Faruk Bildirici'den Hürriyet'e sert eleştiri
Hürriyet okur temsilcisi Faruk Bildirici, 'Akdeniz güzelini yasa boğan ölüm' başlığıyla yayınlanan habere tepki gösterdi
Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, gazetesinin “Akdeniz güzelini yasa boğan ölüm!” başlığıyla yayımlanan haberine gelen tepkilerin haklı olduğunu söyledi.
Bildirici, "Her şeyden önce ölüm gibi üzücü bir olayı,
'güzel oyuncu' başlığıyla duyurmak, insani bir yaklaşım değil.
'Kadın odaklı habercilik' yapmayı hedefleyen, kadın haklarına
saygılı bir çizgi izleyen Hürriyet’e yakışmayan bir erkek dili bu.
Babıâli’nin ünlü 'kadın sattırır' anlayışının internete yansımış
hali. Daha önce de yazdım, hiç olmazsa böylesi acı olaylarda 'tık'
alma heyecanını bir nebze olsun dizginlemek gerek. Yoksa daha çok
üzeriz, çok da tepki alırız" ifadesini kullandı.
Faruk Bildirici'nin
"Jigolo kocalar ve IŞİD'e kaçan kızlar" başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
Maalesef gerektiği gibi incelemeden, sorgulamadan haber
alıntılamak 18 Ekim'de üzücü bir yanlışa yol açtı.
Okur eleştirilerinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha
kanıtlandı. İki hafta önce Gökhan Ateşoğlu adlı okurun eleştirisini
yayınlamıştım. Hürriyet internetin başka sitelerden alıntı
yapmasına karşı çıkıyordu:
“Biz Hürriyet interneti tercih ediyoruz, takip ediyoruz.
Fakat son zamanlarda diğer haber siteleri ya da gazetelerden
haberler, doğru mudur araştırılmadan alınıyor. Ben o gazete ve
sitelere çok itibar etsem onları okurum zaten.”
Okur çok haklı. Dijital mecrada hiçbir site kendi içeriğine,
kendi emeğine sahip çıkamıyor, herkes birbirinden alıntılayıp
duruyor. Haber sitelerinin sınırsız şekilde birbirlerinden alıntı
yapmaları bütün sitelerin birbirine benzemesi sonucunu doğuruyor.
Kontrol etmeden alıntı yapmak, yanlışların da taşınmasına yol
açıyor.
Hürriyet internet de dijital mecradaki bu akımdan uzak
kalamıyor. Başka gazete ve haber sitelerinden alıntılar
yapılıyor.
“Yeni evli kız kardeşlere jigolo koca şoku”, Akşam gazetesi
ve internet sitesinde yayınlanan bu haberde İzmir’de yaşandığı
dışında somut veri yoktu, daha ilk bakışta asparagas olduğu
izlenimi veriyordu.
Buna rağmen hurriyet.com.tr, oradan aldı ve yayına verdi bu
haberi. Hem de yüzleri buzlanmış türbanlı iki genç kızın göründüğü
fotoğrafla birlikte.
Haberin yayına verilmesinden kısa süre sonra sosyal
medyadan ve okurlardan tepkiler gelmeye başladı. “IŞİD’e mi
kaçtılar? Kocaları jigolo mu oldu? Bir karar verseniz” deniyordu
alaycı bir dille. Çünkü “Yeni evli kız kardeşlere jigolo koca şoku”
haberindeki iki genç kız fotoğrafı, Hürriyet internette 5 Kasım
2015’te yayınlanan “Yeni evli kız kardeşler IŞİD’e kaçtı” haberinde
de kullanılmıştı! Tek fark, orada yüzlerinin açık
olmasıydı.
Kısacası, Hürriyet’in bir yıl önce “IŞİD’e kaçan kız
kardeşler” haberinde yayınladığı fotoğraf, Akşam’ın “jigolo koca”
haberiyle yeniden Hürriyet’e gelmiş; fark edilmeden yeniden okurun
önüne sürülmüştü.
