Eynesil'de yaşananlar bambaşka! Hükûmet yanlısı bir gazeteci bunları yapsaydı ne olurdu?
Rabia Naz olayı... Herkes merakla bekliyor yapılan çalışmaların sonucunu... Cem Küçük'te bu konuya değindi köşesinde ve olayı saptıranlara seslendi.
Türkiye yazarı Cem Küçük, Rabia Naz olayı ile ilgili Eynesil'de son yaşananları yazdı. Muhalif gazetecilerin derdinin Rabia Naz olayını aydınlatmak değil bu olay üzerinden hükûmete, Başkan Erdoğan’a ve İçişleri Bakanı Soylu’ya küfretmek olduğunu söyleyen Küçük, "Hükûmet yanlısı bir gazeteci kendisini meclis komisyonundan bir vekilin danışmanı gibi gösterse ve yukarıda anlattıklarımı yapsa ne olurdu? " diye sordu.
Küçük, Rabiz Naz olayı üzerinden devlete düşmanlık edenlerin hukuken gereken cevapları alacağını belirtti.
Hükûmet yanlısı bir gazeteci bunları yapsaydı?
Rabia Naz olayı ile ilgili görüşlerim malum. Buralarda, sosyal
medyada çok yazdım. Hâlâ da görüşlerimin arkasındayım. Kaldı
ki Türkiye bu olayı benden öğrendi. Muhalif gazetecilerin derdi ise
Rabia Naz olayını aydınlatmak değil, bu olay üzerinden hükûmete,
Başkan Erdoğan’a ve İçişleri Bakanı Soylu’ya küfretmek.
Eynesil’de en son yaşanan olay sözde muhalif gazetecilerin ne kadar
ahlaksız ve yalancı olduğunun en net kanıtı oldu. TBMM Araştırma
Komisyonu Eynesil’e gelmiş, araştırmalarını yapıyor, herkesi
dinliyor. Çalışmalar daha bitmemiş ama muhalifler kendi başlarına
yalanlara başvurarak olayı saptırıyorlar.
Bakın son olay nasıl oldu. Perşembe sabah 5 ya da 6’ydı, Şaban
Vatan beni aradı, peşinden mesaj attı. “Polisler
gözaltına alıyor beni” dedi. Ben de Süleyman Bey'i aradım.
Saat tam 6.05’ti. Sağ olsun Sayın Soylu hemen çıktı. Sabahın
altısında hangi devlet yetkilisine ulaşılır, bu da göz ardı
edilmesin. Bakan Bey bakalım dedi.
Meğer olay bambaşkaymış. 13 Kasım’da sözde gazeteci Canan
Coşkun olayı gördüğünü iddia eden Mürsel Küçükal’ın evine
geliyor. Meclis Araştırma Komisyonu’daki bir vekilin yardımcısı
olduğunu ve olay günü yaşananları canlandırmasını istediklerini
söylüyor. Böyle yalan olur mu? Akşam vakti gelip insanları evinden
aldırıyor.
Yolda giderken de Canan Coşkun, Mürsel Küçükal’a komisyondan
olduğunu, ifadesinde çelişkiler bulunduğunu söylüyor ve kendisini
âdeta bir devlet yetkilisi gibi gösteriyor. Yanındaki Kazım
Kızıl’la beraber her şeyi de kameraya çekiyorlar. Aslında
Canan Coşkun ve Kazım Kızıl’ın yaptığı Mürsel Küçükal’ı korkutmak,
şantaj yapmak, kasten yaralamak ve hürriyetinden yoksun
bırakmak.
Hükûmet yanlısı bir gazeteci kendisini meclis komisyonundan bir
vekilin danışmanı gibi gösterse ve yukarıda anlattıklarımı yapsa ne
olurdu? Canan Coşkun ve Kazım Kızıl bir de utanmadan basına yanlış
konuşuyorlar. Muhalif gazeteciler de her zamanki yalanlarına
başvurmaktan zerre miskal utanmıyorlar.
Bir sözüm de Şaban Vatan’a. Kendisiyle bu son yaşanan olaydan sonra
konuştum. Özellikle Süleyman Soylu gibi Türk tarihinin en iyi
İçişleri Bakanı'ndan birine söylediği sözlerin yenilir yutulur
olmadığını, Soylu’nun bunları acına verdiğini ve kendisini PKK’lı,
FETÖ’cü, DHKP-C’li gazetecilere kullandırtmaması gerektiğini
söyledim.
Çünkü bu iş artık olayın çözülmesinden ziyade devlete düşmanlığa
döndü. Eynesil’de de genel hava şu an Şaban Vatan’ın
aleyhine. Şu bilinsin, Soylu, Rabia Naz kızımızla ilgili gelen
her bilgiyi değerlendiriyor. Olayı birçok açıdan inceletmeye
devam ediyor. Ben Sayın Bakanımıza kendi açımdan bu olayın intihar
olamayacağını anlattım.
Burada yapılacak şey sabretmek ve devlet kurumlarımızın
çalışmalarını, bir de tabii TBMM Komisyonu'nun raporunu
yayınlamasını beklemektir. Komisyondaki vekiller aldığım bilgiye
göre intiharın inandırıcı olmadığına ikna olmuşlar. O yüzden
devletimizin ve Meclis'in çalışmalarını bitirmesini bekleyelim.
Rabia Naz kızımız üzerinden devlete düşmanlık edenler bundan sonra
da hukuken gereken cevapları alacaklar.