Ertuğrul Özkök'ün diline mi vurdu ne?..
şekeri yoksa, kolesterolü fırlamıyorsa, betoblokırlardan uzak duruyorsa olabilir de yani …
ADNAN BERK OKAN
Ertuğrul Özkök’ün Pazar günü (02.09.2012) Hürriyet’te “Kadın aradaki 10 yaşı hızla kapatıyor“ başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca çok eskilere daldım…
Çocukluktan ilk gençliğe adım attığım yıllara…
Erkeklerin (hele yaşı kırkı geçenlerin) hovardalıklarını
anlatmalarının ya da beğendikleri kadınların fiziki
güzelliklerinden söz etmelerinin
“ayıp” sayıldığı yıllara…
Rahmetli dedeciğim “yaşını başını almış, torun
torba sahibi” olduğu halde genç kızların peşinde
koşan (veya gördüğü her kadına musallat olan) erkekler için
“kıçının kılları ağrımış ama elin körpecik kızlarına
tasallut etmeye utanmıyor” derdi…
Babaanneciğimin tepkisiyse daha farklıydı:
“Akranları hacca gitti geldi o halâ karı peşinde
koşuyor; tööbe, tööbe; ne günlere kaldık”…
En bilindik tepki haminneden (babaannemin annesi)
gelirdi:
“Kırkından sonra azanı teneşir
paklarmış kızanım”…
Ve babacığım konuşmalara son noktayı koyardı:
“Diline vurmuş be ya…”
Bütün bunların hepsi Ertuğrul
Özkök için söylenebilir…
Yaş
64…
Yani hem yaşını aldı hem de
başını…
Torun torba sahibi olalı neredeyse 13
sene oluyor…
Bel altı nahiyesindeki kıllarının
ağarıp ağarmadığını bilmem ama omuz üstündeki kafa bembeyaz, pamuk
çuvalı gibi…
Akranları çoktan hacca gidip
geldi…
Efendim?..
O da
Umre’ye mi gitti?..
Gitti gitmesine
ama o günden sonra “uslu” durmadı
ki…
Ne haltlar etmiş (kendisi öyle söylüyor) ne
haltlar…
Bana ne gerçi; düşünmesi, dert etmesi gereken
düşünsün…
Deeee…
Benim merak etiği şey
başka…
Acaba Ertuğrul’un da diline mi vurdu
ne?..
Yoksa gerçekten de çok mu
hızlı?..
Hani;
şekeri yoksa, kolesterolü fırlamıyorsa, betoblokırlardan uzak
duruyorsa olabilir de yani …
Neden
olmasın?..
Hele o mavi haplardan da
içiyorsa…
Damda kedi bile kovalayabilir…
(Bu “damda kedi kovalamak” azgın tekeleri anlatan güzel bir
fıkradır; bilenler bilmeyenlere anlatsın)…
Ama...
Türkiye gazete okuru onu halen
Hürriyet’in genel yayın yönetmeni olarak
tanıyor…
Gazete çoğu yerde onun adıyla birlikte anılıyor…
Yani…
Yazdığı tarzla gazetenin yeni yönetimine haksızlık ediyor…
Gazetenin ciddiyetini kaçırıyor…
Magazinleştiriyor…
“Sana ne?” demeyin lütfen; benim işim bu…
Ben işimi yapıyorum…
O da işini yapacak…
İlle de seks ve cinsellik yazacaksa başka gazete mi yok?..
Not: Bu yazıyı yazdıktan bir süre
sonra Beytüşşebab’da olan bitenden haberim oldu…
Hayır; ne ilk terör azgınlığıydı Beytüşşebab, ne son olacağa
benziyor…
9 şehit vermişiz
yine…
9 canımız yitip gitmiş geri
gelmemecesine…
Ve elbette anası,
babası, kardeşi, yavuklusu kim bilir kaç ocağın direkleri yıkılmış,
alev almış…
Ve bizim en etkili, en
güçlü (medya iktidarı olarak) olan
meslektaşlarımız şeylerinin keyfini
çatıyorlar…
Yazık…
Çok
yazık…
adnanberkokan@gmail.com