Evet... Fethullah Gülen'i seviyorum ama...

Tanrı'nın sadece yaratmakla kalmayıp, yarattığı dünyaya ve üzerinde var ettiği insanların her şeylerine müdahale ettiğine inanıyor muyum?..

ADNAN BERK OKAN

Peşin peşin söyleyeyim:
Fethullah Gülenci değilim ama O'nun din ve hoşgörü anlayışına saygı ve sempati duyuyorum...
Yani kimilerinizin iddia ettiği gibi asla bir Ateist olamam...
Allah'a ve gönderdiği peygambere, kitaba inanılması gerektiğine inanırım...
Ama...
Bilim adına o kadar çok tartışılacak şey varken; evrenin ve içindeki dünyanın ve onun da içindeki ilk insanın (Adem) Allah tarafından yaratıldığı görüşünü hiç kimseyle tartışmam...
Ateistler gibi sadece ölçülüp gözlemlenebilen evrene değil, ahrete de inanırım...
Ama sadece inanırım...
O konuda ise sadece bilim insanlarıyla tartışırım, din adamlarıyla değil...
O tartışmam da "İnanç" değil "teknik" seviyede olur...

Ateistler ise bu konularda referans olarak sadece bilimin açıklamalarıyla yetinirler...
Bilimin açıklamalarının doğru olduğuna inanırlar...
Ben daha farklıyım...
Ben metafizik inançları reddetmem...
Ama bilimden de asla vazgeçmem...
Dini inançlarım benimle inandığım Allah arasındadır, hiç kimseye o bölgeye giriş izni vermem...

Peki Teist miyim?..
Yani, Tanrı'nın sadece yaratmakla kalmayıp, yarattığı dünyaya ve üzerinde var ettiği insanların her şeylerine müdahale ettiğine inanıyor muyum?..
Ve hatta bazen, gösterdiği yoldan çıkan kullarını doğru yola döndürmek için fırtına, deprem, sel felâketleri gönderdiğine, bazen de sözünü dinledikleri, ibadet yaptıkları için bol bereket, ölçülü yağmurlar, göller, nehirler, denizler, ormanlarla ödüllendirildiğine imanım var mı?..

Bu tanımlama çerçevesinde ben tam olarak "Teist" olduğumu da söyleyemem...
Çünkü...
Ne felâketlerin Allah tarafından cezalandırılma, ne de bol bereket veya servetle taltif edilmenin ödüllendirilme olduğunu düşünüyorum...
Felâketler doğal olaylardır ve kendilerini tekrar ederler...
İnsanoğlu her yıl düzenli yağmur yağan bir bölgede ormanı yok etmişse önce sel felâketleriyle sonra da kuraklıkla karşılaşılacağı kaçınılmazdır...
Bolluk, bereket ise öncelikle çok çalışma, sebat etme, şartları doğru değerlendirme ve doğru yer, doğru zaman, doğru dostlar seçebilme yeteneğinin sonucudur...

Peki, Ateizm "dinsizlik" midir?..
Bu soruya bir başka soruyla cevap verebilirim:
Budizm de bir "Din" olarak kabul edilir, "Tanrısı yoktur"...
Peki, "Tanrıtanımaz" bir Budist'e "dinsiz" diyebilir misiniz?..
Hayret mi?..
Yok canım; dinle, tanrıya inanma veya inanmamanın aynı şeyler olmadığını hatırlatmak istedim sadece...
Hâsılı...
Her Tanrıtanımaz "Dinsiz" olmayacağı gibi "her dinsizin" de "tanrıtanımaz" olduğunu iddia edemeyiz...
Hem bana ne?..
İnanan da inanmayan da kendine...

Ve geleyim Deizm'e...
Deistler, Tanrı'nın "Yaratıcı" ama müdahaleci olmadığına inanır...
Onlara göre evreni yaratan Tanrı her şeyi kendi haline bırakmıştır...
Ne peygamber göndermiştir, ne din, ne de kitap...
Bütün bunlar, Yaratıcının temiz adını istismar ederek dünyayı ve zavallı insanlığı kendi çıkarları için kullanmak isteyenlerin birer uydurmasıdır...

Ve ben bu tarife "kısmen" de olsa pek uyarım...
Ama...
Yukarıda da belirttiğim gibi; peygamber ve kitap konusunda Deistlerden ayrılırım...
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)'nın Allah'ın elçisi olduğuna inanılması gerektiğine inanırım...
Ancak...
Ona gönderilen vahiylerin sonradan sünnetlerle ve hadislerle herc-ü merc edildiğine de inanırım...

Allah, Musa'dan sonra niçin İsa'yı gönderdi?..
Tevrat değiştirildiği, Musa'nın hayat hikâyesine dönüştürüldüğü için...
Hz. Muhammed ve Kur'an niçin gönderildi peki?..
O da İsa sünnetleştirildiği; İncil, bir hayat hikâyesine dönüştürüldüğü için gönderildi...
Ama din değiştirmiş Papazlar (Musevilikten, Hıristiyanlığa geçmiş hahamlar) İncil'i nasıl perişan edip bir öykü kitabı haline getirmişlerse; din değiştirmiş İmamlar da (Hıristiyan veya Musevi iken Müslüman olmuş papaz ya da hahamlar) Kur'an'ı, sünnet ve hadislerle değiştirmeyi başarmışlardır...
Hem de içinden tek bir harf bile silmeden başarmışlardır bunu...

Yani ey sevgili yorumcu kardeşlerim;
Ben, altı bin küsur ayet (ortak görüş yok) gönderen Allah'ın Kur'an'ı ile yetinmeyip bunu 2 milyon 250 bin hadisle güçlendirmeye çalışan din tacirlerine bozuluyorum...
"El insaf" diyor ve soruyorum:
Sadece 23 yıl peygamberlik yapan Hz. Muhammed'in bu kadar çok hadisi söylemiş olabileceğine gerçekten de inanıyor musunuz?..
Hayır yani...
Sevgili peygamberimiz 24 saat hiç uyumadan konuşsa yine de 2 milyon 250 bin hadisi 23 yıla sığdıramazdı...

Pekiiii...
Minberde Allah'ı anlatırken, "Ne yer, ne içer, ne yerdedir, ne göktedir" diye tanımlayan hocaya, "Yok diyeceksin ama dilin varmıyor" diyerek Tanrının varlığını da yokluğunu da inkâr etmeyen Bektaşi dedesi gibi Agnostik miyim?..
Asla...

Ey beni "dinsizlik, Allahsızlık ve kafirlikle" suçlayan okur milleti!..
Ben din konusunda işte böyle biriyim...
İsterseniz bu konuda daha detaylı tartışırız ama şu anda gazeteci milletiyle uğraşmaktayım...
Vaktim az yani...

adnanberkokan@gmail.com