Ertuğrul Özkök'ün eli havada mı kaldı?

Şimdi anlatacağım duygular yüzünden kendimden utanmalı mıyım? Yoksa bu duyguyu bana verenler mi utanmalı...

GAZETECİLER.COM

Ertuğrul Özkök, başörtülü (CHP'liere göre türbanlı) yazarlarımızdan Sibel Eraslan'ın kendisini ziyaretini ve yeni kitabını takdim edişini anlatıyor bugün...
Eraslan odasına girmeden önce "acaba elimi uzatsam mı uzatmasam mı?" diye düşündüğünü itiraf ediyor...
Hem de o na kadar uzattığı hiç bir el havada kalmamış olmasına ve Sibel Eraslan'ın erkek eli sıkmamak gibi bir kompleksi olmadığını bildiği halde öyle düşündüğü için kendine ve bir türlü sona ermeyen önyargılarına kızıyor...
Halbuki Özkök gibi bir centilmen, kadın elini uzatmadan erkeğin elini uzatmaması gerektiğini bilir... Bilmeli...
Yani "test" gereksiz...
Eraslan elini uzatırsa uzatmalı, uzatmazsa oturması için buyur etmeliydi...
Ama...
Yazısının sonuna kadar, Sibel Eraslan'a elini uzatıp uzatmadığını ya da Eraslan'ın bir hanımefendi olarak önce elini verip vermediğini belirtmiyor...
Polis romanı gibi, "tokalaşıp tokalaşmadığımıza siza karar verin" diyor adeta...
Bakın nasıl...

Elim havada kalacak mı

KARAR sizin.
Şimdi anlatacağım duygular yüzünden kendimden utanmalı mıyım?
Yoksa bu duyguyu bana verenler mi utanmalı...
* * *
Üç hafta önce Vakit Gazetesi yazarı Sibel Eraslan, yeni kitabını getirdi.
Kapıdan girerken bir tereddüt geçirdim.
Elimi uzatmalı mıyım, yoksa bir yolunu bulup geçiştirmeli miyim?
Çok iyi biliyordum ki, Sibel’in hiç böyle bir meselesi yok.
Dahası bugüne kadar hiçbir türbanlı kadın elimi havada bırakmadı.
Öyleyse bunca yıla, bunca karşılaşmaya, bunca tecrübeye rağmen niye hâlâ böyle bir tereddüt geçiriyorum?
Hiç kuşkusuz Allah’ın belası önyargılarım yüzünden.
Ama sadece bu değil.
Kabul edelim ki, şöyle veya böyle, bazı insanlara “bu duygu” verildi.
Kabul edelim ki, bazı insanların eli havada kaldı ve kalmaya devam ediyor.
Ve yine kabul edelim ki, seyrek de olsa, “münferit vaka” da kabul edilse, bu uç örnekler, hafızamıza derin izler bırakıyor.
Yani, “dini simgelerle” meselemizi halletmek o kadar kolay değil.
* * *
Şimdi türban meselesini çözmeye çalışıyoruz.

Özkök'ün yazısının tamamını .