim." dedi.
Sağlık Bakanı ile uzun bir sohbet
Dün akşam televizyon programı öncesi evde oturuyorum.
Telefon çaldı.
Tanımadık numaraları açmama prensibimi çoktan bozmuş olduğum için
açtım.
“Fatih Bey iyi akşamlar” diyen kibar bir ses.
“Buyrun” dedim.
“Ben Sağlık Bakanı” dedi.
Benim adımı kullanan ama bana ait olmayan bir twitter hesabından
hatalı bir eleştiri yapıldığını görmüş.
Çalışma arkadaşları “O hesap sahte. Fatih Altaylı’nın değil”
demişler.
Ama Fahrettin Bey “Olsun. Ben yine de Fatih Bey’i bir arayayım,
anlatayım” demiş. Eleştiri şu: “Amerika’ya 500 bin corona tarama
kiti satıyoruz, Çin’den 50 bin tane alıyoruz. Madem eksik var niye
satılmasına izin verdiniz.”
Bunu benim yazmış olmam mümkün değil çünkü ben ABD’ye satılan ile
Çin’den alınan kitlerin aynı kitler olmadığını biliyorum ama Bakan
Koca yine de anlatmak istemiş.
O yüzden aradı.
“Fatih Bey, ABD’ye 500 bin adet tespit kiti satıldığı doğru. Sırf
ABD’ye değil başka ülkelere de satış yapıldı. Bu kitlerden üreten
firmalarımız var ve bunların çok yüksek kapasitesi var. O yüzden bu
satışlar yapıldı. Ama bizim Çin’den aldığımız kitlerle o kitler
aynı şey değil” diye başladı.
“Satılanlar PCR kitleri. Türk firmaların aylık 2 milyona yakın bu
kitlerden üretim kapasitesi var. Yani satmaları bizde bir eksiklik
doğurmaz. Bize gerektiği kadarını tedarik etme imkanına zaten
sahipler” dedi.
Peki bizim Çin’den aldığımız kitler ne?
“Çin’den aldıklarımız hızlı tanı kiti. Bizdeki normal PCR kitleri
2-2,5 saat kadar hazırlık 1-1,5 saat kadar da test süresinde yani 4
saatte sonuç veriyorlar. Bu da testlerde bizi yavaşlatıyor. Çin’den
aldıklarımız ise hızlı. Yani onlarda hazırlık süresi yok. 1 ila 1,5
saat arasında hemen sonucu verebiliyorlar. Bu da büyük avantaj
sağlıyor” dedi.
Bakanlık bu hızlı kitleri test merkezlerine ve test yapan
üniversitelere dağıtmaya başlamış.
Peki bunlar neye yarayacak?
“Bu testleri kullanma alanımız test sonucu pozitif çıkmış
hastaların çevresindekilerin hızla taranmasına imkan sağlayacak.
Diyelim ki, bir kişiye corona Covid 19 tanısı konuldu. Hızlı test
ile bu kişinin temasta olduğu herkesi büyük bir süratle testten
geçirebileceğiz. 1 saat içinde kimlere bulaşmış ya da bulaşmamış
görebileceğiz” diye anlattı bakan.
Peki bu hızlı test güvenilir mi?
“Temas grubuna test yaptık ve negatif çıktı. Hemen konu kapanmıyor.
Aynı kişilere 1 hafta sonra yeniden test yapılmak üzere bekliyoruz.
Bir haftadan önce semptomlar görülürse hemen davet ediyoruz. O bir
hafta içinde de kendilerini karantina koşullarında tutmalarını
talep ediyoruz” diye anlatıyor Fahrettin Koca durumu.
Hızlı testlerin yanı sıra bir de “real time test kitleri” alınmış
Çin’den.
Bu da şu demekmiş:
“Hızlı test kitleri için de bir PCR cihazı gerekiyor sonuçta. Ama
real time testler için buna gerek yok. Doğrudan çok hızlı sonuç
veren test yapıyor. Bu testleri PCR cihazı olmayan yurdun en ücra
yerlerine yollayacağız. Böylece mesela Şırnak’ta da bu testler
yapılabilecek. Çok da hızlı biçimde. Böylelikle elimizdeki veri
havuzu çok güçlenecek”
Peki niye bütün testler hızlı ve real time yöntemi ile
yapılmıyor.
