Ertuğrul Özkök'ü kızdıran o manşet
Nedir flash forward derseniz, geleceği görmek anlamına geliyor. Kızdığı ise o gelecekte "bugün güç bende diyenlerin" yaratacağı değişiklikler.
GAZETECİLER.COM - Meçhul subayın
gönderdiği üçüncü mektuptaki bir belge medyayı fena karıştırdı.
Çünkü meçhul subayın iddiasına göre TSK, gazetelere siparişle
manşet attırmış ve hatta Güzin Abla'yı bile
kullanmıştı...
Star Gazetesi bu noktayı kaçırmadı... Kendilerine "yandaş"
diyenlere o manşetleri ortaya koyarak çaktı... Üstelik de
"Yandaş medyayı böyle kullandılar" manşetini
atarak. Bu çakma ile de ortalığı bir hayli karıştırdı...
İşte Ertuğrul Özkök'ü kızdıran, sitem ettiren ve çaresiz bırakan bu
manşet...
isim vermeden bu manşetteki iddialara yanıt veriyor... Hem
sitem ediyor hem çaresizliğini dillendiriyor...
"20 yıldır genel yayın yönetmenliği yapan tecrübeli bir gazeteci
olarak, bazı meslektaşlarımın yaptıklarına bakıyorum. İlahi bir
"flash forward" duygusu içime yerleşiyor.
Elimde değil, önümüzdeki 3-4 yıl içinde ortaya çıkacak
şeyleri görüyorum.
Bu melekeyi nasıl mı kazandım? Geçmişte kendi yaptığım, ama itiraf
ettiğim bazı hatalar bana böyle bir "flash fonvard" melekesi
kazandırdı.
GÜÇ BENDE DEYİP
VURUYORLAR
Akşamüzerleri, tam gazetenin bitirildiği
saatlerde, meçhul bir kişi tarafından email yoluyla gelen bazı
belgelerin üzerine atlamanın nelere mal olacağını çok iyi
bilen insanlardan biriyim. Hiç sorgulamadan, kaynağını
araştırmadan, doğrulamadan yayınlanan bazı "güya haberlerin" ilerde insanın başına neler
açabileceğini hep birlikte göreceğiz.
Hadi, haberi yayınladınız. O haberde anlatılan senaryonun üzerine bir de kendiniz yeni senaryolar
ekleyerek, rakipleri karalamanın mesleki maliyeti
ağırdır. Şimdi "Güç bende"
duygusuyla ellerinden geleni ardına koymayanları seyrediyorum.
Meslektaşlarına yaptıkları haksızlıkları görüyorum.
Tecrübeli biri olarak sesimi yükseltsem, hiçbir işe yaramayacağını
bildiğim için, vicdanımda bir suç ortaklığı duygusuyla köşemde
duruyorum.
MUZAFFER ORDU KOMUTANI GİBİLER
Bir Anglosakson deyişi vardır.
Galiba ilk defa rahmetli Erdal İnönü'den işitmiştim.
"Gerçeğin er geç ortaya çıkma gibi kötü
bir huyu vardır."
(...) Siyasi paparazziliklerin ortaya çıkmayacağını kim garanti
edebilir?
Bir gün Ergenekon davası sırasında perde arkalarında, kapı
aralarında, sivil emir komuta hiyerarşisinde yaşananlar da ortaya
çıkacaktır.
Sivil andıçlar ortaya dökülecektir.
Böyle devirlerden dersler çıkarmak gerekir.
Ama ne yazık ki, bu dersi, o dönemin "muzafferleri"
çıkaramıyor.
Güç ve iktidarın kamaştırdığı gözler çok basit gerçeklerin
bile görünmesine mani oluyor.
Yani ilkeleri, "Güç bende" diyenler değil,
"mağdur" durumda hissedenler hatırlatıyor.
Oysa bir toplumda gerçek demokrasiyi sağlayacak en sağlam ilkeleri,
"Güç bende" diyen, kendini "muzaffer ordulann
komutanı" hissedenlerin koyması gerekir.
(...)
Hiç sorgulamadan başka gazetecileri töhmet altında bırakıp,
rövanş duygusuyla Ergenekon savcılanna gammazlamak kime
yarar sağlar? Evet, hepimize yol gösterecek cümle odur:
"Gerçeğin er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır..."