Fatih Altaylı, Bekir Coşkun’a karşı!..

Çocuklar gibi mızıldanmış bugün: “Bana ne, bana ne, bana ne… Seviyorum işte var mı diyeceğin?”

GAZETECİLER.COM

Fatih Altaylı, Bekir (Coşkun) ağabeyinin çok kızdığı “Göbeğini Kaşıyan Adam”ı sevmekte kararlı…
Çocuklar gibi mızıldanmış bugün: “Bana ne, bana ne, bana ne… Seviyorum işte var mı diyeceğin?”
Okuduğunuzda bakalım, Bekir Coşkun’a mı hak vereceksiniz yoksa Fatih Altaylı’ya mı?..

Kızmam, kızamam

"GÖBEĞİNİ kaşıyan adamları severim" dedim ya, tepki de geldi destek de.

Tepkilerin bir bölümünde şöyle deniyor: "Fatih Bey, haklısınız da ülke elden gidiyor. Rejim elden gidiyor. Laiklik ilkesi yavaş yavaş rafa kaldırılıyor. Her yerde kadrolaşma var. Yandaş olmayana yaşama hakkı bile tanınmayacak neredeyse. Sizin sevdiğiniz göbeğini kaşıyan adam bunun farkında mı?" I [emen söyleyeyim. Farkında değil. Sizin için önemli mi bilmiyorum ama (arkında da değil, umurunda da değil.

Bakın zaten yanılgınız da orada.

Oturduğunuz sırça köşkte sahip olduğunuz modern, Avrupalı yaşamda zannediyorsunuz ki, Türkiye'nin tamamı sizin gibi.

Değil işte. Anlamadığınız bu.

Bakın size net ve açık bir şey söyleyeyim.

Bütün bu iletişim olanaklarına rağmen, Türkiye'nin bütün bu gelişmiş görüntüsüne rağmen Türkiye'de öyle bir "çoğunluk" var ki, değil laikliğin elde gitmesi, padişahlık geri gelse umurunda olmaz. Niye olmaz biliyor musunuz?

Padişahlığın gitmesi de umurunda olmamıştı da ondan.

Türkiye'deki gelişmelerin hiçbiri onun hayatına dokunmamış.

Bizim Cumhuriyet'in kazanımları dediğimiz şeyler, ilkeler, onun hayatında bir değişiklik yapmamış.

1000 senedir, 100 senedir nasıl yaşıyorsa öyle yaşamış.

Modernleşme, çağdaşlaşma onun yaşamına sadece evde radyo, televizyon, buzdolabı; tarlada traktör olarak girmiş.

Kente göç etse de çok bir şey değişmemiş. Kentin kenarına köyünü kurmuş. Zenginleşse de bir şey fark etmemiş. Kentin içine taşınmış ama ayni kafayla, aynı kültürle.

Sadece karnı daha fazla veya daha az doymuş.

Karnı doyduğu sürece bir şey düşünmemiş.

Düşünmesi gerektiği de öğretilmemiş.

Hatta belki de tam aksine, düşünmüyor olması hoşa girmiş.

Zaten biraz düşününce kafasına binivermişler.

İçgüdüsel olarak düşünmemesi gerektiğini de anlamış.

Karnı doyarsa iyi demiş, doymazsa kötü.

Şimdi biz bu insanlara kızalım mı "göbeğini kaşıyor" diye.

Onlara düşünmeyi öğretmeyenlere, düşündüğü için kızanlara, Cumhuriyet'in kazanımları dediğimiz şeyi paylaştırmayanlara kızmayalım da, tüm bunlardan bihaber göbeğini kaşıyanlara mı kızalım.

Vallahi kızamam onlara, billahi kızamam. Haksızlık olur.

Kızacaksam, 80 sene boyunca onları bu halde bırakanlara kızarım.

Sonuca kızmam asla.

Sebebe kızarım.