Fatih Altaylı: Hürriyet aklını yitirmiş!
Hürriyet'ten ismail Saymaz'ın çok ses getiren ByLock haberine Fatih Altaylı'dan bomba bir yorum geldi. Altaylı "Hürriyet aklını yitirmiş" dedi.
Hürriyet'ten ayrıldıktan sonra Süperhaber.tv'de yazmaya başlayan İzzet Çapa, Fatih Altaylı ile haftaya damgasını vuran ByLock haberini konuştu.
İsmail Saymaz'ın Bylock haberi için "bence iyi bir gazetecilik işi" diyen Fatih Altaylı, "ben olsaydım haberi böyle vermezdim" diyerek de Hürriyet'e yüklendi.
Kısacası İzzet Çapa sordu Fatih Altaylı cevapladı...
İŞTE O
RÖPORTAJ
Fatih Bey, güncel bir tartışma üzerinden yılların yayın yönetmeni
olarak fikrinizi almak isterim. İsmail Saymaz’ın, ByLock’un sahibi
görünen kişi ile yaptığı röportaj için ne düşünüyorsunuz?
- Bence iyi bir gazetecilik işi…
Peki o zaman yüzünüzdeki bu müstehzi ifade ne anlama geliyor?
- İzzet’çiğim gazetecilik, dışarıdan göründüğü kadar kolay bir iş
değildir. Toplumu aydınlatmak, halkın haber alma hakkını
kullanmasına aracılık etmek, yönetenleri denetlemek ciddi bir iştir
ve çok da akıllı olmayı gerektirir. Bu meseleyi uzun uzun anlatayım
mı, sıkılmaz mısın?
Yo niye sıkılayım, ben alışığım sizin sıkıcı muhabbetlerinize. Bu
konuda gayet de idmanlıyım.
- Peki haydi o zaman gel bu meseleye baştan bakalım. ByLock’un
sahibi görünen bu Keynes isimli Cemaat’çiye kimse ulaşamamış. Sonra
bir anda İsmail Saymaz ulaşmış. Nasıl ulaşmış hiç düşündün mü?
İSMAİL SAYMAZ ONLARA ULAŞMADI, ONLAR İSMAİL SAYMAZ’A ULAŞTI…
Ooo bu konuda binlerce komplo teorisi uçuşuyor havada...
- Bence İsmail Saymaz onlara ulaşmadı, onlar İsmail Saymaz’a
ulaştı. Peki niye İsmail? Çünkü İsmail Saymaz şu anda hem en fazla
sempati toplamış, hem de en Cemaat karşıtı olan gazeteci. Hiç kimse
ona Cemaatçi ya da Cemaat’i aklıyor diyemez. İşte bu nedenle ona
konuşmaya karar vermiş olmalılar.
Ne yani, İsmail Saymaz tuzağa mı düştü?
- Asla değil. Şu anda bütün FETÖ soruşturması ByLock üzerinden
yürüyor.
ByLock bu kadar gündemdeyken bunu yaratan adamla konuşmak her
gazetecinin yapmak isteyeceği bir iş. İsmail Saymaz’ın bu röportajı
yapmasında hiçbir sıkıntı yok. Seni çağırsalar sen de giderdin
büyük ihtimalle. İsmail, sorulması gereken soruların da büyük
bölümünü sormuş zaten. Gayet de iyi bir iş yapmış.
İyi de bu durumda gazeteci kullanılmış olmuyor mu?
- Sevgili dostum elbette kullanılmış oluyor ama bu zaten böyle bir
iş. Biz gazetecilik hayatımız boyunca onlarca, yüzlerce belge bulup
yayınlarız. Bu belgeleri birilerinin evine, devlet dairelerine
girip çalmadığımıza göre bize birileri verir. Bize bu belgeleri
verenlerin pek az bir bölümü bunu vatan millet sevgisinden yapar,
önemli bir bölümü ise bu belgelerin yayınlanmasından çıkar
sağlayacaktır. Gazeteci onları belgeyi almak bulmak için kullanır,
onlar da gazeteciyi kullanırlar. Karşılıklı bir alış veriştir bu.
