Gelelim 15 Temmuz darbe girişiminin gazeteciliğe etkilerine.
Medya ortamındaki mevcut sorunların 15 Temmuz 2016 sonrasında
arttığını söyleyebiliriz. Özgürlük ve demokrasi sorunu çok daha
yoğunlaştı. Hiçbir gerekçe gösterilmeden kararnamelerle alternatif
ve bağımsız kimi medya kuruluşlarının kapısına kilit vuruldu.
Emniyet ve adliye binaları gazetecilerin günlük uğrak noktaları
haline geldi.
Gözaltına alınan ya da tutuklanan gazetecilerin çetelesini
tutmak, meslek örgütlerinin en önemli uğraşı alanı oldu. Çağdaş
Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi’nin hazırladığı ve 15 Temmuz
2016-15 Temmuz 2017 tarihlerini kapsayan“Medya
raporu”ndaki sayısal veriler şöyle:
“318 basın mensubu gözaltına alındı. 103 basın mensubu
tutuklandı. 18 gazeteci hedef gösterildi ya da darp edildi. 1
gazeteci hayatını kaybetti. 2 haber sitesi kapatıldı. 25 haber
sitesine erişim engeli getirildi. 147 medya kurumu kapatıldı. 1404
basın mensubu işinden oldu. 32 parlamento kartı, 624 basın kartı
iptal edildi. 4 yabancı basın mensubu sınır dışı
edildi.”
Üç gün önce yayınlanan yeni bir kararnameyle kapatılan medya
kuruluşlarına Dihaber ajansı, Gazete Şujin ve Rojeva Medya gazetesi
de eklendi. Hapiste olan gazeteci sayısı da her geçen gün artarak
160’ın üzerinde çıktı. Ne yazık ki, bu ağır tablonun
sorumlularından biri de iktidar yanlısı bazı medya kuruluşları. Bu
yayın organları gazetecileri hedef gösteriyor, bağımsız ve
eleştirel medyayı“haberleriyle” yargılıyor.
Medyaya yönelik baskının artmasına katkıda bulunuyor, çoksesliliğe
engel oluşturuyorlar.
Bu durum da gösteriyor ki, darbeye karşı çıkmak yetmez,
gazeteciler, demokrasi ve özgürlüklere koşulsuz sahip çıkmalı.
Basın özgürlüğünü ve halkın haber alma hakkını savunmak medyanın
ortak paydası olmalı. Gazeteciliğin, 15 Temmuz felaketi ve sonraki
uygulamaların getirdiği noktadan tek çıkış yolu bu.