Fatih Altaylı, çıtayı yükseltti!

Habertürk Gazetesi, 1 Mart'ta yayın hayatına başladı. Çıktığı günden itibaren büyük ilgi gördü. Satış grafiği istikrarlı bir çizgide ilerledi...

Fatih Altaylı, iddialı... Bu iddiasını da kendi gazetesine taşıdı. Söylenenlerin aksine, gelecekte, Türkiye'nin bir numaralı gazetesi olacağını söylüyor.

Fatih Altaylı ile, HABERTURK'ü kendi muhabiri Umut Tütüncü ile konuştu:

* Fatih Bey HABERTURK yayın hayatına başlayalı 15 gün oldu. Elbette ki, erken bir soru ama HABERTURK umduğunu buldu mu?

Senin de dediğin gibi erken bir soru. İlk hafta ortalama satışımız 210 bindi. Geçen hafta hafif bir düşüş yaşadık. Ancak cumartesi günü 290 bine yaklaştık, dün de ilk çıktığımız haftanın tirajını aşarak 370 bini bulduk. Ön raporlar bunu gösteriyor.

* Biraz başa dönmek istiyorum. Çok kullanılan bir söylem var. Bu krizde gazete çıkarmak mantıklı mı diye? HABERTURK kriz ortamında yayına başladı. Risk değil miydi?


Bizim yaptığımız gibi yaparsanız risk değildir tam aksidir.

* Ama müthiş bir yatırım var ortada.

Zaten işin aslı, özü bu. HABERTURK bir ilkler gazetesidir. Yatırım açısından bir ilktir. Türkiye'de, belki de dünyada bütün alt yapısını önceden dört dörtlük tamamlayıp çıkan bir başka gazete yok. Biz önce alt yapıyı tamamladık. 4 ilde matbaa kurduk. Bu matbaalar da bir ilktir. Türkiye'de basın 1970'lerin teknolojisini kullanır Biz ise 2000'lerin teknolojisi ile çıktık. Bunun nedeni okur odaklı olmamız.

* Matbaa okuru ilgilendirir mi?


İlgilendirir tabii ki. Bu gazete, okuruna saygılı
olma prensibiyle kuruldu, öncelikle maliyeti minimuma indirecek bir teknoloji kurduk. Diğer gazetelere oranla yüzde 25 daha düşük fiyata gazete mal ediyoruz. Kalite anlayışında da bir ilk var. Okurun elini boyamayan, kötü kokmayan bir gazete. Üstelik aynı teknoloji Türkiye'nin her yerinde. Şehirlere yeni, taşraya eski makinelerle basılmış gazeteler göndermiyoruz. Şehirlere renkli, taşraya büyük bölümü renksiz gazete de göndermiyoruz. Okurlarımızın hepsine aynı oranda saygı gösteriyoruz.

* 'Maliyeti düşürdük' diyorsunuz 'ama fiyatı da 75 kuruş olacak' diyorsunuz.


Evet. Aylardır vurguladığım bir konu bu. Türkiye'deki gazetelerin tamamı maliyet fiyatının altına satılıyor. Cumhuriyet hariç. Bu yüzden de bu gazeteler hep bir yerlere bağımlı. Hatta gebe. Yaklaşık 1 liraya, hatta promosyonla daha yüksek fiyata mal olan gazeteyi, 40 kuruşa satıyorlar. Ellerine 30 kuruş geçiyor. Biz ise modern yatırımlarımız ve ergonomik boyutumuzla maliyeti 74 kuruşa çektik. Maliyet fiyatımıza satacağız. Böylece sadece okur odaklı, okur bağımlı gazete olacağız. Siyasete, ticarete, reklamverene, hükümete, cemaate bağımlı olmayacağız, öncelik okur olacak. Bunu hep söyledim.

HER EVE BİR HABERTÜRK YETER


* Galiba bu da bir ilk.

İlk değil. Eskiden öyleydi. Sonra unutuldu. Eskiden gazeteler maliyet fiyatının üzerinde satılırdı ama rekabet ve gazetecilik dışı işlerden para kazanma arzusu gazeteleri zararına satılır hale getirdi. Bu da basının özgürlüğünü elinden aldı. Herkes gazetelerin hükümet bağımlılığından söz eder. Gazetelerin reklamveren bağımlılığı daha yüksektir. Siz hiç, bir gazetenin reklamveren büyük holdingler aleyhine haber yaptığını gördünüz mü? Türkiye'de yanlış yapan sadece hükümetler mi, siyasetçiler mi? İş dünyası pirüpak mı? Değil. Ama onların haberi yapılmaz. Zaten bir basın kuruluşunun yöneticileri TÜSİAD'a üye olmuşsa, başına geçmişse biz ne konuşuyoruz.

