Eyüp Can, İmralı'da olan biteni anlattı...
Ece Üner'e konuk olan Eyüp Can, "İmralı üzerinden yürüyen çözüm sürecinin neresindeyiz nereye yürüyoruz?" sorusuna yanıt verdi.
İmralı'ya giden ikinci BDP heyetiyle yeniden hareketlenen çözüm sürecinin en çok atlatma haber yapan ismi olan Eyüp Can önce NTV sonra da Habertürk ekranlarında olan bitenin perde arkasını anlattı.
Ece Üner'in hazırladığı Akşam Raporu'na konuk olan Radikal gazetesi yayın yönetmeni Eyüp Can, süreci canlı yayında değerlendirdi.
PROVAKASYON OLMAZSA 21 MART'TA ATEŞKES ÇAĞRISI GELEBİLİR
Gazetesindeki köşesinde sürece dair çarpıcı kulisler paylaşan Eyüp Can, "İmralı üzerinden yürüyen çözüm sürecinin neresindeyiz nereye yürüyoruz?" sorusuna yanıt verdi. Sürecin nasıl devam edeceği ve İmrlaı'da görüşmelerin içeriğine dair iddialı yorumlar yapan Eyüp Can, PKK yönetiminin Öcalan'a karşı çıkmayacağını, Kürt cephesinin sürecin tarihi niteliğini kavradığını söyledi. Can “21 Mart’ta bir provokasyon olmazsa ateşkes çağrısı gelebilir” diyerek umut verdi...
MEKTUPLARI MUHATTAPLARINA DEVLET İLETECEK
O mektuplar orada ve hazırdı ama heyete verilmedi. Mektupları ilgili yerlere devlet iletecek. Taslak denilen metin de mektup değil. Bu süre. kamuoyuna duyurulmadan önce başlamıştı zaten. İmralı'ya giden ilk BDP heyetine karşı Öcalanbir çözüm iradesi göstermişi elini taşın altına sokacağını söylemişti. İki taraf da ne olduğunu biliyor şifaen. Bu mektuplarla bir resmiyet kazanacak süreç. Mektuplardan sonra PKK'dan ateşkes açıklaması gelecek. Adım adım süreç işliyor.
ÖCALAN'A KARŞI ÇIKAN OLURSA MARJİNALLEŞİR
PKK'nın içinde bazı farklı düşünceler olsa da oturup kendi aralarında ilk mesajı günlerce tartıştılar. Sonrasında da Öcalan'a şu mesajı gönderdiler. PKK silah bırakmaya çok istekli değil. Bunun için de güvenlik başta olmak üzere kendilerince bir çok sebep saydılar. Öcalan ise sürece inandığını ve bir yol haritası göndereceğini söyledi. PKK içinde bu sürece inanmayan insanlar var ve olmaya devam edecek. Öcalan eğer PKK'ya sınır dışına çekil derse o noktada PKK yönetimi oturacak ve ya kollektif hareket edecek ya da etmeyenler ayrılacak. Eğer PKK sınır dışına çıkma kararı gelirse PKK içindeki aykırı gruplar marjinalleşecektir. Birileri biz silahlı mücadeleye devam edeceğiz diye ayrılabilir ama Öcalan'ın iradesi tam bir yetkiye dahip örgüt açısından.
ÖCALAN'IN ÇAĞRISINDAN SONRA KANDİL ESİRLERİ BIRAKACAK
Öcalan bir temenni ve tavsiye gibi ifade etti. Onların sağlığı dedi, ailelerine kavuşmalarını temenni etti. Böyle bir adım kamuoyunda büyük bir olumlu hava oluşturacak, güven verici bir adım olacaktır. Bu insanları bırakarak işe başlayabilir Kandil. Ben Öcalan'ın bu çağrısından sonra böyle bir adım atılacağını düşünüyorum.