Gazete ve özellikle gazete yöneticilerinin ustalığı da işte burada
devreye girer. Mümkün olduğunca karşısındakinin verdiği bilgiyi
ülke ve haber menfaatine kullanır ve kendini olabildiğince
kullandırtmamaya çalışır…
Sizce İsmail Saymaz bunu becermiş mi?
- Burada beceri ortaktır. Muhabir, editör, yayın yönetmeni birlikte
becerir bunu. Bazen önemli bir bilgi çok acemi bir muhabir
üzerinden de gelebilir. Acemi muhabirin bunu doğru kotarması
zordur, o zaman editör ve yönetim devreye girer.
İsmail Saymaz için acemi mi demek istiyorsunuz?
- Dikkatli dinle. Onu söylemiyorum. Muhabir bazen yaptığı işin
şehvetine kapılabilir. Bunu dengelemek de editörlerin işidir.
İsmail Saymaz’a acemi veya işin şehvetine kapılmıştır demek de
istemiyorum sakın yanlış anlaşılmasın.
Ancak sonuç olarak bunun gazeteye aksediş biçimi editörlerin ve
yönetimin sorumluluğundadır.
CEMAAT’İN BYLOCK’U SIRADANLAŞTIRMAYA VE ÖNEMİNİ AZALTMAYA
ÇALIŞTIĞINI HİSSETTİM
Hürriyet’in, İsmail’in röportajını kötü mü verdiğini söylemeye
çalışıyorsunuz?
- Vallahi ben o röportajı satır satır iki kere okudum. Güzel bir
işti. Ama Cemaat’in ByLock’u sıradanlaştırmaya çalıştığını
hissettim. Açıkçası meselenin önemini azaltmaya çalışıyorlardı.
Zaten röportajı da bu yüzden vermişler. Ama bir gazete röportajı
ile bunu beceremezler. Yargı kalkıp da “Aaa, biz bu ByLock’u delil
görmekten vazgeçelim” demez bu röportaja bakıp. Buradaki asıl
mesele Hürriyet’in kendi içindeki yalpalamaları…
Nasıl yalpalama? Amiral gemisi su mu alıyor yoksa?
- Hürriyet aklını yitirmiş. Özgüvenini kaybetmiş. İyisiyle
kötüsüyle, hatasıyla sevabıyla bir iş yaptın. İki kişi çıkıp
saldırınca ne yapacağını şaşırdı Hürriyet yönetimi. Sahip mi
çıksın, hata mı yaptık desin bilemedi. Ödleri patladı. Böyle
korkuyla gazetecilik yapamazsın! En azından iddialı gazetecilik
yapamazsın. Ya çık “Hata yaptık” de, ya da “İyi yaptık” de.
Kıvranma. “Ben horozum polemiğe girmem” de kendine güveniyorsan.
Ama Hürriyet’in kendine güveni bitmiş.
İhtiyar aslanlar gibi… Bu durum, son dönemde Hürriyet’in genel
tavrı haline geldi ne yazık ki…
Pat diye soruyorum; siz genel yayın yönetmeni olsaydınız bu haberi
yayınlar mıydınız?
- Yayınlardım ancak bu şekilde yayınlamazdım.
Peki ne yapardı Fatih Altaylı?
- Öncelikle daha açık olurdum. Buluşmanın nasıl gerçekleştiğine
dair daha fazla detay verirdim. Onların bize ulaştığını kesin
duyururdum. Röportajın arka planını daha açık biçimde anlatırdım.
Muhabirin veya editörün yorumları için ayrı bir bölüm açar ve
bunların bir Cemaat’çi tarafından söylendiğinin dikkate alınarak
okunması gerektiğini vurgulardım. Eğer yayınladıysam da haberime
sahip çıkardım sonrasında.