* Gereğinden daha kaliteli ve maliyetli bir gazete olduğunuz söyleniyor?

Bu nasıl söz anlamadım. Bunu ben de okudum. Gereğinden daha kaliteli. Yani Türk okuru kaliteli bir gazeteyi hak etmiyor, niye veriyorsunuz diye soruyorlar. Bunu galiba bir medya patronu veya yöneticisi söylemiş. Doğru Türk halkına kalitesiz mal vereceksin. Yıllarca bazılarının yaptığı jübi... Dünyada satılmayan ilkel otomobili Türk halkına satanlar gibi. Evet bizim kalitemiz yüksek. Ama bunu zannettikleri gibi pahalıya mal etmiyoruz. Kaça mal ettiğimizi zaten okura söylüyoruz.

* 5, hatta bazen 6 gazete veriyorsunuz, yine de maliyet avantajı var mı?

Tabii ki var. Endüstriyel maliyetimiz diğerlerinin altında. Yüzde 25 altında. Bu ne demek? Onların 50 sayfa verdiği yerde, biz 63 sayfa verebiliriz. Bunun yanı sıra genel giderlerde de büyük avantajımız var. En kaliteliyi mümkün olan en ucuza mal etmek okura karşı görevimiz. Ayrıca dediğin gibi 5 gazete veriyoruz. Hatta altı. Bir de İddaa eki. Her eve bir HABERTURK yeter. Başka gazete almaya gerek yok. Bir gazete ve bir spor gazetesi alacağına bir HABERTURK alınabilir. Kent gazetemiz var ki, başka hiç kimsede yok. Spor gazetemizin her sayfası poster gibi. îstatistikleri müthiş. Boş laf değil. Sayılar konuşuyor. Ekonomi gazetemiz, kendini ekonomi gazetesi diye tanımlayanlardan kaliteli. Magazin gazetemiz de öyle.

ÇIKTIĞI HAFTA EN ÇOK SATAN GAZETE


* İlk iki hafta promosyon yapmadınız. Şimdi promosyona başladınız...


Evet yapmadık. Çocukluğumda izlediğim Taraş Bulba filminde bir sahne vardır. Taraş Bulba'nm oğlu olur. Yeni doğmuş bebeği alır, buz gibi suya sokar. Etraftakiler şaşırır. Yaşayacaksa güçlü olması lazım. Ya şimdi ölür, ya da güçlü olur' der. Biz de öyle yaptık. HABERTÜRK'ü çıplak bir şekilde buz gibi suya soktuk. Rakipleri onlarca promosyon verirken hiçbir promosyon vermedik. Üstelik de en yakın rakibimizden 10 kuruş daha yüksek fiyatla. Ve ' Türk basın tarihinde çıktığı hafta en çok satan gazete olduk. Şimdi o çeliklenen gazeteye gereken desteği veriyoruz.

* Promosyon olarak vereceğiniz ürünleri önceden halka gösterdiniz. Bu bir risk değil miydi?

Bu da bir ilk. Bu da okuyucuya saygı. Bence bunun kural haline getirilmesi lazım. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bunu şart koşmalı. Türk halkı promosyon rezaletlerini unutmadı. Teneke tencereler, çekim hileleriyle devleştirilmiş mikro müzik seti benzerleri. Lap top diye sunulan el bilgisayarından küçük şeyler. Biz tam tersini yaptık. 1000'i aşkın noktaya promosyon ürünlerimizi yerleştirdik. Gelin, görün, deneyin beğenirseniz alın dedik. Okura saygılı, ahlaklı bir yaklaşım değil mi? Bu da mı yanlış? îddia
ediyorum, promosyon kalitemize yaklaşamazlar bile. Hem ürün, hem mantalite olarak.

* Burada bir tiraj beklentiniz var mı?


Var tabii. Diğer gazeteler, ki onlara rakip demiyorum çünkü farklı kulvarlarda koşuyoruz, onlarca promosyon veriyorlar. Pek çok kupon. Günlük hediyeler. Biz ise sadece çocuklar için ilk laptopları denilebilecek bir eğitim seti veriyoruz. Bu bize tiraj getirecek. Getirdi bile. 300 bin barajına geldik. 15 günde.

ÜÇ BÜYÜK KENT DIŞINDA 50 KURUŞ


* Ama fiyatınız arttı.

