Fatih Akbaba'nın Mehmet Akif Ersoy ile Anlaşabilmek kitabı çıktı
İletişimci ve aynı zamanda edebiyat alanında eğitim yapmış olan Fatih Akbaba'nın Mehmet Akif Ersoy’u anlamak ve O’nunla anlaşabilmek kitabı çıktı.
Mehmet Akif Ersoy, toplumun geçirdiği tüm değişimde
sancıyı yaşamış ve istikbale dair birleştirici çizgide hedef
belirlemiş önemli bir şahsiyet. Peki, O’nu ne kadar anlayabiliyor
ve O’nun idealini ne kadar paylaşabiliyoruz? Hatta O’nu ne kadar
tanıyoruz? Mehmet Akif yetiştirmek için
çocuklarımıza
yaklaşımımız nasıl? Bu açılardan konuşabilmek ve Akif’i
farklı şekilde tanımamız için bu kitap özel bir misyon
üstleniyor…
İletişimci ve aynı zamanda edebiyat alanında eğitim yapmış olan
Fatih Akbaba, Mehmet Akif Ersoy’u anlamak ve O’nunla anlaşabilmek
kitabının kapağında gayesini anlatmak için şöyle sesleniyor
okura:
“Hepimiz Mehmet Akif ismini biliriz ama kimdir, gerçekten neler
yaşamıştır yeterli seviyede bilgili ve Akif konusunda bilinçli
değiliz. Bu anlamda biz de, Türkiye’de İstiklal Marşının kabulünün
90., Akif’in vefatının 75. Seneyi devriyesi vesilesiyle 2011
yılının “Mehmet Akif Ersoy Yılı” ilan edildiğinde, bu konuda neler
yapabiliriz diye kendimize sorduk.
Bu sorunun cevabı ve Mehmet Akif’e karşı borçluluk hissiyatıyla
2011 yılından itibaren, “Mehmet Akif Ersoy ile Anlaşabilmek” için
yollara düştük. İşte bu yol hikâyesinin adıdır; “Mehmet Akif Ersoy
ile Anlaşabilmek”. Çünkü hep O’nun şiirleri okunuyor, Safahat’ına
göndermeler yapılıyor ama nedense
Akif gibi dertlenmek, Akif gibi konuşmak hatta yaşamak adına bir
kelam edilmiyordu.”
Mehmet Akif’i yazmak hakkında açıklamalar ile başlayan eser,
Akif’in çocukluğu ve nasıl bir mahallede yaşadığı ile ilerliyor.
Fatih Akbaba, Akif’in kızı ve torunları ile olan ilişkisini
aktarırken, Akif’in babasının nasıl çocuk yetiştirdiğinden de
bahsetmektedir.
‘Ey babalar, kızlarınızın saçını tarayın’ diye okura seslenen
yazarımız, bunu bir yaşanmışlıktan hareketle yani, Akif’in babası
müderris Mehmet Tahir Efendi’nin hem Akif hem de kızı Nuriye ile
olan baba-çocuk ilişkisi üzerine kurmuş. Akbaba’ya göre, Akif’in
babası Mehmet Tahir Efendi; “ben yoğunum, ben erkeğim, ben babayım!
Ne demek kahvaltı hazırlayıp çocuklara yedirmek!” dememişti.
Üstelik kendisi uyandırıp ellerini yüzlerini yıkamalarına yardımcı
olurdu.
Akif’e Göre Çocuk Eğitimi Mehmet Akif’in çocuk eğitimine dair
yaklaşımı ise kitapta ayrı bir bölümde ele alınmakta. Hocaların
çocuklara vurması ve ‘hocanın vurduğu yerde gül biter’ kavramına
bakışını Akbaba şöyle aktarmakta:
‘Mehmet Akif, öncelikle eğitimde aşırı disiplin kavramına karşıdır.
Rahmetli babasının bazı tutumlarını eleştirdiğini biliriz. Çocuk
eğitiminde Anadolu’da meşhur, “Hocanın vurduğu yerde gül biter!”
ifadesine bakın nasıl karşı çıkıyor:
-Hele dur tekmilleyeyim…
-Tekmille! Zaten eksik bir o kalmıştı: Hudâyî sille…
-Sanki dövsem ne yaparsın? Hocayız biz, döveriz… Gül biter aşk ile
vurduk mu?
-İnandım, câiz…
-Pek cılız çıktı bu “câiz”, demek imanın yok?
-Dayak “amentü”ye girdiyse, benim karnım tok, Gül değil, kıl bile
bitmez sopa altında!
-Hele!
-Öyle olsaydı, şu karşındaki yalçın kelle, Fark olunmazdı
Kızanlık’taki güllüklerden!
Mehmet Akif, Safahat’ta yer alan o meşhur Köse İmam karakterinin
ağzından, çocukların ve gençlerin mutlaka bir meslek sahibi
olmaları hususunda ciddi uyarılar ve tavsiyeler yapmaktadır.
Akif’in Oğluna Dair Fatih Akbaba, İstiklal Şairinin oğlunun
çöplükteki ölümüne değindiği bölümde ise ‘hakikaten biz Mehmet Akif
ile Anlaşabilmiş miyiz?’ diye soruyor:
“Hep dürüst ve mütevazı yaşamış bir insandı Mehmet Akif. Gösterişli
bir yaşam şöyle dursun, kılı kırk yaran ve milletin hakkı geçmesin
diye vicdan terazisini hep canlı tutandı. Çocuklarına çok zaman
ayıramadı. Ülkenin ve gençliğin sorunlarına koşturmaktan, millî
Mücadele’ye katkı vermekten kim bilir aklına bile gelmediği anlar
olurdu. İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in büyük oğlu Mehmet Emin
Ersoy (1908 - 1967) Tophane’deki çöplükte barındığı eski kamyonun
kasasında soğuktan ve açlıktan ölmüş, gazetelerde minicik haber
olmuştu.
Mehmet Akif, çocuklarını çok severdi. Emin’in yeri ayrıydı. Genelde
de hep yanındaydı. Ve elbette Mehmet Akif vefat edince Mehmet Emin
büyük bir boşluğa düşmüştü. Artık yaşamında hiçbir şey düzgün
gitmemeye başlayacaktı. Anne İsmet Hanım, zaten çok hastaydı. Ciddi
bir nefes darlığı problemi vardı. Ablaları ise kendi telaşelerine
kapılmış gidiyordu…”
Farklı kaynaklardan Mehmet Akif Ersoy’a dair bilgileri farklı bir
bakış açısı ile aktaran eser, Akif’in damadına ve kızına yazdığı
iki mektubu ile son bulmaktadır. Bu iki mektup Akif’in dünyaya ve
yaşama bakışını özetlemektedir.