Ertuğrul Özkök'ü pazar pazar fena kızdırdılar!
Özkök köpürdü: Yok mu yahu sizin birbirinizden hiç farkınız... Bir ülkenin seçilmiş partisi, seçilmiş hükümeti, böyle şeylere tevessül eder mi...
Güzel bir laf oyunu ile hükümete yakın gazetecileri ve hükümeti cemaate yönelik "paralel" suçlaması yüzünden diline dolayan Özkök, "Genelkurmay Başkanı’na andıç pususunu kuranlara, o hain planı uygulayanlara “Paralelci” dediniz.. Bunları yapanlara ne diyeceğiz... “Barfiksçi mi...” dedikten sonra öfke patlaması yaşadı:
Yok mu yahu sizin birbirinizden hiç farkınız...
Bir ülkenin seçilmiş partisi, seçilmiş hükümeti, böyle şeylere tevessül eder mi...
İşte Özkök'ün yazısından çarpıcı bölümler:
"Pazar günleri, siyasetin bataklık bölgelerine
girmek istemiyorum (...)
Mümkün mü...
Bir gazetede bir haber okuyorum, nevrim dönüyor, tepem
atıyor...
Son günlerde “Trol” denen iftira ve infaz
mangaları, insanların haysiyetleri üzerine kâbus gibi
abanmıştı.
Ülkenin Cumhurbaşkanı’na bile demedik laf
bırakmıyorlardı...
Polis işin peşine düşmüş...
Bazılarını tespit etmiş...
Bu iftira mangalarının birinin merkez üssü meğer
Başbakanlık binasındaymış...
Öteki ikisi ise hükümet yanlısı iki medya kuruluşunun
büroları...
Üst üste 9 seçim kazanmış bir Başbakan’ın böyle bir şeye tevessül
edeceğine asla inanmıyorum.
Ama demek ki, birileri bir şeyler karıştırıyor.
* * *
Şimdi bir dakika dur arkadaş...
Daha dün, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, andıç siteleri kurdu
iddiasıyla 3 yıl hapis yatmadı mı...
Üstelik o sitelerin çoğunu kapattığı, gerisini de işlevsiz hale
getirdiği halde...
Bir iftira ile Türk ordusunun kahraman bir subayı daha linç
edildi...
Gözümüzün önünde...
* * *
Başbakanlık binasındaki o adama, gazete bürosundaki o
adama kim talimat vermiştir, kim emretmiştir, kim izin
vermiştir...
Bilmem...
Kimseye haksızlık etmek de istemem.
Ama söyleyeceğim bir laf var...
O kişi, o emir veren, o andıç hesaplarını açan, açtıran...
Maşanın ucundaki eli kastediyorum...
Ayıp yahu...
Genelkurmay Başkanı’na andıç pususunu kuranlara, o hain planı
uygulayanlara “Paralelci” dediniz..
Bunları yapanlara ne diyeceğiz...
“Barfiksçi mi...”
Yok mu yahu sizin birbirinizden hiç farkınız...
Bir ülkenin seçilmiş partisi, seçilmiş hükümeti, böyle şeylere
tevessül eder mi...
* * *
Bir kere daha anlıyorum ki, Çetin Altan
haklıymış...
Siyasetimize “pusuculuk” denen bir illet musallat
olmuş...
Durmadan metastaz yapıyor..
Kalleşlik, siyasetimizin ruhuna nüfuz etmiş.
Dün birine yapılanı, yarın o biri, hiç çekinmeden, daha da büyük
bir kinle, intikam duygusuyla ötekine yapıyor...
Hiç utanmıyoruz...
Gocunmuyoruz...
Goebbels yöntemlerinden bile medet umacak kadar
alçalabiliyoruz...
Bunun adına siyaset diyecek kadar arsızlaşabiliyoruz...
* * *
Arkadaş yok mu bu ülkede mertçe, yüreklice, namusluca,
arkadan dolanmadan, belden aşağı vurmadan, pusu kurmadan siyaset
yapacak insanlar...
Ayıp yahu...
Toplumca bu kadar mı tefessüh ettik...
Bu kadar mı pespayeleştik...