Faruk Bildirici'nin İsmail Saymaz isyanı; Haberciyi linç etmek yerine...
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, cezaevinde infaz haberi nedeniyle eleştirilen İsmail Saymaz'a sahip çıktı..
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, cezaevinde infaz
haberi nedeniyle eleştirilen İsmail Saymaz'ın bir lince uğradığını
belirtirken haberinin çalındığını iddia eden Evrensel muhabiri
Cansu Pişkin'e de yanıt verdi.
Faruk Bildirici, cezaevinde linç edilerek öldürülen Ulaş
Yurdakul haberinin önce Evrensel'in internet sitesinde
yayınlandığını kabul ederek "Ancak bu haber aynı gün İsmail
Saymaz'a da gelmiş, arkadaşımız habere konu olan ses kayıtlarının
eline geçmesini beklemiş ve haberi daha detaylı yayınlatmıştır"
dedi.
Faruk Bildirici, bu haber nedeniyle İsmail Saymaz'ın sosyal medyada
linç edilmeye çalışıldığını, aslında böyle bir haberi
manşete taşıdığı için Hürriyet'in alkışlanması gerektiğini
savundu.
İşte Faruk Bildirici'nin bugünkü yazısından bir bölüm:
Haberciyi linç etmek yerine
İSMAİL Saymaz imzalı “Telefonda linç itirafı” manşeti, Ulaş
Yurdakul adlı mahkûmun cezaevinde dövülerek öldürülmesini konu
alıyordu.
Cinayeti işleyenin sekiz koğuş arkadaşının olduğu, mahkûmlardan
birinin annesiyle yaptığı telefon konuşmasındaki itirafı sayesinde
ortaya çıkmıştı.
Bu manşetin yayımlandığı 29 Aralık günü Evrensel gazetesi muhabiri Cansu Pişkin, “24 Aralık’ta aynı haber Evrensel’de çıktı. Habercilik etiği sizlere ömür”diye bir tweet attı. Pişkin, Hürriyet’in haberinde mahkûmun itirafının daha ayrıntılı yazılması dışında yeni bir şey olmadığını da öne sürdü.
Ardından başka isimlerin de suçlamaları üzerine İsmail Saymaz ile konuştum, konuyu inceledim. Haberin öyküsü, cezaevinde öldürülen Ulaş Yurdakul’un annesi ile avukatı Hakan Günaslan’ın, 23 Aralık’ta İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı yapmasıyla başlamış. Basın toplantısını dört gazeteci izlemiş, avukatın açıklamaları aynı gün Mezopotamya Ajansı, EHA ve Evrensel gazetesinin internet sitesinde yayımlanmış. Ertesi gün de Evrensel’de “Cezaevinde idare eliyle infaz iddiası” başlığıyla haber olmuş.
Avukat Hakan Günaslan, dosyayı aynı gün e-posta ile İsmail Saymaz’a da iletmiş. Dosyayı inceleyen Saymaz, “telefondaki itiraf” üzerinde yoğunlaşmış; haberi de ses kaydını bulduktan sonra yazmış.
Zaten iki gazetenin haberi arasındaki en önemli fark, bu ses kaydı konusunda.
Evrensel’in haberinde bu telefon konuşmasıyla ilgili olarak
avukatın açıklamasında yer alan bir cümlenin aktarılmasıyla
yetinilmiş. Hürriyet’te ise telefon konuşmasındaki itiraf haberin
odağında. Ayrıca ses kaydı bulunmuş ve konuşmanın deşifresinin
tümüne haberde yer verilmiş.
Kısacası, cezaevindeki linç olayı bir basın toplantısı. Pişkin’in özel haberi değil. O nedenle suçlaması da dayanaksız, haksız. Üstelik Hürriyet, dosyayı işleyerek, haberi daha farklı ve çarpıcı bir açıdan görmüş.
Cansu Pişkin’in ikinci iddiası, Ulaş Yurdakul’un “altını ıslattığı için öldürülmediği”. Bu konuyu da inceledim. Soruşturma dosyasında sekiz mahkûmun ifadesi yer alıyor. Bunlardan yedisi Yurdakul’un “Psikolojik sorunları olduğunu” ve “altını ıslattığını” söylüyor; sadece Mehmet Alkan adlı bir hükümlü, “uyku ilacı verildiği için altına işiyordu” diyor.
Cezaevindeki eziyetin Yurdakul’un “Batmanlı” olmasıyla ilgisi olduğuna dair yeterli veri yok. “Batmanlı” ve “terörist” sözcükleri sadece telefon konuşmasında geçiyor. Avukat Günaslan da Yurdakul’un psikolojik sorunları olduğunu, hastaneye sevkini istediklerini söylüyor. Bu verilere dayanarak, Yurdakul’un cezaevinde sürekli dövülmesinin bahanesinin “psikolojik sorunları” ve “altını ıslatması”olduğu söylenebilir; nitekim Hürriyet’in haberinde ve iç sayfadaki başlık ile spotlarda böyle aktarılmış. Keşke ilk sayfadaki spotta da sadece “altını ıslatması”öne çıkarılmasa ve “Hürriyet özel” logosu konulmasaydı.
Ama önemli olan, cezaevindeki dayak ve işkencenin, bir mahkûmun
görevlilerin bilgisi dahilinde linç edilmesinin gözler önüne
serilmesi. İnfaz koruma memurlarıyla ilgili takipsizlik kararının
kaldırılması ve cezaevine müfettiş gönderilmesi, bu haberin
başarısıdır. Saymaz’ı sosyal medyadan ağır ifadelerle
suçlayanların Hürriyet’in insan haklarıyla ilgili böyle bir haberi
manşete taşımasını, alkışlamalarını beklerdim. Ayrıca eleştirirken
gösterdikleri cömert tavrı, özeleştiri için göstermelerini
de...
Faruk Bildirici'nin yazısının tamamı için tıklayın