Hayır artmadı. İlk gün 50 kuruşluk fiyatın geçici bir tanıtım fiyatı olduğunu duyurmuştuk. Biz öyle dev bir reklam kampanyası yapmadık. Bunun yerine, okurun ürünü tanımasına fırsat vermek için ilk 15 gün 25 kuruş tanıtım indirimi yaptık. Ayrıca da üç büyük kent dışında fiyatımız 50 kuruş olarak devam ediyor.

* Siz bunu Sabah'ta da yapmıştınız. İkili fiyat. Sonra diğer gazeteler de başladı.


Evet yaptık. Çünkü taşra ve büyük kentlerde gazetelerin sayfa sayıları farklı. Diğer gazetelerde baskı kalitesi de farklı. Bü¬yük kentlere full aksesuar bir otomobil veriyorsunuz, taşrada ise baz model. Aynı fiyat olması haksızlık. Bir anlamda daha düşük gelirli taşra okuru, daha yüksek gelirli kent okurunu sübvanse ediyor. Türk basının çarpıklıklarından biri daha. Bunu kaldırdık. Herkes aldığı ürünün maliyetini ödüyor.

REKLAMDA KİMSEYİ KAZIKLAMIYORUZ


Dün bir yayın yönetmeni HABERTÜRK'ün reklam alamamasını eleştirmiş.


Herhalde çok üzülmüş de ondan. Reklam alamıyoruz diye bir şey yok. Sadece Türk basınına getirdiğimiz ilklere bir başkasını ekliyoruz. Okur kadar reklamverene de saygımız var. Biz okura karşı dürüst olduğumuz gibi reklamverene karşı da dürüstüz. Gazeteler yıllardır reklamvereni kandırırlar. Herkese farklı fiyat. Ali'ye 10 lira olan Veli'ye 7 lira, Mustafa'ya 12 lira olur. Tutturabildiğine. Halbuki bir malın belirli bir fiyatı vardır. Reklamda bu yok. Duruma göre indir kaldır. Biz böyle yapmadık. Sabit bir reklam tarifemiz var. Herkese aynı. İndirim yok mu? Var ama adamına göre değil. Ne kadar harcarsa o kadar indirim. Kimseyi kazıklamıyoruz, kimsenin kazıklandım mı, daha iyi pazarlık etsem daha da iner miydi diye huzursuz olmasını istemiyoruz.

Ama gerçekten de ilk hafta gazetede reklam azdı.

Biz piyasaya girince rakipler fiyat indirdiler. Biz ise indirmedik. Rakibi çökertmek için indir, rakipsiz kalınca bindir politikası. Biz sabitiz. Çünkü dediğimiz gibi reklamverene değil okura bağımlıyız. Reklamveren sunduğumuz fırsatın önemini yakında kavrar. Kavramazsa da canı sağolsun. Biz doğru bildiğimizden taviz vermeyiz. Kimseyi kazıklamayız, kendimizi de kazıklatmayız.
 
* Son sorum HABERTURK adı üzerine. Aynı isimde bir gazete, bir televizyon kanalı ve bir de internet sitesi var. Bu karışıklık yaratır diyenlere katılıyor musunuz?

Bunu çok düşündük. Ancak HABERTÜRK'ün doğru olduğuna karar verdik. Çünkü HABERTURK bir haber markası, hem de güvenilir bir haber markası. Bunu yaygınlaştırmakta bir beis yok. En çok ziyaret edilen internet sitesiydi. En son haberler hep oradan takip edilirdi. Bu bir televizyon markası doğurdu. O da öyle oldu. Rakiplerine fark attı. Ölçümler bunu kanıtladı. Şimdi de aynı isimde bir gazete geldi. O da adaşlarıyla aynı pozisyona gelecek. En çok okunan, en güvenilen gazete olacak. HABERTURK bir haber markası oldu. Daha da güçlenecek. HABERTURK için herkes dürüst haber fabrikası diyecek. Üç unsuruyla da.

Sona bir son daha ekleyeyim. HABERTÜRK'ün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Marka olarak müthiş bir yerdeyiz zaten. Gazete olarak soruyorsanız yaz aylarında tiraj açısından Hürriyet'in ensesine yapışırız. İkinci gazete oluruz. Bu her iki gazeteyi de daha yukarı taşır. Bir yıl sonra yine benimle konuşursanız büyük bir ihtimalle 1. gazete olmuş oluruz.

UMUT TÜTÜNCÜ / AJANS HABERTÜRK