Anladığım kadarı ile bunun iki nedeni var.
Birincisi PCR testleri Türkiye’de üretilen malzeme ile yapılıyor ve
dışa bağımlı değil.
İkinci önemli özellik ise şu: PCR testleri daha güvenilir.
PCR’larda sonuç yüzde 95 güvenilir ise hızlı testlerde yüzde 85,
real time testlerde yüzde 80 gibi. (Bu bilgiyi veren Bakan Koca
değil. Benim eklediğim bir nokta.)
Şu anda günde 3000 teste doğru ilerliyorlarmış. Hedef günde 5000’i
aşmak ve hatta 10 bine çıkabilmek.
Bir diğer konu ilaç.
Hidroksiklorokin etken maddeli bir sıtma ve romatizma ilacının
Covid 19 tedavisinde başarılı olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Ancak bu ilaç Bakanlık tarafından piyasadan toplatıldı ve renkli
reçeteli satışa geçildi. Bakan Koca’ya bunu soruyorum:
“Evet doğru. Bu ilacı toplattık. 500 kutuyu piyasadan satın aldık.
Satışını da reçeteye bağladık. Corona ile mücadele eden tüm
birimlere de dağıtımına başladık. Toplattık çünkü bir anda çılgınca
bir saldırı başladı bu ilaca. Karaborsa oluştu bir anda. Daha
kötüsü şu, bu bir ilaç sonuçta ve ciddi yan etkileri de olabilecek
olan bir ilaç. Doktor kontrolü gerektiren bir ilaç. Bir ilacın
böyle bir başı boşluk içinde kullanılması toplum sağlığı için de
sıkıntı yaratırdı. Topladık ama elimizde yeter miktarda var ve
lisans sahibi firma bu ilacı Türkiye’deki tesislerinde talebimize
göre yeniden üretebileceğini bildirdi.”
Bu ilacın yanı sıra sorumlu gazetecilik gereği adını veremeyeceğim
biri Japon kökenli ama Çin’de üretilen üç ayrı ilacın da temin
edildiğini ve corona tedavi merkezlerine dağıtıldığını söyledi
Fahrettin Bey.
Bu arada Japonya Büyükelçisi ile de bir araya gelmişler. Önümüzdeki
günlerde Japonya’dan gelecek bir bilim heyeti ile ortak bir
toplantı yapılacakmış.
Bakan Koca “Japon deneyimi ilginç ve öğrenmemiz gereken bir
deneyim. 30 bin test yaptılar toplam ama çok başarılı sonuç aldılar
genelde. Paylaşmak istiyoruz” dedi.
Fahrettin Koca sağlık çalışanlarının korunmasına da büyük önem
verdiklerini belki de salgına karşı koymada en önemli unsurun
sağlık çalışanlarını korumak olacağını da söyledi.
Teknik malzemenin veya sarf malzemesinin öyle veya böyle
sağlanabileceğini ama yetişmiş personelin sayısının belli olduğu ve
bu personelin çok önemli olduğunu söyledi.
Bakan’a yoğun bakım yatağı ve ECMO cihazları sordum.
“Yoğun bakım kapasitesi olarak kötü değiliz. Hatta iyiler
arasındayız” dedi. Ecmo ile ile ilgili olarak da “160 ECMO
cihazımın var. Bize göre sayı yeterli. Bu cihazların gereken
ekipmanı ve malzemeleri de elimizde yeterince mevcut” dedi.
Bakan Koca ile yaptığım konuşmadan hissettiğim şu.
Bakan asıl mücadelenin henüz başlamadığı fikrinde. Açık açık
söylemedi ama öyle anladım.
Sayıların artacağını düşünüyor.
Mücadelede en önemli unsurun da “Karantina ve sosyal izolasyon ve
sosyal mesafe olduğu” inancında.
Tabii el hijyeninden sonra.
Böyle bir şey söylemedi ama hissettiğim şu oldu… Tüm yetki
kendisinde olsa sanki çok sıkı bir sokağa çıkma yasağı ya da
kontrollü çıkış izni uygulayacağından eminim.