Fatih Altaylı kaybetti...

Akif Beki "doğru" ya da "yanlış" kendi Başbakanlık Basın Sözcülüğü döneminde yaşanan olaylarla ilgili bazı örnekler verdi...

"Oh be!" diyoruz aramızda konuşurken... "Fatih Altaylı işte şimdi Gazete HT'yi yaratan ekibin önderi olarak adam oldu... Son derecede ağır başlı... Küfür ve hakaret etmeyi bıraktı... Taşıdığı ünvana ve çalıştığı guruba yakışır, ciddi bir şekilde işine konsantre oluyor... Çok da başarılı"...
Üzerinden çok geçmiyor aynaya bakıp kendimizden özür diliyoruz...
"Af edersin" diyoruz, "Fatih Altaylı için söylediğimiz o övgü dolu cümleleri geri alıyoruz..."
Akif Beki "doğru" ya da "yanlış" kendi Başbakanlık Basın Sözcülüğü döneminde yaşanan olaylarla ilgili bazı örnekler verdi...
Beki'nin yazdıklarının (bilhassa Altaylı ile alâkalı olanların) "yanlış" ve hatta "yalan" olduğunu belirtmek Fatih Altaylı'nın "en doğal" hakkı...
Ama...
Tarzı bu mu olmalı?..
İşin içine "şerefler, haysiyetler" mi karıştırılmalı?..
Bir insanın "yalan" söylediğini kanıtlamak için o kişiye "küfür - hakaret" etmek şart mı?..
Akif Beki'nin kendisiyle ilgili yazdıklarına bulunduğu makama ve çalıştığı guruba "yakışacak olgunlukta" cevap vermek varken, küfür - hakaret salvolarıyla karşılık veren Fatih Altaylı kaybetti...