PROVAKASYONLARA KARŞI BİR DİRENÇ OLUŞTU
Türkiye sınırlarını aşmış bölgesel bir sorundan söz ediyoruz. O nedenle gerçekçi olmak gerekiyor. Allah göstermesin bir bomba patlar ve bütün iklim değişir. Paris'te olanları gördük. Ama bu tür provakasyonlara karşı da bir direnç oluşmuş durumda. Çünkü insanlar bıktı artık. Türk de Kürt de akan kanın bitmesini istiyor. Bir momentum da yakalanmış durumda. Bakış açısı değiştiği için yeni bir süreç var. İran mesela bu süreçten rahatsızdır. Resmi olarak böyle açıklamaz ama PKK'nın Türkiye üzerindeki baskısını zevlke izliyor. Böyle ülkeler var ama var diye biz bir şey yapmayacak mıyız?
PKK-BDP CEPHESİ DİKKATLİ BİR DİL KULLANIYOR
Öcalan daçok tedirgin. Kendisini ziyaret eden BDP heyetine çok dikkatli olun, dilinize dikkat edin, bu süreç provakasyonlara açık diye duyarılık çağrısı yapıyor. Bu temkinlilik hali iyi bir şey. Ama bu sürecin de işlemesi gerekiyor. Demirtaş da dikkatli bir dil kullanıyor. Hem kendisi kullanıyor hem de sürecin bütün tarafları hassas davranıyor. Demek ki bu süreç onlar açısından tarihi olarak görülmeye başlandı. Ya bu adımlar atılacak ya da hepimiz büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağız.
BU ÇÖZÜM SÜRECİNDE ANADİLDE EĞİTİM YOK!
Sınır dışına çekilmenin kesin bir tarihi yok. Anadilde eğitim siyasi değil pedogojik bir mesele. Ama bunun bir alt yapısını hazırlamak gerekiyor. Türkiye'in resmi dili Türkçe ama insanların kendi ana dillerini öğrenmeleri bizi bölmez, bizi geliştirir. Bunlar birliğimizi bozacak şeyler değil. Bu süreçte anadilde eğitim yok. Sadece anadilde eğitimin önündeki engeller kalkacak. Eğer Türkiye o olgunluğu yakalarsa bu gündeme gelebilir.
ÖCALAN "AF YA DA EV HAPSİ TARTIŞMASI BENİM İÇİN ONURSUZLUKTUR" DEDİ
Genel af konusu şehit ailelerini üzüyor doğal olarak. Zaten PKK ve Öcalan da "af" kavramını kabül etmiyor. "Biz suç işlemedik ki edilelim" diyorlar. Hatta Öcalan, kendi durumu için "af ya da ev hapsini tartışmak benim için onursuzluktur" diyor. Burada önemli olan çözüm sürecidir. Bu süreç ilerledikçe herkes özgürleşecek.
EYÜP CAN'IN NTV EKRANLARINDAKİ YORUMLARI İÇİN SONRAKİ SAYFADA...
[page_end]
Can, Kürt sorununun çözümünü hedefleyen İmralı sürecini NTV’nin canlı yayınında da değerlendirdi.
Eyüp Can, özetle şunları söyledi:
“Bugüne kadar olan görüşmeler ilk basamağa çıkışın hazırlığıydı. Hafta sonu ikinci görüşme yapıldı. O görüşme de hâlâ hazırlık aşamasıydı. Esas birinci adım, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yapacağı çatışmasızlık ve ateşkes çağrısı. Bu çağrıyı, Nevruz’da kendisini ziyaret eden heyete söyledi. O görüşmelerde Öcalan’ı bu meseleye nasıl baktığını ve nasıl çözmek istediğine dair notlar var. Heyet o notları aldı. Öcalan’ın yazdığı üç mektup var. Bu mektuplar heyete verilmedi, gösterilmedi de... Devlet yetkilileri aracılığıyla adreslere ulaştırılacak. O mektuplar BDP’ye, Kandil’e ve PKK’nın Avrupa kanadına.
