Etyen Mahcupyan

Zaman

Dilimde tüy bitti ama olsun...
Bir kere daha yazıyorum şuraya:
Hiçbir taraftan değilim...
Ne Hükümete yandaşım...
Ne Cemaatle kardaşım...
Ama...
Taraflara "düşman" da değilim...
65 yıla yaklaşan ömrü hayatımda elde ettiğim bilgi, deneyim ve vicdanıma göre yazıyorum, yazacağım...
17 Aralık'ta ayakkabı kutuları içinde dolarlar ortalığa saçıldığında, üç bakanın evlatları gözaltına alınıp, ikisinin oğlu cezaevine atıldığında...
Dört Bakan istifa ettirildiğinde de yazdım ve halen o görüşteyim:
Bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonları Ak Parti'ye oy veren seçmenleri çok da olumsuz etkilemedi...
Hatta en son genel seçimlerde Ak Parti'ye oy veren her iki kişiden biri yarın genel seçim olsa büyük ihtimalle yine Ak Parti için kullanacak oyunu...
Ama...
Bütün bunlar genel seçmen tercihlerini doğru okuduğumu gösteriyor, Ak Parti'nin icraatlarını desteklediğimi değil...
Yani...
Ben temennilerimi değil tespitlerimi yazdım o gün...
Hatta muhalefet partilerine, "kendinizi kandırmayın; işi sıkı tutun" bile dedim...
Etyen Mahcupyan da bugünkü Zaman'da "Kavga ortasında basit sorular" başlığı altında yayımlanan makalesinde benim yaklaşık kırk gün önce yazdıklarımı tekrarlıyor...
Hükümet'in oy kaybetmediğini ama Cemaat'in kamuoyu nezdinde çok şey kaybettiğini anlatıyor...
Bakın nasıl:

TOPLUM HÜKÜMETİN YANLIŞINI BİLMESİNE RAĞMEN DESTEK VERMEKTE
Hizmet Hareketi, bu denklemde avantajlı olmayan taraf… Hükümet yönetimsel gücünü kullanarak ve geleceğe matuf hayallere hitap ederek daha etkili bir ikna yeteneği üretmiş durumda. Bu pozisyonun altının boş olduğu, açıkça yalan söylendiği öne sürülebilir ve gerçekten de haklı olduğunuz örnekler vardır. Ama bunlar görüldüğü gibi toplumsal algıyı değiştirmiyor. O halde bu algının zeminini daha iyi araştırmak gerek. Toplumun duyarsız, cahil veya aptal olduğunu herhalde söyleyecek değiliz. AKP’nin odağında olduğu İslamcı bir fanatizmin tuzağına düşüldüğünü öne sürmek de gülünç olur. Açıktır ki toplum, hükümetin yanlışlarını ve eksiklerini bilmesine rağmen ona destek vermekte. Bu durumda soru belki de tersten sorulmalı:
HİZMET NASIL ALGILANMAYA BAŞLANDI?
Acaba toplum Hizmet Hareketi’ni bu olayla birlikte nasıl algılamaya başladı? Eğer cevap istenildiği gibi değilse, acaba Hizmet Hareketi bu algıyı değiştirmek için ne yapabilir? Bu noktada ikinci gözleme geçersek, eğer söz konusu durum Hizmet Hareketi’nin İslami kitle dışında koalisyonlar yaptığı algısına neden oluyor ve hükümet de bunu kendi lehine kullanıyorsa, nasıl bir duruş böyle bir algıya set çekebilir? 

Aynen katılıyorum...
Ve...
Bana fikrî destek verdiği değil, doğruları yazdığı için Etyen Mahcupyan'ı "Günün Köşe Yazarı" seçiyorum...