Sosyal medya, haber siteleri ve okurların tepkilerinin
ardından Akşam gazetesi bu “özel” haberini yayından kaldırdı.
“Jigolo koca” haberini oradan alıntılayan birçok site kaldırma
gereği duymadı. Hürriyet internet ise haberin altına bir düzeltme
notu ekledi:
“Haberin alıntı yapıldığı kaynakta yer aldığı için kullanılan
ilk fotoğrafın hatalı olduğu anlaşılarak yayından
kaldırılmıştır.”
“IŞİD’e kaçan kız kardeşler” ve “jigolo koca şokuna giren kız
kardeşler” haberinde aynı fotoğrafın kullanılması vakasının tüm
internet haberciliğine ders olmasını diliyorum.
İşleyen'in
yanıtı
Hürriyet Dijital İçerik Direktörü Ercüment İşleyen, “Jigolo
koca şokuna giren kız kardeşler” ve “Akdeniz güzelini yasa boğan
ölüm!” haberlerine yönelik okur eleştirilerini
değerlendirdi:
“Her iki örnekte de okur eleştirilerini haklı buluyorum.
Sadece, bu örneklerden yola çıkıp genelleme yapılmasına ve
hurriyet.com.tr’nin yayın çizgisinin bu ‘hatalar’ üzerinden
okunmasına karşı çıkıyorum.
Örnekleri haklı bulmanın yeterli olmadığını da biliyorum.
Tekrarlanmaması için gerekli önlemleri alıyoruz, uyarıları
yapıyoruz, tüm ekibimizin aynı prensipler bütününde buluşması için
çalışmalar yapıyoruz.
Eleştirilerden asla rahatsız olmayıp gelişimin dinamiğinde
merkeze oturttuğumun bilinmesini istiyorum.”
Ölümü kadınla
haberleştirmek
Canik Belediyespor Kadın Basketbol Takımı’nın başantrenörü
Mehmet Can Öztürk’ün yaşamını yitirmesi geçen haftanın üzücü
olaylarından biriydi. Öztürk’ün ölümü, 18 Ekim’de basılı gazetenin
birinci sayfasında “Acı haber maçta geldi”, spor sayfasında ise
“Hocalarını kaybettiler gözyaşlarına boğuldular” başlıklarıyla
duyuruldu. Sporcuların, yakınlarının acılarına saygılı, olayın
üzücü ve travmatik yanını dikkate alan başlıklardı.
Hurriyet.com.tr’de ise “Akdeniz güzelini yasa boğan ölüm!”
başlığı atıldı bu konudaki habere. Hırvat kadın basketbolcu
Antonija Misura Sandric’in takımdan bir arkadaşına sarılmış
ağlarken göründüğü bir fotoğrafın üzerine yazılmıştı bu
başlık.
İlk tepki, Canik Belediyespor’dan geldi. “Türk basketbolunun
çok değerli bir antrenörü vefat ediyor. Sizin attığınız başlığa
bak. Edep ya hu!” tweet’i atıldı kulübün adresinden. Canik Belediye
Başkanı Osman Genç de “Bu nasıl habercilik anlayışı” diye yazdı.
Ardından sosyal medya ve okurlardan çok sayıda tepki
geldi.
Ne yazık ki, eleştiriler son derece haklı. Her şeyden önce
ölüm gibi üzücü bir olayı, “güzel oyuncu” başlığıyla duyurmak,
insani bir yaklaşım değil. “Kadın odaklı habercilik” yapmayı
hedefleyen, kadın haklarına saygılı bir çizgi izleyen Hürriyet’e
yakışmayan bir erkek dili bu. Babıâli’nin ünlü “kadın sattırır”
anlayışının internete yansımış hali.
Daha önce de yazdım, hiç olmazsa böylesi acı olaylarda “tık”
alma heyecanını bir nebze olsun dizginlemek gerek.
Yoksa daha çok üzeriz, çok da tepki
alırız.