Öcalan mektuplarda barış sürecinin nasıl olacağını, dolayısıyla silahların bırakılmasıyla nihai hedef olarak sonuçlanacak süreci nasıl bir yol haritasıyla götüreceğini anlatıyor. Muhtemelen iki hafta sonra o heyet bir daha gidecek. ‘Cevaplar bunlardır’ diyecek, Öcalan o çağrıyı yapacak. Başbakan da ‘Bizim için esas süreç PKK, sınır dışına çıkınca başlayacak’ diyor. Hakikatten PKK ülke sınırları dışına çıkmadan barış sürecinden tam olarak bahsetmek mümkün değil.Baharla birlikte Kandil’in arzusu ya da arzusu dışında saldırılar çatışmalar söz konusu olabilir. Öyle bir eylemde bütün bu konuşmalar çıkmaz sokağa girebilir. Bu kez işi karşılıklı adımlarla bir yere getirme çabası var. O adımlar doğru atılırsa Mayıs-Haziran gibi çağrının hemen akabinde PKK o hazırlığın içine girecek. Başbakan, ‘Eğer sen geri çekilirsen, ben operasyonları durdururum’ dedi. Abdullah Öcalan’ın çağrısı PKK’ya dönük olacak ama PKK bu çağrıya ‘tamam’ dediği andan itibaren operasyonlar fiilen sürmez.
Türkiye'nin operasyonlarını durdurması PKK’nın militanlarını Türkiye sınırından çekerse söz konusu olur. Çekmek yerine PKK, Irak sınırından örgüt üyelerini Türkiye sınırına sokmaya çalışırsa o zaman Türkiye operasyonları durdurmaz. Geçmişte birçok çözüm denemesi oldu ve çok acı tecrübeler bıraktı. O yüzden çok daha dikkatli götürüyorlar.
Kürtlere biz hep bölünme korkusuyla baktık. Bu süreçte Türkiye'yi büyütecek bir unsur olarak bakılmaya başlandı. Bölgemizde bir Kürt havzası oluşuyor bu havzada buna liderlik edecek bunu doğru biçimde yönetecek olan Türkiye. Irak’ta şu anda bağımsızlığa doğru giden bir süreç var.
Mesud Barzani, dönüp İran’a bakmıyor. Türkiye'ye ‘Bana destek olur musun?’ diye bakıyor. Suriye’de Esad yıkıldıktan sonra nasıl bir süreç yaşanacak? Hem kendi içinde demokratikleşme sürecini tamamlarsa hem de PKK’yı silahsızlandırırsa o zaman Türkiye'nin bölgedeki gücü çok daha artıyor.
Öcalan’ın pozisyonu da yeni. Geçen yıl Eylül ayında Başbakan’a bir mektup yazdı. Öcalan, Suriye’deki bu Kürtlerinde durumunu dikkate alarak elini taşın altına sokmak istediğini ve bu savaşın PKK’nın silah bırakmasıyla sonuçlanacak süreçte çözüm iradesini ortaya koyacağını söyledi.
Öcalan çok net biçimde ‘silah dönemi artık bitti’ diyor. PKK ‘bağımsız devlet’ amacını uzun zaman sonra terk etti. ‘Türkiye tam demokratikleştikçe Kürtler bölgenin en önemli unsuru haline gelecek’ diye baktığı için demokratik özerklikten de vazgeçti. En çok konuşulan şey, af ve ev hapsi. Kandil, Öcalan’ın durumunu koz olarak kullanmak istedi. Bu mesajı da Öcalan’a ilettiler. ‘Benim için affı da, ev hapsini de konuşmak onursuzluktur’ diye çok net bir tavır ortaya koydu. ‘Esas mesele, Türkiye'nin demokratikleşmesidir; siz buna kafayı yorun’ diyor.
Şu anda iş resmi yazışmalar üzerinden gidiyor ama bu yazışmalardan önce nabızlar tutuldu. Kandil silahlı mücadeleden neden vazgeçilmemesi gerektiğini Öcalan’a iletti. Onlar çok vazgeçmekten yana değiller. Öcalan, onlara silahlı mücadele döneminin niye bittiğini anlattı. Onun nihayetinde resmi mektuplar yazılacak. Kandil’in verdiği mesajda, neden olmaması gerektiği söyleniyor ama en altında da ‘önderlik’ deniyor. Bizim adımıza tam yetkilidir… Dolayısıyla Öcalan cevabı aldıktan sonra, 21 Mart’ta provokasyon olmazsa Türkiye tarihi fırsatın eşiğinde gelebilir, ateşkes çağrısı gelebilir.”